Aracında on gündür TRT Türkü çalmıyormuş. Bir iki arkadaşının da öyleymiş. Hemen TRT Çukurova Bölge Müdürlüğünü aramış ve demiş ki, “Ben türkü tutkunu birisiyim, yarın aracımla bir yere giderken Göksu’ya uçarsam ya da bir yere çarparsam, bunun tek sorumlusu siz olursunuz!” Bir gün sonra gelmiş TRT Türkü.

Gözlerimle gördüm arkadaş, kadın gitti gitti, gözlerini kör bir çocuğun gözlerinde bıraktı!

Bir ortaokul öğrencisi yalnızlık üzerine yazı yazıp göndermiş Mut Çıtlık’a. Çok seviyor ve de çok önemsiyorum böylelerini. Kendimle karşılaştırdığımda, ben taa Öğretmen Okulunu bitirdiğimde başlamıştım yazmaya. Ama şundan da eminim ki, yıllar sonra şimdiki yazdıklarına bakıp bakıp, “Bunları ben mi yazmışım!” diye gülümseyecektir bu öğrenci de.

Bir berberimiz var bizim. Salgın nedeniyle bütün berberler gibi işi azaldı. Emekliliği gelmiş ama yaşa takılmış ayrılamıyor bir türlü, durmadan Bağ-Kur’a para yatırıyor. Soluk almak için işyerini kapatıp başka bir berberin yanına taşındı. İkinci adresimiz, birkaç “memur tavuğu” alıp yeni yerini kutlamaya gittik.

Ara sıra benim yazmamla, beş on tümcecik söyleşiyoruz onunla. “Beni rahatsız edermiş!”, bu yüzden de o yazmıyormuş bana. O da ne! Önlüğümü, yakalığımı ve yüreğimi üstümden hiç çıkarmadım ki ben. İnsan, yolcu kadar bekleyendir de.

Ah sevgili arkadaşım ah! “Özgür birisiyim ben” desen de, bu toplumsal ve bu ekonomik düzende hiçbir geçerliliği yok senin bu güzelim sözlerinin. Oysa senin yüreğin öyle bir özgürleşmek istiyor ki… İçini dışına kurban ediyorsun sen, o kadar. Milyonlar gibi.
“Yahu”lu zamanlar çok daha güzeldi yahu…

Annesi bağırıyor, oğlu da bağırıyor. Yıkacaklar evi. Nedenini komşuları biliyor da, bilmiyor da!

İki yıldır oturup birer çay içecekmişsiniz. Nasıl gelmez iki yılmış bu yahu!

Mahallenin işlek bir yolu; bir taksi geliyor, tam o anda bir kedi de karşıdan karşıya uçarak geçmeye çalışıyor. Sürücünün sarıldığı tek şey, dütdütdüt! Arkasından ayağa kalkıp kedi de, oradaki insanlar da alnından öpüyorlar dütdüt’ün.

İnsanlardaki bu hoşgörüsüzlüğe, bu alçak gönülsüzlüğe hiç şaşırmaz oldun değil mi?..