FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 30 Kasım 2021 739 Görüntüleme

Travmalar Yolculuk Yapar mı?

Başlık olarak bu soruyu yöneltmemin sebebi kuşaklar arasında travmaların aktarıldığına dair araştırmalarla karşılaşmam oldu diyebilirim. Bu araştırmalar da genellikle travmaya maruz kalan kimi ebeveynlerin kendinden sonraki kuşakta kaynağı belli olmayan acı, yas, kaygı ve sinirlilik gibi duygu durumlarını bir sonraki nesile aktarıldığı üzerineydi. Peki bu durum bizden önceki bazı deneyimlerin bizim benliğimizi, kişilik özelliklerimizi ve davranışlarımızı nasıl etkileyebilir? Bu durum bize çocukluk dönemini işaret eder. Çünkü çocuk döneminde bireyler, ebeveynleri rol model alıp, dünyayı algılamaya ve çevreyle iletişim kurmaya yönelik davranış örüntüleri geliştirirler. Böylelikle, ebeveynin yaşadığı travmatik ilişki deneyimi karşısında ebeveynin geliştirdiği davranışları benimser aynı zamanda çocuk bu olaya tanıklık etmediyse bile ebeveyninden kendisine aktarılmış olabilir.
Bir diğer araştırma ise travmaların gelecek kuşaklara aktarımının biyolojik olmasıdır. Buna göre farklı hayat deneyimlerimizin olduğu gibi travmaların etkileri de maruz kaldığımız çevresel koşulların ve deneyimlerimizin, genlerimizin ifade biçimlerini etkileyip ve değiştirerek aktarılması olarak karşımıza çıkar. Bu değişim genetik bir mutasyon/bozulma anlamına gelmez; hali hazırda DNA’mızda bulunan genlerin hangilerinin aktif olup hangilerinin olmayacağının, maruz kaldığımız çevresel koşullar tarafından belirlendiğini ifade eder. Genlerin dışavurumundaki bu değişimler de üreme aracılığıyla yumurta ve sperm hücreleri tarafından gelecek nesillere aktarılır. Bir örnekle açıklamak gerekirse savaş ve soykırım mağdurları ve onların çocuklarıyla yapılan pek çok araştırmada hem bu olayları yaşamış kişilerde hem de onların buna hiç maruz kalmamış olan çocuklarında, stresle ilişkili olan kortizol ve glukokortikoid hormonlarının miktarı benzer oranlarda bulunmuştur. Benzer bir şekilde, uzun süreli kıtlık yaşamış kişilerin çocuklarında, bu kıtlığa maruz kalmamış olsalar dahi, olası bir aç kalma ihtimaline karşın; vücutlarında kalori tutmaya yani kilo almaya meyilli biyolojik değişimler gözlenmiştir. Genetik aktarımın kesin olarak gerçekleşip gerçekleşmediğine dair kuşkular devam etse de bu yaklaşım önemini korumaya devam etmektedir.
Sonuç olarak travmaların nesilden nesile nasıl aktarıldığına dair açıklamalar değişebilse de önemli olan bu aktarım sürecinin bozulması gerektiğidir.Dolayısıyla kişiyi rahatsız eden herhangi bir durum varsa hem bireysel hem de gelecek kuşakların sağlığı için şimdiden bir önlem almak, travmaların üstesinden gelmek için profesyonel bir psikolojik desteğe başvurmak faydalı olabilir.

Tema Tasarım | Osgaka.com