İyi günde kötü günde, hastalıkta, sağlıkta bir ömür beraber olmaya “Evet” diyenlerin en yoğun olduğu, düğün mevsimi de diyebileceğimiz yaz aylarındayken evliliği ve aile olmanın önemini yazmasam olmazdı. Evlilik birçok kadın ve erkeğin hayalidir. Sevmek, sevilmek, güvende olmak, yalnızlıktan kurtulmak, varlığını devam ettirmek için üremek gibi birçok kavramı içinde barındırır. Tanışma, kız isteme, nişan, düğün gibi birçok basamaktan oluşmaktadır. Bu basamakların herhangi birisinin eksikliği ilginç bir şekilde kişilere özellikle kadınlara kendini değersizmiş gibi hissettirirken, erkek tarafı için de son zamanlarda çok ciddi israf boyutunda büyük merasimlere dönüşmüş durumdadır. Sonrası mı? Genellikle gelin ve damadın bir dizi borçla boğuşurken huzurlarının kaçmasından ibarettir. Oysa evlilik bu merasimlerinden çok çiftlerin mutlu olması, aynı dili konuşması ve uzun soluklu olmasının yanı sıra aile olmanın da temellerini atması bakımından çok önemlidir.
Aile demek, evliliğin gereği olarak ayrı dünya görüşüne sahip, farklı karakterde iki kişinin çekirdek ailelerinden aldıkları özellikleri, aile dokuları, genlerin birleşerek farklı bir motife dönüşmesidir. Bu motifleri artırarak, değiştirip dönüştürerek gelecek nesillere aktarmanın da ön adımıdır. Eşler ne kadar mutluysa çocuklar da o kadar mutlu ve güvendedir. Aile, topluma kazandırılacak olan bireylerin hayat bulması, sağlıklı bir şekilde büyümesi, sağlam ruhlu, mutlu bir şekilde yetişmesi bakımından çok önemlidir. Aile yapısı ne kadar sağlamsa toplum da o kadar güçlüdür.
Aile olmak; eş olmak, gelin olmak, damat olmak, anne-baba olmak vs. birçok rol ve sorumluluğu üstlenerek zorlu bir yolda hep birlikte yürümektir. Zor, evet, ancak hayatınızı doğru insanla birleştirmişseniz tüm bu zorlukların üstesinden gelmek de bir o kadar kolaydır. Ancak taraflar birbirlerini anlamak ve yükünü hafifletmek yerine daha da zorlaştırırsa -ki o zaman hiç istemediğimiz huzursuzluklar, kavgalar, fiziksel psikolojik şiddet ve boşanma gibi tatsız sonuçları oluşabilir.
Evlilik, nasıl olsa imzalar atıldı artık rahatım, deyip de sürekli bencilce davranılamayacak kadar hassas bir kurumdur. Çünkü toplumun geleceği bu evliliklerin meyveleriyle oluşacak ve onlara göre şekillenecektir.
Bayram tatili için gittiğim baba ocağında çok eski ve oldukça kalın bir ilmihal kitabını keşfettim. Fırsat buldukça okumaya çalıştım. İlk açtığımda açılan sayfada İslam’da evlilik, karı koca münasebetleri konusu vardı. Ben de başladım okumaya. Okudukça dinimizin kadına verdiği önemini bir kere daha pekiştirmiş oldum.
Gel gelelim evlenmeden önce her erkek ve kadının mutlaka okuması ve bilmesi gereken çok önemli bir konu bu. Bizler genel olarak evlilik öncesi danışmanlıklarda; bireylerin birbirinden beklentisi, doğru iletişim dili kullanması, karşısındakini olduğu gibi kabul etmesi vs konularını ele alırız. Dinimizin de evlilikte kadın ve erkeğe verdiği sorumluluklar da bu yönde, ama çok daha detaylı. Örneğin özellikle bizim toplumun kanayan yarasıdır erkeklerin eşine sevgisini göstermemesi. Oysa dinen erkeklerin eşini mutlaka sevmesi, hoş sözlerle iltifat edip gönlünü hoş tutması, şakalaşması gibi detaylar var, kısaca paylaşmak isterim.
Kadınların duygusal olarak çok hassas olması ve kırılganlığı vurgulanarak kadınlara yumuşak ve tatlı dille yaklaşılması.
Erkeklerin eşini ve çocuklarını imkanları ölçüsünde en iyi ve kaliteli şekilde yedirip, içirip, giydirmesi.
Dışarıda veya işyerinde yaşadığı sıkıntılarını, borçlarını, eşini üzmemek ve ruhunu yormamak adına çok anlatmaması.
Çocuğun eğitimine mutlaka anneyle birlikte müdahil olup sorumluluk alması.
Elinden geldiğince evde her konuda eşine yardımcı olması.
Diğer türlü düşünün, sabahtan akşama kadar tek başına çırpınıp yorgun ve bitap düşen kadınlar haliyle sinirli gergin ve tahammülsüz olabilir.
Hastalık, zaruret vs. durumlar haricinde dört günden fazla eşinden uzak kalmaması.
Kadının da eşine karşı saygı ile davranması.
Eşinin kararlarına saygı duyarak eşine destek olması.
Eşinden izinsiz evini terk etmemesi.
Namusunu, çocuklarını ve malını koruması.
İslam dini evlilik konusunda en çok sorumluluğu erkeklere vermiş ve kadının iyilik halini çok önemsemektedir. Oysa toplumun genelinde erkekler ezici bir pozisyonda ve kadınlar her türlü şiddetle mücadele ederken bir taraftan da annelik gibi zor ve kutsal bir görevi idame ettirebilmenin derdinde.
Kendi mutluluğu, sağlığı hep ikinci planda ve eşini memnun etmek, çocuklarla ilgilenmek, evde orta yolu bulmak gibi çok ağır yükün altında eziliyor maalesef.
Üzerine bir de çalışan kadın ise (ki dinimizde evi geçindirmek erkeğin yükümlülüğünde, kadının çalışması zaruri değildir) hem dışarıda hem evde yorucu bir hayat mücadelesi veriliyor. Tabii istisnaları tüm bunların dışında tutarak yazıyorum.
Eğer erkekler ve kadınlar evlilikte dinimizin emrettiği şekilde davranabilse, aile olmak çok güzel ve keyifli olur, boşanmalar azalır ve mutlu evlilikler çoğalır, diye düşünüyorum.
Unutmayalım ki; mutlu kadın ve mutlu erkek, mutlu çocuklar ve güçlü yarınlar demek.
Herkesin yoluna kolaylaştıran, yara değil yar olan, yaren olan insanlar denk gelsin…
Hayat arkadaşlıklarınız mutlu, huzurlu ve daim olsun inşallah.
Ben değil biz diyebilen insanlar olabilmek dileğiyle…
HAFTANIN ÖNERİSİ: Evlilikte kadın veya erkek olarak neredeyiz? Evliliklere bakış açısı yönünden herkesin kendisini gözden geçirmesi ve zararın neresinden dönersek kardır, diyerek yeni bir sayfa açması çok kıymetli.