FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 31 Ocak 2023 224 Görüntüleme

KADIKÖY / HOCANTI / İKİ SAAT / 2

Sıkma da kalmıştık değil mi?
Sıkma için, bizden başka dolananlarda oldu, ekmek atanların yanına. Ekmek atmak, bilmeyenler için söylüyorum, Mut Çukuru diye isimlendirilen vadide ekmek yapmak anlamına gelir. Odunlardan oluşturulmuş, ateş üzerine kurulmuş, saç üzerinde. Buradaki saç, ekmek atarken, dış bükey yanı yukarıda olacak şekilde, ateş üzerine yerleştirilen, yaklaşık yetmiş santimetre çapında, bir milimetre kalınlığında olan, metal, ekmek atma eşyasıdır. Yufka olarak adlandırılan ekmeğin, yapım sırasında yanmaması için, ateş üzerine gelen, iç bükey yüzü, çamurla sıvanır. Altta odunlar yandıkça, yeni odunlar yerleştirilir. Yanan odunlardan bir miktar kömür, ekmeğin iyi pişmesi için, saçtan sarkıtıldığı zamanlarda, ısı yapmasın diye, saç paralelinde bulundurulur.
Bizden sonra dolananlar yedimi bilmiyorum, ama yiyemediğimiz için ben üzüldüm.
Bu arada, Mut merkezde, sıkma yapan minik işletmeler var. Turistik merkez, Taş Han’da da yapılıyor. Dışarıda bir şeyler yemek benim tercihim değil, ama gerektiğinde yiyorum tabi. Bu anlamda, sıkmayı da yaz başlarında Taş Han’da yemiştim. İstanbul’dan bir arkadaşımla. Güzeldi. Sıkmayı bilmeyen arkadaşım, siparişimiz üzerine, hemen önümüzde yapılan sıkmayı videoya almıştı. Umarım yararlanmıştır. Bir de bana sıkma yapacaktı. Hala yapmış değil. Babamdan şöyle bir laf duymuştum vakti zamanında; “eldeki göynek eskimez.”
“Göyneği” bilmeyenler var mı? Google abi, bilmiyorum, dedi bu arada. Varsa da azdır. Onlar da araştırıp, öğreniversin hadi.
Mut Çukuru sakinleri sıkmayı sever!
Yol boyunca, sık sık Hocantı Çayı bizi selamlıyor. Biz de onu. Hocantı Çayı için, Göksu Nehri doğu kolu diyenler var. Daha yukarıdaki çıkış yeri olan, Hadim İlçesi’nin adı ile Hadim Göksu’yu / Hadim Çayı diyenlerde.
Burada, yol hattından ileri bir atlama yapıp şunu demek istiyorum, Hocantı merkezde çok güçlü su kaynakları var. Cumhuriyetin ilk yılları diyeceğimiz zamanlarda, burada bulunan, güçlü su kaynakları toparlanıp, bölgenin ilk hidroelektrik santrali kurulmuş. Son üretim noktası santral, Hadim tarafından gelen suyun dibinde. Hemen yanındaki köprüye çıktığımda, Hadim Suyu ve Hocantı Suyu’nu karşılaştırdım. Hocantı Suyu, diğer sudan, yarım kat daha fazla geldi bana. Mevsim gereği, tarımsal sulama yapılmadığı için, kıyaslama koşullarının uygun olduğunu düşünüyorum. Bura için son sözüm şudur; bu çayın, bana göre adı, Hocantı’dan itibaren, Göksu Çatağına kadar ki adı, Hocantı Çayı’dır.
Bir de tam yeri gelmişken şunu söylemek istiyorum. Üzerinde bulunduğum Hocantı Köprüsü’nün Hadim tarafından gelen suyu, tahminim bir beş kilometre kadar ileride yer altına giriyormuş. Yine yaklaşık elli metre kadar ileriden yeniden su yüzüne çıkıyormuş. Bu alanda, genişçe diyebileceğimiz, Bizans döneminden kaldığını düşündüğüm bir bahçe varmış ve yöre halkı buraya, “Papazın Bahçesi” diyormuş. Bu durumu yeni öğrendim. Bahçe olayının, hemen başımızın üstünde dikilen, Mağaras Dağı zirvesi, kuzey çıkışında kurulu, kadim kilise kalıntısı ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu konu şimdilik bu kadar olsun, gezince detayları yazarım.
Bir süre sonra, batı güney tarafımıza düşen, yürüme yolumuza bitişik, beton su kanalı ile karşılaştık. Oldukça büyük beton kanal, Hocantı Çayı üst noktalarından alınmış suları, içinde bulunduğumuz tarım alanlarının sulanmasında kullanmak için buralara taşıyor. Kanala doğru ilerleyip, beton duvarlarına çıktık. Muhteşemdi. Üretimle ilgili her şey, muhteşem heyecanlandırır beni, farklı dalga boylarında. Burada da uzunca bir dalga boyu yaşadım. Mayamda iş insanlığı var, bilinen.
Az ileride, “yolun ortasına yapsaydınız bari” dediğimiz bir inşaatla karşılaştık, iki katlı. Depo ve üstte konut olan. Tam hız devam ediyor. Bitmiş sayılır, dahası. Biz de insanlar, bıraksan yolun içine bina yapma eğilimindeler. Bunu anlayabilmiş değilim. Öncesinden de anlamıyordum.
Bu yapıyı geçince, yolda bir çatallanma var. Bizim ekip, öncü dörtlü olarak, çaya paralel olan yola düştük. Yüz metre gitmemiştik ki telefonum seslendi. Grup Liderimiz Mehmet, “… yukarı yoldan gidelim” diyor.
Çaprazdan, yukarı yola vurduk.
Devam edecek.

Tema Tasarım | Osgaka.com