FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 16 Kasım 2023 112 Görüntüleme

YEŞİLADACIK / 4

Doğusu ile batısında iç bükey yarım yuvar eğimle kıyı çizgileri uzanan bu koyların arasını dolduran alana geçimeki dedikten sonra, bu geçimekini sıkıştıran iki koy arası en yakın konum uzaklığı, dolayısıyla da geçimekinin iki deniz arası kalınlığı 330 metreyken, iki kara arası, bu şu ki anakara ile yarımada oturumu arası boy uzunluğu da yine yaklaşık 330 metredir…
Burada bu geçimekine de bir ad arayışı içinde olmamız gerektiğini ekleyip gerisini bu kez sizin üretkenliğinize bırakıp yazmayı sürdürelim…
Ne dersiniz, yöremizin yalnızca küçük bir bölümünü işlediğimiz bu alanı size düzgünce anlatmaya çalışırken bile eksikliğini görüp anlam karmaşası içinde yazı yazdığımızı kendimiz duyumsayarak, söz konusu bu iki koya da birer ad verilmesi gerekmemekte midir… Koyların baktığı yönlerden yola çıkarak, doğuya bakan koya Gündoğusu Koyu, batıdaki koya ise Günbatısı Koyu adını vermek yaraşır, yakışır olacaktır…
Gündoğusu Koyu, güçlü deniz yeli ile açık deniz dalgalarına karşı oldukça korunaklı bir koy iken Günbatısı Koyu, açık deniz etkisi altında kaldığından gemiciler için daha endişe verici olanıdır… İki koy arasında, yarımadayı anakaraya bağlayan geçimeki alanı üzerinde bir eski çağ yerleşiminden günümüze yapı temeli kalıntıları ulaşmıştır… Bu kalıntılar buraya yakın olan kilise ile ilişkili ortak yerleşim yerinin izlerini günümüze taşır… İşte bu yerleşim yerini korumak amacıyla olsa gerek, yarımada üzerinde, yarımadanın kuzey ucuna yakın çok yüksek konumlarda ilerleyen, doğu batı çizgisi oluşturacak biçimde taş örülü bir engelek (sed) yapılmıştır…
Bu engelek yapısını oluşturan taşların kırım kesim biçimi ile taşların üst üste konulum örüm yöntemi eski Yunan Çağı da diyebileceğimiz Helenistik Dönem’e bizi götürür…
Yeşiladacık Engeleği, göze batan açılarla kırılım yapmaksızın, doğrusal bir çizgiden şaşmamaya çalışarak 1060 metre boyunca örülmüş bir savunma ya da korunma duvarıdır… Yalnızca bir kişi boyu yüksekliğine yakın ölçüde örüldüğü görülen bu engelek, oldukça kalın bir doku oluşturacak biçimde güçlü tutulmuş, çizgi boyunca yer yer dörtgen oturumlu gözetlikler konularak bunların içlerinde bekçi yada savaşçıların korunaklı durmaları sağlanmıştır…
Söz konusu bu engelek ile aralar konulmuş olan gözetlik yerleri, kıyıda iki koy arasında geçimeki üzerine yayıldığı düşünülen eski çağ yerleşimini, yarımada gerisinde denizden karaya çıkan saldırganlar ile yağmacılardan korumak amacıyla mı yapılmıştır? İlginç olan bir başka ayrıntı, iri taşlarla örülü bu engeleğin yapımına başlanılan konum yarımadanın en yüksek konumu olup, batıya doğru alçalan tepelerin üzerinde ilerleyişini sürdürürken, diğer uca varmadan yarım kalmışçasına uzamının kesilmiş olmasıdır…
Bu engelek, kıyıda oluşan yerleşim ile kiliseyi korumak için yapıldıysa, kıyıda da bir dizi savunma önlemleri alınmış yapıların var olması gerekmekte dibidir, ki ancak günümüze çok bir yapı kalıntısı ulaşmış değildir… Ancak büyük olasılık şudur ki bizim de yerinde gezip gördüğümüz üzere yarımada gerisinde açı denizden gelen yağmacıların tepe doruklarından sızarak kıyıya birden inip saldırılar düzenlemeleri engellenmek istenmiş olabilir… Yine bu engelek, bir yuvarlak çizip içinde kalacak yeri bir korungan alana dönüştürmeyeceği için, Çin’de günümüze de ulaşmış olan yapı ile ortak amacı güder… Bu da belki ülkemizde bu amaçla yapılmış tek yapının burası olabileceğini söyler…
Bundan en çok 100 yıl öncesinde değin, günümüzde kullandığımız yolların olmadığı tüm o eski çağların sonuna dek bu koylara, bu yerleşim kalıntısı olan geçimekine ulaşmak deniz yolculuğu dışında kesinlikle olası değildi… Yarımadanın kayalık kıyıları, üzerindeki yüksek tepelik yamaçları açık deniz yönünden buraya gelişi olumsuz etkilerken, yarımadanın kendisi de açık denizden bakınca bu koyların görünme açısını kapatıp örttüğü için burası doğal bir korunaklı alandı…
Yine bu kez anakara yönünde 17 km boyunca uzanan, 500 metre yükseltileri aşan dik tepelerin varlığı, kuzey yönden gelecek saldırı ile yağma topluluklarının önüne doğal bir engel oluyordu… Böylece tek korku koylardan çıkıp gelecek yağmacılar olarak geriye kalan endişe kaynağını bize anlatıyordu… İşte bu açıklık burada oluşan yerleşimin büyük boyutlara ulaşmasını durdurmuş olsa gerekti…
Uykuda kalan onlarca yüzyılın ardından, buraya yaklaşık 50 yıl önce yol açılmış, yazlık konutlar yapılmış, eski yerleşim kalıntıları bulunmuş, yeni yerleşim yeri ise büyüyüp genişlemiştir…
Konu yazımı, ölçümler, görüntülemeler Aytaç Kurtuba.

Tema Tasarım | Osgaka.com