Mut’ta Kurban Bayramı: Bir Yürek, Bir Sofra, Bir Dua!
Kurban Bayramı sabahı Mut’ta güneş erken doğar.
Toroslar’ın gölgesi daha yere düşmeden, mahallede bir hareket başlar.
Avlularda hazırlık, evlerde telaş, yüreklerde huşu…
Çocuklar tertemiz bayramlıklarıyla kurbanlıkların yanına koşar. Ellerinde cep telefonları yoktur; ama gözlerinde merak, yüreklerinde öğrenme arzusu vardır.
Çünkü burada kurban, sadece kesilen bir hayvan değil; öğretilen bir değer, kuşaktan kuşağa geçen bir edeptir.
Camiden çıkan insanlar birbirlerine “Allah kabul etsin” derken, gözlerinde gerçek bir içtenlik vardır.
Herkes bilir: bu bayramın özü paylaşmaktır.
Kurbanlar kesilirken dualar okunur. Keskin bıçak değil, temiz niyet işler.
Etler özenle ayrılır.
Bir kısmı ev halkına, büyük kısmı komşulara, gariplere, tanımadıklara…
Çünkü Mut’ta “komşusu açken tok yatan bizden değildir” sözü lafla değil, elle, sofrayla yaşanır.
Sıcak sacın üzerinde kavurma yapılırken; dumanı köye yayılır, kokusu çocukları sofraya çeker.
Ama önce büyüklerin duası…
Bir lokmada şükür, bir yudumda geçmişe selam vardır.
Mut’un bayramı gürültülü değildir.
Ama içi kalabalıktır.
Kapılar ardına kadar açıktır.
Kalpler, biraz daha yumuşaktır.
Ve bilinir ki;
Bu topraklarda kurban, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda insan olmanın da imtihanıdır.
Kibir kesilir, öfke kurban edilir, gönül açılır.
*
Mut halkının Kurban Bayramı mübarek olsun.
Etin bereketi sofranızı, duanın huzuru yüreğinizi doldursun.
Toroslar gibi dimdik, Göksu gibi duru olun.
Bayramınız, sadece sizin değil; paylaştığınız herkesin bayramı olsun…