FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 22 Kasım 2022 326 Görüntüleme

ÖLÜM VE ÇOCUK

Çocukların ölüm kavramı ile tanışması kaçınılmazdır. Çocuklar, hayatının belli dönemlerinde, cenazelerde, hikaye kitaplarında, haberlerde ölüm olgusu ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Anlaması oldukça zor olan ölümü, yaşlarına uygun olarak açıklamak oldukça önemlidir. Bu gibi durumlarda çocuklara yardımcı olabilmek için, farklı yaş gruplarındaki çocukların ölümü nasıl algıladıklarını ve ölüme nasıl tepki gösterdiklerini bilmek gerekir. Çocukların tepkilerini etkileyen en önemli faktörlerden birisi de ölüm haberinin veriliş şeklidir. Her ne kadar ölüm haberi vermek konusunda, özenli kelimeleri kullanma arayışına girilse de aslında yapılması gereken şey net bir şekilde çocuğa, kişinin öldüğünü ve artık yaşamayacağını söylemektir. Çocuk bu durumda soyut bir kavram olan ölümü net bir şekilde zihninde oturtacak, dönüşü olmayan bir şey olduğunu anlayacaklardır. Özellikle erken çocukluk döneminde (4-6 yaş) “artık yaşamıyor, artık yürüyemeyecek, konuşamayacak, yemek yiyemeyecek” vb. şekilde somutlaştırılarak ölüm haberi verilmeli, “öldü” kelimesi kullanılmamalıdır. Çünkü ölüm bu yaş grubu çocuklar için soyut bir kavramdır. Bu yaş grubu çocuklar ölüm haberi sonrası sıklıkla “Sen de ölecek misin?” sorusunu sorabilirler. Böyle bir durumda “Dünyada yaşayan herkes ölür, ancak ben daha uzun süre yaşayıp senin yanında kalmayı planlıyorum.” şeklinde cevap verilebilir.
Bahsetmek istediğim bir başka konu, yetişkinlerin, çocuklara ölüm kavramı üzerine çok basit açıklamalar yapmalarıdır. Basit ve çoğu zamanda mantıksız bir şekilde izah etmeye çalışmak, gelecek sorunları da beraberinde getirmektedir. Örnek vermem gerekirse; çoğu ebeveyn herhangi bir yakınını kaybeden çocukların, yetişkinler kadar derinden acı ve keder hissetmediklerini düşünür. Aslında gerçek öyle değildir. Tüm çocukların acı ve keder hissedeceklerini belirtilmekte hatta bebekler bile kendilerine tanıdık seslerin yokluğunda ya da farklı eller tarafından tutulduklarında bu rahatsızlıklarını tecrübe etmektedirler. Çocukların da duygularının olduğu göz ardı edilmemeli ve ona göre davranılmalıdır.
Bir diğer konu ise yetişkinlerin ölümü çocuklara açıklarken uykuyla ilişkilendirmeleridir. O, derin bir uykuya daldı söylemi oldukça yanlıştır. Ölüm bir uyku değildir. Ölümün bir uyku olduğu söylenen çocuk, ölen kişinin bir gün kalkıp geri döneceğine inanır. Onları bir beklenti içine soktuklarından dolayı kaygılanmasına neden olmaktadırlar. Kendisi yatağa gittiğinde korkar ve kaygı duyabilir. Çocuklardan bazıları da ölen kişinin uykudan kalkamayacağı gibi, kendilerinin de kalkamayacaklarından korkup kaygıya kapılabilirler.
Sonuç olarak, herhangi bir kişi öldüğünde yetişkinlerin ölme ve ölüm gibi kelimeleri kullanmaktan kaçınmamaları ve tereddüt etmemeleri gerekir. “Ölüm hayatın bir parçasıdır.” “Ölüm, vücudun temel fonksiyonlarını yitirdiği an gerçekleşir.” “İnsanlar ölen bir kişiye karşı farklı şekillerde tepki gösterir ve bu oldukça doğaldır” vb. şekilde ifade ederek ölüme karşı bu anlayış benimsetilmelidir. Elbette, tüm bunlar çocukların gelişimsel ve zihinsel özelliklerine ve ölümle ilgili olarak sordukları sorulara göre ayarlanmalıdır. Örneğin çocuklar “benim kedim niçin öldü,” “erkekler de ölen kişiye ağlar mı?” ya da “bir kişi öldüğünde mezarda ne olur?” gibi sorular sorabilirler. Bu sorulara sabırla ve gerçekçi bir şekilde yaklaşılmalıdır.

KAYNAKÇA
Kaytez N. Ölüm ve Çocuk Üzerindeki Etkileri. Avrasya Sağlık Bilimleri Dergisi. 2020; 3(3): 171-176.
Köylü, Mustafa. “Ölüm Olayının Çocuklar Üzerine Etkisi” ve “Ölüm Eğitimi.” Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 17 / 17 (September 2004): 95-120.
Yörükoğlu, A. (2004). Çocuk ruh sağlığı. İstanbul: Özgür Yayınları.

Tema Tasarım | Osgaka.com