Çiftçi hem dertli hem de kafası karışık… Geçimini sağlamada yeterli olmayan sınırlı bir kazançla yetinmek zorunda kaldı. Bazı çiftçiler hasat ettiği ürünlerinden zarar etti. Bazılarının ürünleri de satamadan tarlada kaldı. Bu yıl ürününü satıp da parasını alamayanlar da işin tuzu biberi oldu. Ekonomide yaşanan yüksek enflasyonun ve ekonomik krizin yükünü adeta çiftçiler üstlendi. Çiftçi hangi ürün para ettiyse ertesi yıl onu ekmenin peşindeydi. İstenen düzeyde desteklerden yoksun kalan ve zarar eden üreticiler ekim-dikim konusunda kararsızlar. Bir kısmı ise yeni ürünler ekmenin arayışındalar. Ama bu arayışta sorumlu kurumlar, akademisyenler, yönetimler herkes elini taşın altına koymalıdır.
Küreselleşme ve rekabet olgusu, iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sadece insanların hareketliliğini artırmadı. Tıpkı insanlar gibi ürünler de başka coğrafyalara göç etti. Çiftçiler mevcut ürettiği ürünlerden yeterince para kazanamayınca farklı ürünlerin üretiminin arayışına girmekte ve bazen de kurumların öncülüğünde farklı bitkilerin ekimleri yapılmakta ve bu da medyaya konu olmaktadır. Hatta toplumda bu türden haberler büyük bir ilgi görmektedir. Doğaya ve toprağa uyumlanmak yerine bu kaynakları farklı yöntemlerle zorlamak her devirde insanlığın başına felaket getirmiştir.
Bu yeni bir olgu değil. Yeni meyveler ve yeni tatlar toplumda da karşılık almıştır. Tarımda verimlilik veya yenilik dediğimiz şey adeta yeni bitkilerin keşfedilip yerel topraklara ekilmesine indirgendi. Endemik dokuya uygun davranmamız lazım. Üreticiler sadece başka ülkelerden değil ülkemiz büyük bir coğrafya olarak farklı bölgelerde üretilen ürünleri de kendi topraklarına taşıdı. Bugün İzmir üzümü, Bursa domatesi sadece Bursa’da ya da İzmir’de yetiştirilmiyor. Ama aynı tadı alıyor musunuz? Hayır. Peki neden? Toprağı, suyu, iklimi, coğrafyası farklı da ondan… Pazara gittiğimiz zaman ısrarla yerli domates/salatalık istiyoruz. Çünkü kendi coğrafyasında üretilen meyvenin lezzeti başka oluyor da ondan.
Sorun sadece bundan ibaret de değil. Dışarıdaki ve içerideki işbirlikçi ellerle genetiği de değiştirdik. Çocukluğumda yediğim Mut kavunun, Silifke çileğinin, Anamur muzunun ya da mahallemde yediğim mandalina, portakal ve yenidünya meyvesinin tadı kalmadı. Orijinal limonumuzu da beğenmedik. Limonun 10 hali çıktı ortaya. Bugünlerde hepsi kocaman ve sulu ama tatsızlar. Çocukluğumda Mut’ta yediğim karpuz da değişti. Karpuzun da ne kadar devleştiğini biliyoruz. Liste uzun uzatmayayım. Hala Mersin’in ara sokaklarında evlerin bahçelerinde genetiği değiştirilmemiş fakat kaderine terkedilmiş yenidünya ağaçlarına tanıklık edebiliyorum. Bir gün onları da göremeyeceğiz.
Tropikal ürünleri ülkemize taşıdık: ananas, mango, kivi, pitahaya, kumkuat, çarkıfelek,liçi, lime, muz.Tropikal iklim, bol yağış alan iklim kuşağıdır. Yıllık ortalama yağış 3000-5000 mm arasında gerçekleşir. Akdeniz iklim kuşağında yani bizim topraklarda yıllık düşen yağış miktarı ise 600-1000 mm arasında gerçekleşir.Yani bizim topraklara kıyasla 5 katı yağış alan bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bu meyveler neden o topraklarda doğal olarak yetişiyor. Çünkü bu ürünler aşırı su isteyen ürünler. Bu ürünlerin hepsini Çukurova’ya taşıdık mı? Evet. Şu anda Akdeniz yani bizim bölgemiz başta olmak üzere 50’ye yakın tropik ürünlerin üretildiğinden bahsediliyor. Korkunç bir tablo!Suyumuz var mı? Bizim iklim kuşağımız tropikal mi? diye sormak lazım. Bu ürünleri sulamak için çok fazla derin sondaj kuyularına izin vermek, su kaynaklarını tehlikeye atmaktır. Kıtlığın anlamını ve su kaynaklarını yönetmenin önemini yeterince idrak edemediğimizin kanısındayım.
Ben çiftçi ya da tarım uzmanı değilim. Ama akademisyen olarak odağımda olan konuları tarafsız olarak araştıran, okuyan, sahada değerlendirmeler yapan, uzman görüşlerine başvuran, tarafları dinleyen, ölçme ve değerlendirmeye önem veren bir kişiyim. Bölgemizi tropikal felakete dönüştürmeye hiçbirimizin hakkı yok. Bırakın o ürünleri ithal edelim. Ama biz kendi coğrafyamıza uyumlu ve güçlü olduğumuz ürünleri en iyi şekilde üretmeye gayret edelim. Unutmayalım ki “Her can kendi toprağında yeşerir”.
DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
ANKARA
ADANA
ADIYAMAN
AFYON
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
ÇİFTÇİ HEM DERTLİ HEM DE KAFASI KARIŞIK
Benzer Haberler
-
ÇKS’DE SON TARİH 31 ARALIK
-
Başkan Orhan mahalle ziyaretlerinde
-
Özgür Oral Manici’den Resim ve Seramik Sergisi
-
İYİLİK İYİDİR
-
PERS YOLU’NDA KURT YÜRÜYÜŞÜ
-
İŞGALCİLERE NEDEN KARŞI KONULMUYOR?
-
ABI HAYAT / MENGİ
-
Mut’ta Jandarmadan Kaçak Makaron Operasyonu
-
MERSİN’DE DENİZİ KİRLETEN GEMİYE 20.5 MİLYON TL CEZA
-
ERDEMLİ’DE KESTANE FİDANI DAĞITILDI
-
MERSİN KENT KONSEYİ’NDEN MEME KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS EĞİTİMİ
-
YENİ YILA DAHA İYİ BİR BAŞLANGIÇ İÇİN 10 ÖNERİ!