FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 9 Ocak 2025 231 Görüntüleme

PERS YOLU’NDA İLK BİREYSEL YÜRÜYÜŞ / 10

Vadideki duvarlardan anlıyoruz ki bir süre öncesi buralarda tarım ve hayvancılık yapılmış. Bu işlere uygun olarak taş duvarlar ile çevrelenmiş araziler. Kuytulu, gölgeli, korunaklı kaya önleri. İnsanın, sahiplenme duygularının, ne kadar köklü, ne kadar güçlü olduğunu anlatan. Taş duvarları sadece, insani bir duygunun, davranışın anlatımı olarak görmüyoruz burada. Antik Pers Yolu’na da götürüyordu bizi, bir kaç yıl öncesine kadar.
Pers Yolu’nun bu kısmı eğimli bir arazi. Yol yapıcı Persler, posta teşkilatının rahatça ilerleyebilmesi için, yolun alt tarafına, taş malzeme ile kuru duvar örmüşler. Buradan keşif amaçlı ilk geçtiğimizde duvarları gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Çoğu zaman olduğu gibi zamanda yolculuğa, geriye doğru başlamıştım. Bilmediğim bir tarihte buradan geçtiğimi anımsıyordum. Duvarları hatırlıyordum. Çok daha gerilere gidip, Pers yol yapıcılara dokunuyordum.
Birkaç yıl önce Karaman Orman Teşkilatı Mut sınırına kadar olan buralarda ciddi bir ağaçlandırma çalışması yaptı. Bugünlerde ağaçlar büyüdü, çok güzel oldu. Aralıklı yer değiştirerek, gölgesinde oturulur oldu neredeyse ilk zamanlarda dikilen ağaçların. Pers Yolu’nu yeşil bir örtü kaplarken her bir yandan, dikim ve bakım çalışmaları için sıkı bir orman yolu ağı oluşturuldu bir yandanda. Bu arada antik Pers Yolu’nun bu kısımlarına da iş makinaları vuruldu. Bugünün iş ve ulaşım araçlarının sığmadığı yoldaki antik taş duvarlar yıkıldı. Bir kısmı toprak altında kaldı. Şimdilerde geçtiğimde buralardan, var olmanın, gerçek olmanın, neden nasıl sorularına cevap aramanın, bulmanın, bulamamanın varırken mutluluğuna, yükleniyorum bir de hüzün!
Zaman kavramının kısalığına, onca azametine, yerden bitme güdüklüğüne inanamıyorum. İnsanlığın, büyük insanlığın, içinde bulunduğum vadinin, ta yukarılardan toplayıp getirdiği her türden suları, paldır kültür, delice bir aceleyle ilettiği gibi taşlı çamurlu, hesapsız kitapsız, Dağa Barajı’na varmadan farkına, yuvarlanıp gitmesine.
Artık çok küçük izler taşıyan, dikkatli gözlerin farkedebileceği duvarlı yerin, yüz metre ilerisi civarı bir yerinde dip yapan, geride bıraktığımız kuyunun biraz ilerisi ile başlayan iniş, yeni bir tırmanışa döner, Pers Yolu’nda.
Kaynar Kamp ve Punura Kamp alanları arasındaki mesafenin sekizinci kilometresi civarına denk gelir burası. Buradan itibaren yürüyüşçüler tatlı bir tırmanışa, vadiye inen koyakların uçlarından kıvrıla kıvrıla başlarlar. Tırmanış, Dağa Çeşmesi’ni bir kilometre civarı geçince biter.
Kurt Hocam, Dağa Çeşmesi’nde çok durmadı. Biliyor ki bugün yürüyeceği yolu, henüz yarı etmemiştir. Kendi ifadesi ile “ Yarım saat için kurup saatini, uyuyarak, dinlenmeye çalıştı.” Yanına yöresine uzandığı çeşmede su olmaması onu ayrıca yormuş olsa gerek. Kendisi böyle bir ifade de bulunmuş olmasa da benzer durumları yaşamış biri olarak, bir olasılıktır yazıyorum.
Tam da burada görüştük kendisi ile o gün ilk defa. Kendisine dillendirmedim ama akşama, geç olmayan bir saatte varması gereken Kavaközü’ne, antik Sibila Kenti eteklerindeki o günkü kamp yerine, geç saatlerde varabileceğini anlamıştım. Bunun çoklu nedenleri var. Hareket ettiği Kaynar Kamp Alanı ile Kavaközü arasındaki aralık, Pers Yolu yürüyüş planlamasındaki en uzun aralık, onun. Kitlesel geçişlerde iki günde geçeriz buraları. Dar anlamlı yürüyüşlerimizde bir günde ve erken denebilecek, vakitli olur geçişlerimiz ama yıllardır yürürüz ve en az iki kişi oluruz biz. Kurt Hocam sa ilk defa yürüyor ve tek başına. Bizim ki gibi deneyimlerin yolu kısalttığı, onun ki gibi uygulamaların yolu uzattığı bilinir.
Dağa Çeşmesi’nden sonra Pers Yolu sincaplarının, gündemine konu olan rotadaki odak yer, Kavurma Çukuru’dur. Dinlediğinde ilginç bulacağına emin olduğum hikâye yi Kurt Hocam, Pers Yolu’nu çalışırken, Mut’un Sesi Gazetesi’nde yayınlanan yazılarımdan okumuş muydu bilmiyorum. Okusa okumasa konusu ile ilgili gözden kaçmayacak izler, işaretler barındırmaz Kavurma Çukuru. Artık, çok az insanın bildiği, onların da bu bölgeden insanlar olduğu, bunun dışında daha önceden yazdığım ve okunduğu kadar bilinen hikâyesinin dışında tek maddi işaretler olan masa kayalarda rotada ilk defa yürüyen, hikâyeyi bilip özel olarak arayışta olmayan bir dağcı için çokta açık değiller.
Kavurma Çukuru’ nun hikâyesini geç öğrendim bende ve bu bilgiyi Kavaközü Köyü halkından Köse Ahmet lakaplı Ahmet Ak amca ya borçluyum. Ahmet amca, hissedar olarak sahibi olduğu, üzerinde tarım yaptığı Antik Sibila Kenti’nden bulduğu ve evinin duvarlarına yerleştirdiği belgelerle Sibila ya dair en güçlü maddi kanıtları bize, bugüne bırakan muhteşem Kavaközülüdür.
Onu bir defa daha buradan, Pers Yolu’ndan selamlamamın görevim olduğunu düşünüyorum ve saygıyla, sevgiyle, özlemle selamlıyorum.
Sınırdır Kavurma Çukuru.
İki kentli Pers Yolu rotasının, Karaman ile Mut arasındaki sınır çizgisinin, geçtiği yer.
08.01.2025. Devam edecek.

Tema Tasarım | Osgaka.com