Otuz yıl kadar önceydi, doğa başyapıtı Yerköprü yeni yeni ünlenmeye başlamıştı. Mut dışından nice insan Yerköprü’yü soruyordu bana. Ama kendim görmemiştim daha!..
Bu, omzumda büyük bir Mut utancıydı. Bereket çabuk kurtuldum bu utançtan!
Mut köylerini gezerken kimi köylüler soruyor:
“Nerelisin Hocam?”
“İbrahimli Köyündenim.”
Sözler çoğalıyor:
“Öyle mi!? Bir kez gördüm.”
“Çukurbağ’la Çömelek arasında…”
“Neredeymiş bu köy yahu, adını bile duymamışım?!”
“Dağpazarı tarafında değil mi bu köy?”
“Adını duydum da, Hacıanmetli’den ileriye geçmedim…”
İlkokulda gözümüzün önündeydi Türkiye haritası da, dünya haritası da. Bütün illeri, bütün devletleri, devletlerin başkentlerini bilirdik. Böyle bir coğrafya bilgisi vardı bizim kuşağın.
Pekiii, en yakınını bilmeyen biraz uzakları, daha da uzakları nasıl bilecek!?
“Midesi tostla beyni testle doldurulan” şimdiki kuşağın en yakını da en uzağı da bilmemesi çok acı ama çok doğal.
Ya “koca koca” adamların Mut’un köylerini bilmemesi!?..
Gidip İbrahimli köyünden bir adama sorsak, “Esen Köyü nerede?” desek, kesinlikle o da aynı!
Bunun maddi temellerine aklım çok iyi erse de, bir Mutlunun Mut köylerini bilmemesi içime pek sinmiyor açıkçası.
Tabi bu, insanın başta kendisinden, arkasından da çevresinden, toplumdan, doğadan, dünyadan kopması, yalnızlaşması ve hepsine yabancılaşmasıdır.
Bilgiçliğe sarılmadan şunu da eklemeliyim aslında: Gezmek, görmek, bilmek bir kültürdür, bir eğitimdir, ekonomidir aslında.
Alın size birkaç İbrahimli Köyü bilgisi öyleyse:
- Dozere dağdeviren adını İbrahimliler takmıştır.
- Dünyada ilk dayak boykotu (3 gün) İbrahimli’de yapılmıştır.
- Mut’un bağrıaçık köylerinden birisidir.
- Mut yöresinin en büyük ceviz ağacı İbrahimli’deydi, adı da Gocaciviz’di, yüzlerce karganın oteliydi…
- Sulama suyu yetersizdir. Bu yüzden, bir zamanlar yemyeşil olan köy, yıl yıl kurumuş, durmadan göç vermiş, genci kalmamış, yetersiz bir göletle, yeni yeni yeşermeye başlamıştır.
- Geliri yetersiz, halkı yoksuldur.
- Ben bildim bileli taş yapı bir camisi vardı. Şimdi bu camiye imamdan başka giden var mı bilmiyorum. Camiye gidecek kimse kalmadı çünkü. Durum böyleyken, iki yıl önce, allı şanlı bir minare yapıldı!..
- Benim çocukluğumda 40’ın üzerinde öğrenci vardı. Okumak bir yarıştı. Şimdi bir öğrencisi ya var ya yok, taşımalı. Köyler okulsuz öğretmensiz bırakılıp imamlara terkedildi.