FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem, Haber 14 Şubat 2023 230 Görüntüleme

YASTAYIM / YASTAYIZ

Bildiğim, büyük felaketlerden birini yaşamakta ülkem.
Milletim, karşı karşıya, en zalim acılardan biriyle.
Türk tarihini iyi bilen, onunla gurur duyan, bir Türk evladı olarak, yaşadıklarımızı kabullenemiyorum. Milletim, yaşananları hak etmiyor.
Zaman; yaşama/yaşatma umuduna sarılma, dayanışma, toptan harekete geçme, az laf çok iş zamanı kuşkusuz. Ancak, öyle bir eksiğimiz var ki, o olmayınca, bunlar olmuyor. Olduğu kadarı da yeterli gelmiyor. Kişilerin/ gönüllülerin/ milletin/ ülkenin varlıkları, uluslararası kaynaklar verimli kullanılamıyor.
Benzer durumlarda, kabul gören yaygın söylem; “… Şimdi, birlik beraberlik zamanı.”
İzlenimim o ki, bu muhteşem tespitten, Kurucu Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Anadolu halkına, Türk Milleti denir”, tanımı ile tanımladığı milletimin her bireyi/ her grubu/ her bölgesi/ her iklimi/ her kökteni’…/ aynı anlamı çıkarmıyor.
Birileri için “olan”, birileri için “olmamış” oluyor.
Birileri için “iyi olan”, birileri için “kötü” oluyor.
Birileri için “doğru olan”, birileri için “yanlış” oluyor.
Özgün, bireysel/ yerel/ ulusal farklılıklardan bahsetmiyorum. Farklılıklar, olacak/olmalı. Güzel olanın, hareket ettirici gücüdür, yaşamı, herkes için güzel yapan farklılıklar. Evrensel olandan, bahsediyorum. Bu eksiğimizin adı, uluslaşmadır.
İnsanlığın evriminde/ değişiminde geçtiği aşamalar vardır. Ekonomik anlamda üretimin, makina/enerji kullanmaya başladığı dönem, uluslaşmaya başladığı dönemdir. Çünkü her zaman, alt yapı olan ekonomi, üst yapıyı belirler. Dünya ölçeğinde, bu dönüşümün başlama tarihi, doğumdan sonra bin beş yüzlü yıllar başlarıdır. İlk uluslaşma örneği, bin yedi yüzlü yıllar sonlarıdır.
İnsanlık, uluslaşma aşamasına kadar, çeşitli gruplaşmalarla var ola geldi. Aile, sülale, boy, oba, topluluk gibi. Devletlerde kuruldu. Şehir olanından, çeşitli milletlerden oluşan, imparatorluklara kadar. Yaşanan bu uzun deneyim, aile dışında, hiçbir biraraya gelişin kalıcı olmadığını, ekonomik yararın bittiği yerde, gruplaşmaların sona erdiğini gösterdi. Son tahlilde, ailede bile sürdürülebilir ekonomik alt yapı yoksa, ailenin de dağıldığı görüldü.
Yaşanılan bu iki yüz yıl, bilimin, ekonomik itkiyle, ekonomi ile birlikte geliştiği yüz yıldır.
Sonunda, insanlık şunu anladı: Her şeyin temeli ekonomidir. O halde, ekonomik dokunulmazlık sağlanacak. Girişim ve serbest ticaret güvende olacak. Bunun olması için, can güvenliği sağlanacak. Bu ikisinin olması için, belirlenen toprak/topraklar üzerinde, her insanın uymakla sorumlu olacağı kurallar bütünü, ana sözleşme, anayasa olacak.
İlerleyen süreçte bir şey daha anlaşıldı. Bu üç temel öge demokrasi ile taçlanacak.
Baştan itibaren, dil birleştirici temelde millet dediğimiz topluluklar, kendi isimleri ile devletlerini kurdular. Bizim Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz de böyle kuruldu.
Burası başlama noktası. Bir de bunun tamamlanma süreci yaşanacak. Tamamlanıncaya kadar kendi küçük çıkarlarını kaybeden kişiler, çeşitli gruplaşmalar, eski devletin beslenenleri, millet bazında çok küçük kalan, kendileri için çokkk büyük olan yararlarından vaz geçmek istemezler. Her şekilde, sürdürülebilir ekonomi, güven, denetleme temelleri üzerine kurulu, bilimi ve aklı esas alan, her bireyin yararına süreci, kendi ve kendi grupları adına, durmadan sabote ederler. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu güne kadar, biz de bu süreci yaşamaktayız.
Eski ve yeni/ iyi ve kötü/ geçmiş ve gelecek gibi tanımlayabileceğimiz karşıtların mücadelesi, uluslaşma süreci tamamlanana kadar devam eder. Süreç boyunca, uluslar felaketler yaşamaya devam eder. Ne zaman ki uluslaşma, üç temel üzerinde demokrasi ile taçlanır, tamamlanır. Felaketler sona erer.
Uluslaşmayı tamamlamak, sorunlarımızı sona erdirecek tek çıkar yoldur.
Uluslaşma sürecimiz devam ediyor.
Büyük Türk Milletinin başı sağ olsun!

İlginizi çekebilir

SERTAVUL ESNAF DOLU DİZGİN

SERTAVUL ESNAF DOLU DİZGİN

Tema Tasarım | Osgaka.com