FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 10 Nisan 2023 189 Görüntüleme

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 45

9-10 yaşlarındadır daha, köydedir, evlerinin önünde bir traktörleri vardır, abisi evlerinin karşısındaki köy kahvesinde oyun oynamaktadır, traktör sürmeyi çok ister, traktörün üstüne bir çıkar bir iner, bir çıkar bir iner…
Pencereden abisinin gözü bundadır. Hatta bir ara pencereyi açarak seslenir, “Hendeği traktörün üstünden in bir, varmayayım yanına bak!”
Bir yerlerde duymuştur, ya da görmüştür; “Kontak anahtarı olmayınca, yağ çubuğuyla traktör çalıştırılabilir.”
Çıkarır yağ çubuğunu. Zaten kısacık bir şeydir. Traktörü boşa alarak, kontak deliğine sokar çubuğu, çalışır traktör!
Bir ileri bir geri, bir ileri bir geri!..
Traktörün önünde de tırmık olarak kullanılan kazayağı vardır. Kazayağının bıçağı ön lastiğin birisini yarar, iç lastik o yarıktan portakal büyüklüğünde bir balon gibi dışarı çıkar.
Abisi lastikleri dün değiştirmiştir daha!..
Bir korkar bir korkar, ama asıl babasından korkar.
Az sonra abisi gelir, “Ulan ne yaptın bu yepyeni lastiğe?!”
Sabahleyin traktörle Göksu boyuna biberlik yeri temizlemeye giderler; babası, ablası, abisi, kendisi. Babasının haberi yoktur daha olaydan. Ama görürse dayağına doyuracaktır kesin. Bu yüzden de onlardan biraz uzakta çalışır, babasının sesini duyunca kaçmak için. “Sen niye aramıza gelmen de ayrı çalışın bee?” der bir ara babası. Derken babasının bir sesi daha duyulur:
“Ulan n’oldu bu lastiğe, yesyeniydi daha?!”
“Osman kazayağına kestirmiş!”
“Paaat, paat!” Dalına iki tezek. Kaçar Göksu’ya doğru. İki saat mi kalır üç saat mi, ablası gelir, “Siniri geçti, gel gayri” der, götürür gider bunu.
+++
“Bak sen İbrahimli’densin ben Hacahmetli’den. Adım da A. Erol. Yaşlarımız üç aşağı beş yukarı aynı. İkimizle ilgili bir anımı anlatayım sana.
Sizin köyün üstünde Ericekdiye var. Dev bir avuç içi gibi. Her yer tarla tezek. Sizin köylülerin ekinliği. Her yerinden su çıkar, kimi yerleri yemyeşil çayırlık. Orada bir de peynir mandırası var. Çömelekli Hemide Mustafa çalıştırır. Biz de yukarıda Tozlu’dayız, bizim yayla. Yıllar öncesini anlatıyorum tabi.
Çocuğum daha, eşekle peynir getirdim mandıraya, geriye dönüyorum. Gürceboğaz’ın oralardan biraz ot yoldum eşeğe. Akif var sizin köylü, benden epeyce irice. O da oralardaymış. Göre yazdı beni. Vay efendim ben oradan nasıl ot yolarmışım, oralar onlarınmış, bir dayak attı bana bir dayak attı, feleğimi şaşırdı.
Yıllarca dışarıda yaşadım ama bunu bir türlü unutamadım.
Mut’a gelişimin birisinde, Taşköprü’nün oralardaki bir kahvede karşılaştık bununla. Elli yıl geçmiş aradan, tanıdım kendisini. Dedim böyle böyle;
“Sana hakkımı hiç helal etmiyorum.”
“Cahillik işte, olmuş bir kere.”
“Bir koşulla affederim ancak, bu masadaki herkese çay ısmarlayacaksın.”
Ismarladı…”

Tema Tasarım | Osgaka.com