Onu 2000’li yıllarda Sertavul’da tanıdım. Akçeşme’de elinde Çıtlık Dergisi ile geldi. Tanış olduk. 22 yıldır onu hep mücadele içinde gördüm. Geziyor, not alıyor, Karacaoğlan örneği soğuk sulardan içip, Torosların güzelliklerini okuyucusuna aktarıyor. Karacaoğlan Şenliklerinde onu yaşatıyor. Her yıl bir kitap. Hem dergi, hem de kitap yazmak, onu matbaadan çıkmasını beklemek.
TADOG Silifke Yürüyüş grubu ile Dandı yürüyüşü yapıyorduk. Mut’luları da çağırdık. Gelemediler, ama bir şeyler oldu. Onlar da Çıtlık yürüyüş grubunu kurdular. O günden bu yana yürümeye devam ediyorlar. Silifke’ye geldiler, Taşeli Kültür ve Sanat Derneğini ziyaret ettiler. Baktılar koro var. Onlar da Çıtlık korosunu kurdular. Koro ve Yürüyüş grubu her yıl etkinliklerine devam ediyorlar. Mut deyince Yunus Bilgiç, İbrahim Arı, Mehmet Gürbüz, Hüseyin Cılız, Mehmet Saydam, Mehmet Yıldız aklıma gelir. Her bir kültür taşının altında birisi çıkar. Hep birlikte Taşeli Kültürüne hizmet etmeye devam ediyorlar.
Mut’a hizmet etmek, kültüre hizmet etmek. Mut’a müze kazandırmak. Biliyorlar ki; Silifke müzesinde Mut’un tarihi dokusu misafir ediliyor. Oysa Mut’ta bir Etnografya Müzesi bile yok. Mut Kalesi içinde binası da hazır. Bir şeyler eksik gidiyor. Sanırım Mut’u yönetenler hep çınaraltında hayal kuruyorlar. Oysa Sertavul, Mağaras Dağından bir bakabilseler.
Nihat Mustul’un son kitabı Nöbetçi Maydanoz’u bir çırpıda okuyuverdim. Onda Küçük Karacaoğlan’ın hicvini gördüm. Aziz Nesin, Nasrettin Hoca’yı okur gibi oldum. Küçük, doğa betimleri ile bezeli anlatı ve öyküler. Taşeli kültürü buram buram kokuyor. 31 anlatı ve öykü Torosları bize getiriyor.
Doğal yaşam, halkın sorunları. Sizi sıkmadan, içinizi karartmadan gülümsemeye götürüyor.
İç Anadolu’da bir kentte savcı, Adana Kebabı yenecek. Hem de gölün kenarında. Hem de balık yerine kebap yemek istiyor. Adana kebabı yeşillik ister, salata ister. İlle de soğan olacak. Bol sumaklı, nar ekşili, acılı. Ve de maydanoz olacak. Et pişip getiriliyor. Ama yanında yeşillik yok. Kuru kuru yenir mi? Şalgam da yok.
30 yıl sonra kente tekrar gezmeye gidiyor. Gölün kenarında o kebapçı duruyor. Gidiyor, keyifle kebabını yiyecek. Ama vitrin üstünde duran maydanoz verilmiyor. Savcı gelince Maydanoz hazır olacak.
“Ben o savcıyım” diyor. Vitrin üstüne 30 yıldır bekletilen maydanoz temizlenip önüne konuluyor. İşte size çifte mutluluk. Hem savcı, hem onu bekleyen lokantacı…
Noktayı Elime Alıp Yürüdüm, Üşümeyen Gömlekli Belediye Başkanı, Suça Özendirmekten, Musul Mustafa, İl kez, 0, Parkta, Sevgisizlik Değil Bu Bilinçsizlikti, Ali Güllü, Geri mi Geldi Yoksa, 184/ 92, Koro, NÖBETÇİ MAYDANOZ, Sahibini Arayan Pantolon, Şeftali, Takıntı Ali, Karınca Bağı, 65, Adaşım, Beyefendi, Ceza, Dağ Dağ Kalsın Derneği, Öğretmen, Hep Üç Nokta, Abovvv, Düş, Saat, Arı, Odun, Iraz ve Tebdili Hava toplam 31 anlatı ve öykü okuyucusunu bekliyor.
(*) Nöbetçi Maydanoz / Nihat Mustul.
Özge Matbaası – Ulus Ankara.
İletişim: 0536 746 77 93 – mutçitlik@hotmail.com