FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 13 Şubat 2025 300 Görüntüleme

PERS YOLU’NDA İLK BİREYSEL YÜRÜYÜŞ / 15

Pers Yolu’nun ilk bireysel yürüyüşçüsü olarak. Pers Yolu’nun kitabı da yazılmadı henüz. Belki de biliyordur. Kurt Hocam Pers Yolu’nu yürümeye karar verdiğinde konu ile ilgili sıkı araştırmalar yapmış. Mandıra konusuna, başka yazılarımda da değindim. Biliyorsa şayet, bir endüstri çalışanı, metalürji mühendisi ve tepe yöneticisi olarak çok ilgisini çekmiş olmalı.
Çarşaklı boğazın orta noktalarında kocaman bir ardıç ağacı var. Gölgeli. Koyu gölgeli. Altında onlarca sincap gölgelenebilecek olan. Burada kısa bir dinlenme molası verir yürüyüşçüler. Kurt Hocam mola vermemiştir. Zamanın daraldığını fark etmiş olmalı buralarda. Çoğu işletmecilerin telefon iletişiminin kesik olduğu boğazda. Gölge vurmuştur öte yandan buraya bu tarihte ve bu saatlerde. Çocukluğumuzun cümlesi ile “Gölge sarkmıştır.”
Güneş odaklı bir çeşit zaman ölçüsüdür gölge sarkması. Pers Yolu üzerinde çocukluğunu yaşamış ben ve yaşıtlarım için. Kuşkusuz büyüklerimiz içinde olmalı. Onlardan öğrendik biz. Saatlerimizin olmadığı, bütün bir günümüzü güneşin hareketlerine göre ayarladığımız zamanlarda.
Çarşaklı bölümün son bulduğu vadi bir başka vadinin başlama yeridir Pers Yolu’nda. Buraya vardığımızda sırtımız Batı da, önümüz Doğu da olur. Güney ve kuzeyimizi tahmin etmiş olmalısınız. Güneyimiz, biraz sonra güneyimizden gelen su kaynaklarının oluşturacağı minik dereyi, başından geçince, başlama yerine varmış olacağımız Koyunyunağı Vadisi’nden ayrı, tatlı bir vadidir. Birçok su kaynağı vardır burada minik minik. Yaz kış kesilmeyen. İki oluklu pınarı ilk burada gördüm. Dün gibi aklımdadır. Yağlı Yaylasına yani Punura’ya buradan çıktığım bir zamanda.
Bin dokuz yüz doksanlı yıllara kadar buralarda tüketim için üretim yaparlardı. Yağlı Yaylası’nın buraların üzerine denk gelen, Kavaközü Köyüyönündeki yolunun, etrafındaki yerlerine çadır kuran, yaylalamaya çıkan, Mut’un Selamlı Köyü’nün Yağlı Mahallesi insanları. Burada kaldıkları yaz ayları içinde evlerinin ihtiyacı olacak, el avarlarını yetiştirirlerdi. Domates, biber, soğan, fasulye, patates, kabak gibi. İçlerinde kışlık ihtiyaçları olan sarı kabak, kuru fasulye, soğan da kaldıranlar varımıştır kuşkusuz. Bunlar ki malcıydılar. Zamanın ve çok çok daha eski zamanlardan buyana insan soyunun en gözde işi olan, küçükbaş hayvancılık yaparlardı. Büyük sürüler taşırlardı. Kurt Hocam’ın bu ilk bireysel yürüyüşünde ulaşacağı, metropol kenti Coropissos olan, Ketis Bölgesi’nin içinde olan buralarda. Tıpkı o zaman da ve sonraları zamanda bölgeye adını veren sanayi ürünü kestel üretmek için keçi de beslerlerdi. Oldukça kalabalıktılar, çocukluğumda. Kavaközü, Yaylı Yaylası merkezi, pınar merkezli, Kocaçayır arasında uzanan, yolun üzerinde. Kartallık Dağı, Kuzey eteğinde. Hemen, biraz alt kuzeyleri, hafif Batı yanlarında Yağlı Gölü vardır. Bura halkı Selamlı Köyü’ne Yağlı Yaylası’na çıkanlar olarak, ayrı bir mahalle kurmuşlar, vakti zamanında. Mut’un Hocantı, şimdiler de Derinçay olan köyünden gelmişler. İlk gelen yada gelenler ile aile aidiyeti olan bir kişi ya da kişiler Hacıilyaslı Köyü’ne yerleşmişler. Böylelikle Hacıilyaslı ve Selamlı Köyü Yağlı Mahallesi kurulmuş olmuş. Bu yüzdendir ki Selamlı Hacı İlyaslıları da derler bu insanlara. Ben Hacıilyaslı yazsam da kendi aralarında “Hacellezli” der onlar, kendilerine. Ve de çevre insanları. Tamamı bizi Yani Kavaközülüleri özel olarak da Kavaközü’nün İnceler Sülalesini tanırlar. Doğal olarak, onların burada olduğu bir zamanda, çok iyi bildikleri Çataleşme’de annemin tarihi ile “ekinlerde” Dünyaya gelmiş, ilk yaşam yolculuğunu çadırlarının arasından, bir eşek üzerinde, annesinin hopucunda, Kavaközü’ne yapmış, süt sattıkları mandıranın işletmecisi Nadi Ağa’nın küçük oğlu beni, bu satırların yazarı Bukay İnce’yi de tanırlar. Ben de onları tanırım. O dönemin o efsane insanlarını.
En bilinir olanı Hacıilyaslılı Ahmet’tir. Onların deyimi ile “Hacellezli Amet”. On beş yaşlarım civarından tanırım Ahmet amcayı. Kuşak olarak sanırım bin sekiz yüz doksan dört doğumlu Ahmet dedemin kuşağından. Birkaç yaş küçük olma olasılığı oldukça büyük. İnce uzun boylu, iri sesle konuşan biriydi. Yağlı’ya süt alımları ilgili gittiğimi hatırlamıyorum. Sahildeki köyleri ve bu yaylaları arasında göçer ve iş icabı malcı oldukları için biz yerleşik Kavaközülüler, Yörük deriz onlara. Yaylaya çıkmış ve mandıra zamanıydı. Aylardan Nisan sonu, Mayıs başları olmalı. Çadırlarının orada, belki de Ahmet amcanın çadırının önünde konuştuk hatırlıyorum. Sanırım dedemin emaneti gibi görüyordu babamı. Onun yararına gayret gösteriyordu.
İşte bu Hacıilyaslılı Ahmet amcanın adını taşıyan torunu Ahmet Alpaslan bugünlerde yine malcı olarak Yağlı Yaylası’na çıkan son iki Yörük’ten biri. Pers Yolu’nun Yağlı Kamp Alanı’nda yürüyüşçüleri karşılar. Gönlü güzeldir. Dili hoştur. Eşi ile birlikte çay, pişi, sıkma, börek yapar satar. Yürüyüşçüler bunları severek, iştahla tüketirler. Çoğu sıkmanın nasıl bir şey olduğunu burada öğrenir.
Kurt Hocam sıkmayı bilir mi bilmiyorum. Onun geçiş zamanı. Ahmet ve diğer yürüyüşçü karşılayanların Yağlı –Punura’da olmadıkları zaman. İyi biliyorum Ahmet Yağlı’da olsaydı pınarın başında Kurt Hocamı bekliyor olurdu.
6 Şubat 2025. Devam edecek.

İlginizi çekebilir

YÖRÜKLER

YÖRÜKLER

Tema Tasarım | Osgaka.com