“Bir yumurta haşladım, ertesi gün bir daha haşlayacağım, bir baktım tüp yanıyor! Yalnızlık çok zor arkadaş. Eskileri unutmuyorum da yenileri unutuyorum. Mersin’e gittim unutkanlık için. Biseğil soru sordular. Epeysini bildim, kimisini bilemedim, böyle…”
+++
“Askerden yeni geldim. Köyümüz Kurtuluş köyü. O yıllarda Mut’a gidip gelme aracı traktör. Bir cuma günü babamla Mut’a geldik. Neyse işimizi bitirdik geriye dönüyoruz. Köy yolu sapağına gelince durduk, almamız gereken bir şeyi unutmuşuz. Babam geriye gönderdi beni. İşimi bitirip gelince bir baktım, babamın karşısında, çamurlukta birisi oturuyor; gözlüklü, kış gününde ayakları terlikli. Direksiyonun başına geçince adam bana bir tokat yapıştırdı:
“Ulen iki saattir seni bekliyoruz be, neredesin sen?!”
Babam olunca seslenmedim, büyük de… Adam babama demiş ki,
“Köye beni de götür, iki gün konuk et beni.”“Tamam” demiş babam da.
Zeytin Alanına varınca bir baktım, bizim köyde bir Deli Arif var, o geliyor, traktörle. Bizim adam hem bana bağırıyor “dur dur” diye, hem de Arif’e. İkimiz de durduk. “Ben Mut’a dönüyorum” diyerek, atladığıyla Deli Arif’in traktörüne binmesi bir oldu. Neyse, yeniden gaza bastım ben:
“Baba bu kim?”
“Bu benim hapishane arkadaşım, Kargıcak köyünden, Deli Durmuş derler kendisine.”
+++
Savcılıkta bir işi vardı kadının, bu yüzden adliyeye gitmişti. Eski hastanenin oraya gelince bir baktı ki, hastane bahçesindeki o güzelim çamlar kesilmiş, içeride iş makineleri var. Neler oluyordu, anlayamadı bir anda. En iyisi karşıdaki esnafın birisine sormalıydı:
“Bakar mısınız beyefendi, bir çalışma var burada, çamlar kesilmiş, ne yapılacakmış buraya?”
“Bilmiyorum abla bee!”
“Şu kesilen çamları, şu makineleri görmediniz mi?”
“Gördüm, daha görüyorum da, ama ne yapılacağını bilmiyorum.”
“Tamam kardeşim, bir başkasına sorayım öyleyse…”
İkincisi de aynı!..
+++
“Geçenlerde bir baktım, yolun karşı yakasında sabah yürüyüşü yapan yeni yetme bir kamu çalışanı, yolun bu yakasında da eskilerden kalmış bir köylü. El sallayarak bağırıyor kamu çalışanı:
“Selamünaleyküm!”
Köylü el sallıyor:
“Günaydın, günaydın!”
Bir daha el sallıyor yeni yetme:
“Aynen aynen!”
Sevgiyle, sağlıkla, saybanla…