Kaygı, korku, depresyon, öfke… Son yıllarda ne kadar da çok duyuyoruz bu kelimeleri. Hepsi de ayrı ayrı üzerine sayfalarca yazılacak kadar derin ve önemli. Ben bu hafta kaygı konusunu ele alacağım. Çünkü kaygı çocuklarda sık görülen önemli bir durum.
Kaygı; beden ve zihnin, gerçek veya hayali, tehdit, tehlike algısı ile oluşan bir durumudur. Korku ve endişenin aşırı bir derecesi olarak da tanımlanabilir. Ayrıca strese karşı verilen en ortak tepkilerden birisidir.
Az miktarda kaygının olması bireyi başarıya ve hedeflerine götüren iç motivasyonu sağlar. Olası tehlikelerden korunmak için ve yaşamın devamlılığı içinde bir miktar kaygı gereklidir.
Diğer taraftan da kaygı, dozunu kaçırınca da hayatı kabusa çevirecek kadar güçlü bir duygudur. Fazla kaygı insanın içini kurt misali kemirir, ruhunu bedenine dar eder, yüreğin ritmini dahi alt üst eder. Kaygı bu kadar güçlü bir duyguyken, çok azı herkese yetecekken çoğumuz azıyla yetinmeyenlerdeniz. Ruhumuza farketmeden o kadar çok kaygı tohumları yüklüyoruz ki, bırakın kendimizi bizden sonraki yedi nesile yetecek kadar kaygılıyız çoğumuz. Baktığımızda yaşamın devam etmesiyle beraber çoğunlukla geleceğe dair kaygılar içinde birçok kişi. Oysa ki farkında olmadan, anı yaşayamadan,bir saniye sonrasına garantimiz yokken geleceğin kaygısıyla bugünün nasıl geçtiğini dahi anlayamıyoruz. Özellikle ebeveynler olarak çocuklarımıza kaliteli bir yaşamın ve akademik anlamda başarılı bir yarının teminatı için bugünden çırpınıyoruz. Bu çırpınışımız esnasında kendimizle birlikte minicik yürekli yavrularımızı da kaygılarımıza ortak ediyoruz. Çok çalışıp sınavda istediği başarıyı elde edemeyenler, korku ve endişe ile kimseye güvenemeyenler, kendine dahi güvenmeyen ve güvensizliğin adını heyecanla değiştirenler. Sadece başarı odaklı, kaygıyla birleşmiş bir yaşam tarzıyla hayatın içinde barındırdığı tüm renklerden bihaber büyüyenler…
Kaygı dediğimiz şey aslında birçok ruhsal sıkıntıların da baş aktörüdür. Tırnak yeme, parmak emme, saç yolma, kekemelik, panik atak, obsesif kompulsif bozukluklar, bağımlılıklar (bir kişiye, maddeler, elektronik cihazlar, sosyal medya vb.) ve daha bir çok sıkıntının kaynağı kaygılardır. Kaygılar; yaşanan hastalıklar, kazalar, ölümler ve kayıplar, afetlere maruz kalma, aşırı stres olarak bilinmekle birlikte ebeveyn tutumlarını model alarak da oluşabilir. Bazen anne karnında başlar kaygılara maruz kalma, bazen de hayatın içinde yaşanan koşullara bağlı olarak oluşur stres ve kaygı bozuklukları. Her iki durumda da bireyler bebeklikten başlayan kaygı durumlarını bir ömür boyu omuzlamak ve taşımak zorunda kalıyor. Bu da bir çok ruhsal sıkıntıların oluşmasına zemin hazırlıyor.
Oysa şöyle bir geçmiş yolculuğu yapsak; çocukluğumuzda görmediğimiz hayalini dahi kuramayacağımız bir çok imkanı bugün elimizin tersiyle itiyoruz, ama bu kadar gelecek kaygımız yoktu sanki. Aslında bazen suyu akışına bırakmak gerek, bazen hayatın getirdiklerini de kabullenmek gerek. Bu mücadele etmeyelim anlamı çıkarmasın kimse; bazen biraz rahat olmak gerek. Her şeyi kontrol etmeye çalışırsak, bırakın kontrol edebilmeyi, bazen kendi ruh sağlığımızı dahi yönetemeyecek kadar aciz bir duruma da düşebiliriz. Nihayetinde insanız, elbette kaygılanacağız, elbette çocuklarımızı koruyup geleceği için bugünden yatırım yapacağız ama bu yatırımı yaparken anı yaşamayı, anı yakalamayı temel hayat felsefesi yaparsak işimiz daha kolay olacaktır. Bu yatırımı çocuklarımızın hayatla mücadele edebileceği donanımlar ve tecrübeler kazandırarak yapacağız ki biz olmadan tökezlemesinler, yokluğumuzda sudan çıkmış balık gibi çırpınmasınlar, kendi başlarına kaldıklarında yoldan çıkmış araba misali yollarını şaşmasınlar. Yani sevgili ebeveynler çocuklarımıza kaygı tohumları yerine mücadele ruhu ve küllerinden yeniden doğabilme becerisi ve umut tohumları ekelim diyorum.
Kaygılarından arınmış,anı yaşayan mutlu ve umutlu bireyler olabilmek dileğiyle…
Minicik yüreklere en çok umut yakışır.
DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
ANKARA
ADANA
ADIYAMAN
AFYON
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
Çocuk Kalbine Kaygı Değil, En Çok Umut Yakışır
Benzer Haberler
-
MUT TURİZM ÇALIŞTAYI YAPILDI
-
Zeytin üreticileri zor durumda
-
KADIN KATLİNE VE TACİZE ARTIK YETER!
-
Başkan Orhan: “Festivalde yaşananları tasvip etmiyoruz.”
-
Ekim Ayı Mut Belediye Meclis Toplantısı Yapıldı
-
DÜNYANIN EN BÜYÜK TÜRK BAYRAĞI BOYANDI
-
MUT KAYMAKAMI AYRANCI’DAN 30 AĞUSTOS MESAJI
-
ANAYASAYA ERİŞİLEMİYOR
-
MUT’TA 15 TEMMUZ ETKİNLİKLERİ
-
VALİ PEHLİVAN’DAN 15 TEMMUZ MESAJI
-
BİR SİYAH YUMURTA HİKAYESİ
-
Tüm Emekliler Sendikası’ndan basın açıklaması: “Emeklileri aç bırakarak tasarruf yapılamaz.”