FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 14 Ekim 2024 50 Görüntüleme

TOROSLARIN YAŞLI NİNESİ / 2. BÖLÜM

Bazen öyle dalarız ki yaşamın içine kendimizi bile unutur başkalarının gözü kulağı oluruz. Torosların Yaşlı Ninesi de adeta benim gözüm kulağım olmuştu. Duygularıma rehberlik eden bu kadını ilgiyle dinlerken o yine konuşmasına devam ederek; “Bak Selen! Seni ilk gördüğüm andan itibaren çok sevdim ama bu konuda benim yapacağım pek bir şey yok. Daha doğrusu senin yapacağın şeylerde olmayabilir. Onun için bulunduğun yeri terk etmen gerekir. Ben zaten senin yalnız olduğunu ve konuşmak için bir dosta ihtiyacın olduğunu düşünerek verdim adresimi. Belki dostun olamam ama içindeki boşluğu dolduramayan, sevgisini gösteremeyen o çocuklara gerçek cesaretin ne olduğunu hatırlatabilirim.
Selen! O çocuklara ne tür bir kötülük yaptın ki vicdanın bu denli yaralanıyor? Senin suçluluk duygusuna kapılmana neden olan olay nedir?” diye sorunca biraz afalladım?” Hemen kendimi toparlayarak, “hayır bir şey yapmadım ama onların sorunlarına çözüm bulamadığım için kendimi suçlu hissediyorum. Bu da benim vicdanımı yaralıyor.” Diyerek sanki suçluymuşum gibi kendimi savunmaya çalıştım.
O ise hayatın içinden okuduğu tecrübelerini benim anlayacağım şekilde soruşturmaya devam ediyordu. “Dilin suçluluk duyacak bir şey yapmadığını söylüyorsa, vicdanın nasıl yaralanıyor?” sorusunun karşılığını vermem gerekirdi ama veremedim. Torosların Yaşlı Ninesi bir şeyleri eksik bildiğimi düşünerek; “o zaman vicdanla merhamet duygularını karıştırıyor olabilirsin. Selen! Farkında mısın bilmem ama kendine gereksiz vicdan algıları yükleyerek onlara merhametli davranmaya mecbur kaldığını düşünüyorum. Ne dersin?”
Söylediklerinde haklı olabilirdi. Tekrar tekrar merhamet duygusuyla vicdan kelimelerinin içerikleri gelip geçti zihnimin içinden. Vicdan dediğimiz algılar içimizdeki doğrulardan başka bir şey değildi. Bir an sağlıklı düşünemediğim gerçeğiyle baş başa kaldım. Yıllarca onların sorunlarını dert edindiğim bu düşüncemle kendimi onun gözünde suçlu ilan etmiştim. O kadar doğru şeyler söylüyordu ki, “Cahilliğimi görmezden gelin lütfen! Peki, bütün bunlar benim kendi kuruntumsa nasıl telafi edeceğim doğru bildiğim yanlışları?” Diyerek soruya soruyla cevap verebildim. Oda sorularıma hiç usanmadan, “kendine ve anılarına merhametli davranarak bir de çok okuyarak telafi edebilirsin” dedi. Daha soru sormama kalmadan; “Unutma ki her insan düşündüğü kadar sağlıklı ve hissettiği kadar merhametlidir. Hem merhametli davranmak, mecburen yapılan bir eylem değildir. O nedenle vicdanını sorgularken kendine ve yaşamına acımasız davranma sadece onları sevmen yeterli.” diye ekleme yaptı. Bu söylem kulağıma öyle hoş geldi ki, gerçek anlamdaki içeriğine baktığımda sıradan bir söylem olmadığını düşündüm.
Onunla konuşurken beni dinleyen, anlayan gerçek bir dostla konuşuyormuşum gibi hissettim. Demek ki bugün ikimiz içinde güzel bir gündü. Onu dinledikçe yüreğimin kapıları aralandı. O insanlara olan sevgisini güzel yüreğinden dökülen sözleriyle gösterirken, bende derinlerde sakladığım hazineyi gün yüzüne çıkartarak bir dostluğun temellerini atmış olduk. Galiba bu kadını sevmeye başlamıştım. Sanki içimden geçenleri okumuş gibi, “Selen! Sen bu çocuklara bu kadar takılıp kalma. Öyle ki sevgi de merhamet te yanı başımızda. Sevgi yaşadığımız evrenin her anında ve her zerresinde.” Ben araya girip, “içimdeki vicdan kırıntılarını canlı tutarak daha çok sevileceğimi düşündüğüm için mi göremiyorum kendimi?” dediğimde yine başladı anlatmaya.
“Daha doğduğumuz anda, en önemlisi göbek bağımızın kesildiği saniyelerde başlarmış bizim içimizdeki sevgi arayışı. Büyürken belki bunların farkında değildik ama avuçlarımıza bırakılan öpücüklerin sıcaklığını etrafımızdaki insanlara bulaştırma isteği günden güne bizi sarıp sarmalar. Öyle ki annemizden aldığımız kokuyu, uyurken bizi hayran hayran izleyen babamızın bir çift gözünü hep üzerimizde hissederiz. Bu yüzden bütün çabamız. Dokunduğumuzda bir çiçeğe ulaşır sevgimiz, kokladığımızda nefesimizle dokunuruz hayata ve baktığımızda güneşin bizi yakan sıcaklığında sarılıdır umutlarımız. Yeter ki bakarken görebilmeli.” Diyerek böylesine anlamlı bir sevgiyi yüreğinde yaşayan ve yaşatan Torosların Yaşlı Ninesine gıptayla baktım. O konuşmasına devam ederek, “bazı durumlarda insanın kendisini göremediği, farkında olmadığı anları olabiliyor. Sadece sende olmadığını düşündüğün sevgi o kadar derinlerde ki, cesaretini toplayıp bir türlü gösteremiyorsun. Bunu da o çocukların üzerinden yaparak kendini cezalandırmış oluyorsun. Sen aslında farkında olmadan, o çocuklardan çok kendine üzülüyorsun. Bu senin içinde yaşadığın bir şey, ne zaman ki yüreğindeki çocuk büyüdü, o zaman gün yüzüne çıkarıp paylaşmak istedin.” diyerek konuyu toparlamak istedi.
O anda ben çok değerli bir şeyimi kaybetmişimde bulmuşum gibi içime sığmayan bir tatlılık, bir yumuşaklık duygusunun yayıldığını hissettim. Bir başkasına yardım edeceğim derken asıl yardımı kendime yapmıştım. Bunu da başkalarının yaşadığı şeylerde aramamam gerektiğini hiç usanmadan anlatan o hürmetli kadına borçluydum. Hem misafirperverliği hem de yaşama karşı bu kadar dimdik duruşuyla gurur duyduğum Torosların Yaşlı Ninesiyle sohbet etmek bana çok ama çok iyi gelmişti. Ve dedim ki,” iyi ki sizinle karşılaştım ve iyi ki bana yeniden kendinizi tanıtma fırsatı verdiniz. Her şey için teşekkür ederim, galiba sizi zamanla daha çok seveceğim” dedim. Oda bana, “galiba kısmını atman gerekir. Şimdiki zaman kullan. Zaman sadece senin yaşadıklarından ibaret değil. Hadi cesaretini topla ve içindeki hazineye sahip çıkarak o çocuklara, sevmek ve sevilmek gibi kutsal duyguların sıcaklığıyla umut olmaya devam et yeter,” dedi.
Sanırım beni çok iyi gözlemlemişti. Son olarak ellerimi iki elinin arasına aldı ve dedi ki: “Eylemler ve yüklemler yanı başımızda, belirsizliklerde uzağımızda olsun,” dedi ve beni öperek uğurladı. Bende gereksiz yere yaptığım vicdan algılarımı bırakıp, içindeki boşluğu dolduramayan o dargın çocukları daha çok seveceğime söz vererek sonsuz bir huzurla ayrıldım yanından.
Torosların Yaşlı Ninesinin neden bu kadar enerjiyle dolduğunu ve hangi kaynaktan beslendiğini bu yolculuğum sayesinde öğrenmiştim. O bu yolculuklar sayesinde hem herkese şefkatli ellerini uzatabiliyor, hem de sevgi dolu sözleriyle insanların zor zamanlarında yanında kalarak, enerjisine enerji katmaya devam ediyordu. Böylelikle en büyük yardımı da kendisine yapmış oluyordu. Bende vicdanla merhamet duygusunun karıştırılmaması gerektiğini öğrenmiş olmanın huzuruyla ve Torosların Yaşlı Ninesinden aldığım bir dolu enerjiyle evime döndüm.

İlginizi çekebilir

Göksu’ya 8 bin yavru sazan

Göksu’ya 8 bin yavru sazan

Tema Tasarım | Osgaka.com