FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 8 Mart 2022 275 Görüntüleme

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

8 Mart 1857’de New York’ta yer alan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik iş gününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle greve başlamıştı. Kadın işçilerin örgütlendiği bu grev o güne kadar yapılmış en büyük kadın eylemlerinden biriydi. Kadınların örgütlendiği eylemi durdurmak isteyen polis, kadın işçilere saldırmış, fabrika patronlarının da desteğiyle binlerce işçi fabrikaya kilitlenmişti. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli kalan işçilerden 129’u yanarak yaşamını yitirmişti. Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili Mersin Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri İl ve İlçe genelinde bir dizi anma programları ve etkinlikleri düzenledi.
Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği olarak bizlerde bu etkinliklerin içinde yerimizi aldık. Yenişehir Belediyesinin de katkılarıyla gerçekleştirilen 5 Mart 2022 Cumartesi günü yapmış olduğumuz programa Mersinli Kadın ve Şairlerimizin imza günü, ressam arkadaşlarımızın sergileriyle biz kadınlar sanatın kadınları olarak yazdığımız şiirlerle, öykülerle ve skeçlerle hem emeğimizi sergilemenin hem de sesimizi duyurmanın bir nebze de olsa keyfini yaşadık.
Yapmış olduğumuz “Adın Kadın Olunca”şiir dinletisinde şairler kendi yazdıkları şiirlerini yorumlarken, yazarlarımızda hayatın içinde tanık oldukları kadın sorunlarını anlatan öykülerini aktarırken, ressam arkadaşlarımız da duygu ve düşüncelerini tuvale yansıtarak renk cümbüşü tablolarla buluşturdular.
Kadınlarımız; bizim kadınlarımız, sanatın inceliklerini ve güzelliklerini satırlara, resimlere işlerken konuklarımızın hem gözlerini hem de gönüllerini doldurdular.Yazmış olduğum “Çiçekçi Kadın” adlı canlı performansı derneğimiz üyeleri sahneledi. Çiçekçi kadın; bir çiçeğin büyüsüne kapılıp gerçek sorunlarını es geçen kadınlarımıza ve duygularına kilit vuran kadınlarımıza daha çok kenetlenmemiz gerektiğini savunarak “aynı gelecek kaygısıyla yanan emekçi kadınlarımızın anısına daha çok kenetlenip biz olalım/ en azından gelin bu gün birbirimizi kırmayalım/olur mu??Diyerekbirlik ve beraberlik mesajı verdi.
Çiçekçi Kadın rolünde, TülayLaledemir, Emekçi Kadınlarımızın sesi olan, Nuray Öngeç, Hanife Mert, Nilgün Öztürk, Nuran Ataç, Fatma Arıkan, Zehra Selçuk, Dürdane Sarı, Leyla Oruç Koçak, Havva Uyar, Hülya Önder ve Dost Meryem Özdemir’e canlı performansa kattıkları sahnelerinden dolayı teşekkür ediyor ve kutluyorum hepiniz muhteşemdiniz.
Evet, dostlar sanatın kadınları tarafından yazılıp çizilenler yaşamın içinde yaşanılan olayların mizahi yönü ama yaşam göründüğü kadar kolay değil. Bizim kadınlarımız, yaşamı ilmek ilmek dokuyan bizim kadınlarımız. Her alanda her koşulda yaşamı tıpkı bir çocuk gibi kucaklayan bizim kadınlarımız.Her daim üreten ürettiğini de hayatla paylaşan bizim kadınlarımız. Emekçi, Üretici kadınlarımızın açtığı, tezgâhları süsleyen el emeği göz nuru oyalar, işlemeler, çantalar, elbiseler ve toprağı işleyip soframıza ulaştıran, Mersin sokaklarını açık hava festivaline dönüştüren kadınlarımız. Şimdi bu havayı içinize çektiğinizde buram buram emek kokmuyor mu? Bu kokuyu teneffüs ederken hiçbir şeye ihtiyacınız olmasa da birilerinin yüreğine dokunurum umuduyla hem karnımızı hem de yüreğinizi doyurmanın keyfini neden yaşamayalım. Biliyorum söylenecek çok sözümüz gidilecek çok uzun bir yolumuz var önümüzde ve bu yolda bizi yalnız bırakmayan emekçi dostlarımız var.
Evet, bizim kadınlarımız, her yerde kadın başımızın tacı gibi söylemler yazılıp çizilse de aradan geçen onca yıla rağmen kadına yapılan şiddetin ardı arkası kesilmiyor. Yaşamın her alanında emek veren ister etiketli, ister kariyerli ve de ne kadar idareci olurlarsa olsunlar biz kadınlarımıza saygısızlık yapılmaya devam ediliyor.
Asırlar geçti hala kadının birçok adı, birçok mesleği olmasına rağmen ve yaşamın her alanında başarıdan başarıya koşarken sadece 8 Mart Emekçi Gününde anılması gerekmiyor. Demek ki, bu asırlara sığmayan insanlık savaşını kazanmak için cinsiyet ayrımını kırmak gerekiyor. Bunun için de 129 erkeği yaksak kırılmayacağını biliyoruz ve diyoruz ki;
Toplum olarak uyanmamız gerekiyor. Çünkü toplumsal yaşamın gereği insan davranışları belli kurallarla sınırlanmıştır. Zaten eşitliğin ve özgürlüğün olmazsa olmazı da budur. Ama kurallar çiğnenmeye başlayınca her zaman fatura yine biz kadınlara kesiliyor. Ah kadınlarımız bizim kadınlarımız…
Her gün kadın sorunlarına bir yenisi eklenen emekçi kadınlarımız.
Şimdi sizin yerinize son söz olarak; beyinleriyle ve bedenleriyle lider olduklarını sanan ama toplumun sorunlarına ve geleceğini ilgilendiren konulara gelince tüm sorumluluğu kadınların omuzlarına yüklemeye çalışan zihniyetler dolaşıyorsa aramızda, daha çok kadınlarımız yanacaktır diyorum.
8 Mart 1857′ de New York’ta yanan 129 kadını ve bu uğurda ölen tüm kadınlarımızı rahmetle, minnetle ve şükranla anarken;
Kuracağımız dünyada neyi düşlersek düşleyelim demek ki kadın olmakla insan olmanın aynı şeyler olduğunu öğrendiğimizde başlarmış/ her şey.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.

Tema Tasarım | Osgaka.com