Geçtiğimiz haftalarda güncel yatırım yolları ile alakalı bir yazı yazmıştım. O yazımın hemen akabinde ülke gündemine yeni bir yatırım şekli düştü. Peki nedir bu yatırım şekli? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu? Bu yatırım yoluyla amaçlanan nedir? Bu hafta yazımda kısaca bunlara değinmeye çalışacağım.
Bilindiği üzere mevcut hükümetimizin güttüğü faiz politikaları neticesinde paramız ciddi değerler kaybetmişti ve bu değer kaybı ivme kazanarak devam etmekteydi. Bu değer kaybını önlemek için geçmişte de örneklerini gördüğümüz kur garantili mevduat sistemine geçiş yapılacağı açıklandı. Yani parasını TL vadeli hesapta tutan bir kişinin, vadeli hesaba yatırım yatığı gün ile vade bitimindeki gün arasında kurda mevcut faiz oranını geçen bir artış olmuşsa bu farkı hesabına eklenecek. Bu sisteme göre92, 181, 272, 366 günlük vadeler seçeneklere sunulmuş durumda. Örneğin:
Hesap açılış kuru: 1 USD = 10 TL
Hesap açılış tutarı: 100.000 TL
Vade: 92 Gün Örnek
Faiz oranı: %15
Müşterinin alacağı net faiz: 3.781 TL
Vade sonunda döviz kuru: 1 USD = 15 TL Kur artışından kaynaklı elde edeceği getiri: 50.000 TL (%50 kur artışı x 100.000 TL = 50.000 TL)
Aradaki 50.000 – 3.781 = 46.219 TL’lik tutar müşteriye ayrıca ödenecektir. Müşteri toplamda 50.000 TL gelir elde edecektir. Vade sonunda müşterinin 150.000 TL bakiyesi olacaktır.
* Verilen örnekte kur artışının faiz oranından fazla olacağı varsayılmıştır, eğer kurda meydana gelen değişim faiz oranından düşük olursa yatırımcı yalnızca mevcut faiz oranı tutarında kazanç elde edebilecektir.
Hepimizin bildiği gibi dolar kurunda ciddi yükselişler olmuştu bu da beraberinde hayatımızın bir hayli pahalılaşmasına sebep olmaktaydı. Çözüm olarak getirilen bu sistem dolar kurunun 18’ler seviyesine gelen doları 11’li seviyelere kadar düşürmüştü. Ancak bu hafta dolar kuru yönünü yeniden yukarı çevirmiş durumda. Bununla birlikte kur artarken yukarı giden fiyatların da aşağı gittiğini gözlemleyebilmiş değiliz. Hatta yeni yılın ilk saatlerinde elektriğe, doğalgaza ve akaryakıta gelen zamlar gelen yılın giden yılı aratacağını göstermekte. Sebep açık TL de meydana gelen oynaklıklar TL ye olan güveni bitirmiş durumda. Yurt içi yerleşiklerin mevduatlarının %60’ının döviz olarak tutuluyor olması da bunun en bariz örneği. Döviz korumalı TL mevduat umarım beklenen etkiyi gösterir ancak TL’ye güven tesis edilmeden ve bağımsız karar veren bir merkez bankasına sahip olmadan bu işlerin çözülmesi zor görünüyor. Amerika merkez bankasının da bu yıl içinde 3 kez faiz arttıracağını açıklaması da TL’nin zor günler yaşayacağını işaret ediyor. Bu sistem sayesinde döviz talep edilmeyeceğini ve dövizin sert hareketler yapmayacağını umalım fakat sert yükselişler olursa parası olanlar bundan korunabilecek, zararları ödenecek, ancak kim ödeyecek bu zararları? Bu da benim size bilmecem olsun 🙂