FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 14 Aralık 2021 321 Görüntüleme

Türkiye’de Ekonomik Krizler

Öncelikle belirtmek gerek ki dünya tarihi boyunca ekonomiler çeşitli sebeplerle krizlere maruz kalmıştır. Özellikle sanayi devrimini izleyen süreçte insan gücünün yerini makine gücünün alması, ortaya tüketim fazlası malların çıkması ve bunların satılması ihtiyacıyla beraber ticaret ağının hızla gelişmesi ekonomik krizleri de beraberinde getirmiştir. Dünyada meydana gelen globalleşme süreciyle birlikte bir ülkenin hapşırması diğer ülkenin hastalanmasına sebep olabilmektedir. Durum böyle olunca dışa açık bir ekonominin krizlere maruz kalmama olasılığı neredeyse hiç yoktur. Yalnızca bahsi geçen krizleri nedenine, süregeldiği zamana ve bıraktığı ekonomik hasara göre boyutlandırabilmemiz mümkündür. Kriz türleri genel olarak; para krizi, bankacılık krizi, sistematik finansal krizler ve dış kaynak krizleri olarak adlandırılır. Bu başlıklar da kendi altlarında ayrıştırılabilir fakat bu konuda detaya girip sizi sıkmak istemem.
Türkiye tarihi itibariyle pek çok farklı senaryo içerisinde yukarda da bahsettiğim sebeplerin birçoğundan kaynaklı olarak ekonomik krize maruz kalmıştır. Bunlardan en büyük çapta olanlardan birisi 80’li yıllarda yaşanan ekonomik buhrandır. Temelleri ise farklı gerekçeler oluşturmaktadır. Bir krizin oluşabilmesi için yukarda bahsettiğim sebeplerden yalnızca birinin var olabileceği gibi hepsinin de var olabilme ihtimali vardır. İşte seksenli yıllar da meydana gelen ekonomik bunalım; ambargolar, siyasi istikrarsızlıklar, komşu ülkelerde yaşanan krizler ve buna ek o dönemlerde sık sık baş gösteren petrol krizleriyle birlikte birden fazla gerekçe ile gerçekleşen krizler arasındadır. Daha sonra meydana gelen 2000-2001 krizi ise daha çok finansal sistemin temelindeki çürümelerden meydana gelmiştir. Tabi ki ana sebebin yanında pek çok yardımcı sebep de ekonomik kriz sürecini hazırlamıştır. Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden biri ise 2008 yılında yaşanan küresel krizdir. Tamamen dış sebeplerden kaynaklanan kriz, başta ABD olmak üzere pek çok Avrupa ülkesini sarsmıştır. Bu krizi nispeten hafif atlatan Türkiye bunu 2001 yılında meydana gelen krizden sonra temelleri sağlamlaştırılan finansal sisteme borçludur.
Gelelim içinde bulunduğumuz ekonomik bunalıma. Sizleri zaten yaşamakta olduğunuz ekonomik buhranı bir de burada anımsatarak canınızı sıkmak istemezdim fakat içinde bulunduğumuz durumu kabullenip önlem almanın hepimiz için daha sağlıklı olacağı kanısındayım. Şunun da altını defaatle çizmek isterim ki kapitalizm varoluşu itibariyle kriz yaratan bir sistemdir. Bu yüzden zaman zaman ekonomik krizleri hortlatarak ekonominin yenilenmesine neden olur. Tabi ki tüm suçu kapitalizm beye atıp işin içinden sıyrılma niyetinde değilim. Çünkü bu krizlerin ne sıklıkla ortaya çıkacağı yine ülkelerin ekonomi yönetimlerine kalıyor. Krizin oluşmasında temel sebep ne olursa olsun ortaya çıkan ateş yanlış politikalar uygulanarak büyütülüyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik bunalım da aynen böyle büyümeye devam ediyor. Ancak henüz süreç sonlanmadığı için hasarın da ne derece büyük olduğunu söylemek asla mümkün değil. Bunun sebebi ise ekonomik krizlerin doğrudan etkilerinin yanında dolaylı olarak da etkilerinin yayılıp sürmesi. Bu sebeple daha önce de enflasyondan nasıl korunabileceğimiz ile alakalı bir yazı yazmış çeşitli yatırım araçlarından da bahsetmiştim. Böyle bir durumda geçinmenin zor olduğunu yatırım yapmanın güçleştiğinin farkındayım fakat alın teriyle kazanılmış her kuruşun muhafaza edilmesi gerektiği kanısındayım. Bu sebeple sizlere paranızın değerini nasıl koruyacağınızı anlatan yazılar yazmaya da çalışacağım. Umarım ekonomimiz, her geçen gün satın almayıp ertelediğimiz ihtiyaçlarımız için pişman olduğumuz günleri bir an önce atlatır…

Tema Tasarım | Osgaka.com