FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 20 Aralık 2022 272 Görüntüleme

PERS YOLU / O.S.K.Y. / 4

Kadim Fisandon / Dere Köyü’ne gelinceye kadar, Pers Yolu, ham yoldur. Köyün, Karaman bağlantısı, merkezi, merkezden Mut yönünde şehirlerarası asfalta kadar olan kısım ve bir miktar da Pers Yolu hattı olmak üzere, asfalt. Buralar, oldukça işlek bir trafiğe açık. Karaman ilinin, tarımsal su kaynağı ve konut su kaynağı burada. Bu durum, doğal olarak, buraları bağlık bahçelik yapmış. Orman olarak da ciddi bir çam örtüsü mevcut. Haricen, Karamanlıların, piknik alanı olması için, düzenleme çalışmaları yapılmış. Kısmen de ağaçlandırma çalışmaları yapılmış. Öyle ki suni göletler de oluşturulmuş. Yürüyüş yolumuzun üzerinde, kuzey doğu yöndeki tepenin arkasında bulunan, Gödet Baraj Gölü de buranın alt yapısını, asfalt olma yönünde zorlamış. Zira halk, bu baraj gölünde yüzüp, güneşleniyor.
Grup, enerjilerini yükleyip, kapalı ortamda çaylarını yudumlayarak ısınıp, motive edici bilgilerle yüklenince, yürüyüşe iyi başladı.
Ümit Hoca, kendisi için ortalarda düzenleyici, Halil Hoca için artçı, ben İnce Bukay için rehber görevlerini dağıttı, yola düştük.
Kalabalık yürüyüş gruplarında, ortalama tempoyu tutturmak oldukça zor. Pers Yolu tipi yollarda, yürüyüşçülerce, hat bilinmediği ya da iyi bilinmediği için, grubu bir arada tutmak da oldukça zor.
Kural şu: ön, arkayı görecek, artçı geride kimseyi bırakmayacak.
Genelde bu kurala uyulur. Hele yürüyüşçü sayısı yirmiyi geçmişse, kural daha da önem kazanır. Bu yürüyüş için de bu kural böyle.
Ancakkk, Pers Yolu’nun kendine has özellikleri var. En önemlisi de Pers Yolu’nun, “özgür yol” olarak tanımlanması. Yolun kâşifleri için, “özgürlük ve bağımsızlığın” karakter olması. Veee tabi ki Pers Yolu’nun inşa edildiği, iki bin beş yüz yıl öncesinden ham yol olarak yaşayan bir yol olması.
Yetkiyi, Ümit Hocadan almıştım. Kullanılmayan yetki, yetki değildir ve yetki boşluk kabul etmez, biliyorum. Yanı sıra, grubun hızlı yürüyenleri beni geçme eğilimindeler. Onları, daha fazla frenlemek istemedim ve özgür yolun, özgür olduğu açıklamasını yaptım.
İsteyen arkadaşlar, beni geçebilir!
Bir hışırtı çöktü ortaya. Biraz yavaşladım ve ablalar/abiler, beni geçti.
Seslendim arkalarından; yol konusunda emin olmadığınız sapakta bizi bekleyiniz.
Uğurlar olsun.
Bu kararım, statükocu yaklaşım için hatalı bulunur. Kararlarımda, diyalektik yöntemi kullanırım. Pers Yolu’nun diyalektiği de kararımın doğru olduğunu söylüyor bana.
Yaklaşık bir kilometre sonra, Pers, Mut ve Dere Köyü Çevre Yolu’ndan doğuya doğru ilerleyen Pers Yoluna düştük. Yaklaşık bir kilometre sonra da bağlık bahçelik, yayılan koyun sürüleri, havlaşan köpekler gördüğümüz, sohbet ettiğimiz insanların olduğu, asfalt kısımdan sonra, yeniden ham yola girdik.
Kısa bir süre sonra, yol üstünde yerleşik, arkadaşımız Kürşat’ın besi ahırı ve evinin bulunduğu bahçeliğe geldik. Burada, yol kuzeyinde, hemen üstünde, ulu bir söğüt ağacı var. Pers Yolu flamamızı çekip, ilk yol anısı toplu fotoğrafımızı çekindik. Yaklaşık beş yüz metre sonra vardığımız yer, Yedi Göz Boğazı.
Yedi Göz Boğazı, Pers Yolu şiirine konu olan, Kızıl sincapların oynaştığı, içinde yedi adet su kaynağı bulunan, doğu batı yönünde uzanan, merkezi çayır çimen, içerisinde su göletlerinin bulunduğu yol boyunca, her tür yabani meyvenin bolca bulunduğu, doğu yönünde tatlımı tatlı bir yükselişle ilerleyen, orta noktalarında minik bir şelalesi bulunan, şelale yanına, biz Pers Yolu kâşiflerinin ilk Pers Yolu işaretini koyduğumuz, adı gibi muhteşem bir boğazdır.
Bu sıra dışı Pers Yolu hattını, muhteşemliğine yakışır bir yürüyüşle geçti kafile. Orta kısımlarında, on dakika kadar bir dinlenme verildi. Bir şeyler yenip içildi, her kesin bir diğerine bir şeyler ikram ettiği, kardeşlik, dayanışma, paylaşma dolu ortamda.
Çok sürmedi, Eski Çerkez, yeni Gökçe Köyü asfaltına çıktık.
Burada bir konuya işaret etmek isterim.
O da şu: Çerkez Köyü, bir grup Çerkez Türk’ün Türkiye’ye gelmesi üzerine, devletçe buraya yerleştirilmesi ile kurulmuş. Doğal olarak da köyün adı Çerkez Köyü olmuş. Ta ki bin dokuz yüz seksen darbesine kadar. Darbenin, Amerikancı faşist cuntası, Anadolu çeşitliliğini, ırka indirmeye karar verince, Çerkez ve benzeri isimleri, uydurma isimlerle değiştirir. Çerkez, Gökçe olur.
Bunlardan biri de annemden dolayı köyüm dediğim, canım Navdalı Köyü. Anneme “Navdalı Gelin” denirdi, gelin geldiği Kavaközü Köyü’nde. Navdalı’nın adını, Elma Pınarı yaptılar. Annem, “Elma gelin” mi oldu şimdi. Komediye bakar mısın?
Dönüyorum, Pers Yoluna.
Buralarda rakım bin beş yüz civarı. Etraf orman. Esintiye açık. Yürümenin, sanat olacağı yerlerdeyiz.
Devam edecek.

Tema Tasarım | Osgaka.com