Silifkelilerin çok güzel yaylaları var… Ancak iki baş yayla vardır ki biri Gökbelendiğeri de Mara’dır… Geçmişten günümüze anlatılanlara göre, özellikle Taşuculuların yaylası Gökbelen olarak bilinir… Gökbelen’in yanında Balandız, Çaltı, Cumhuriyet Alanı gibi yayla yerleşimleri de o dolayda ilgi gören yerlerden… Şimdi bu yer adlarını yazmışken onların gerçekte nereye bağlı olduğunu da birlikte öğrenelim… Eski adının Gümüşlü olduğu belirtilen Balandız’ı çıkınca varılan yol üzerindeki Cumhuriyet Alanı, bağımsız bir yerleşim yeri değil yine Balandız kırsal alanı içinde kalıp Balandız’a bağlı bir yayla yerleşkesidir…
Balandız ile Cumhuriyet Alanı’nı geçince yol üzerinde varacağımız bir diğer yayla yerleşimi olan Çaltı adıyla bilinen yer ise 1999yılından önce İmamuşağı’na bağlı olup sonra ayrılarak Çamlıca adı alan bir kırsal yerleşim olmuştur…
Çaltı’yı geçtikten sonra bayır aşağı inen karayolunun düzlendiği yerde varılan yayla evlerinden oluşan yerleşim ise Kızılalan olarak bilinmekle birlikte burası da Gökbelen’e bağlı bir yerdir… Görüldüğü üzere yayla gereksinimi, eski yaylalar olan Gökbelen ile Balandız dışına taşmış, yol üzeri Cumhuriyet Alanı, Çaltı-Çamlıca, Kızılalan gibi yeni yayla yerleşkelerinin oluşmasına neden olmuştur… Silifke İlçe topraklarının tümünü kuzeybatı – güneydoğu çizgisinde bölen Göksu Irmağı’nın batı yakasında kalan yaylalar bunlardır…
İlçe topraklarını ikiye bölen Göksu Irmağı’nın doğu yakasında kalan diğer yarımında ise en köklü yayla yerleşimi kuşkusuz Mara’dır… Bir dönem adı Kırobası olarak değiştirilip yeni yakın adı yeniden Mara yapılan bu yayla yerleşimimiz, Silifke kent içine 51 km uzaklıkta olduğu için, son yirmi yılda bu yol üzerinde gidiş gelişi kısa tutacak başka yaylalar oluşmuştur… Eskiden dördüncü aya varılıp geçildi mi yaylanın yolu tutulur, yaylada altı ay kalındıktan sonra onuncu ayda yeniden Silifke ya da Taşucu’na inilirdi diye anlatır büyüklerimiz… İyide, gidiş gelişi kısa tutacak yayla nereden çıktı şimdi? Geçtiğimiz aylarda Aksıfat Suyu, Gökler Deresi, Lamas Çayı ile birlikte Sarıaydın yerleşimi üzerine bir araştırma konusu çalışıp yayınlamıştık… O konuda ilginize sunduğumuz ayrıntı, sözü geçen üç suyun da gerçekte tek bir su olduğu ile ilgiliydi… Aksıfat Suyu, Gökler Deresi, Lamas Çayı, tek bir suyun, ayrı kırsal kesitlerde değişik adlandırması olarak ortaya çıkmıştı…
O konuda değindiğimiz bir başka önemli bulgu ise yaptığımız araştırma sonuçlarına göre Sarıaydın özeli üzerinden, yayla düzeyindeki tüm kırsal yerleşimlerimizden Göksu Ovası çevresine doğru yaşanan son elli yıllık göç dalgası idi… Bu göç ile kırsal yayla yerleşimlerimiz yıldan yıla boşalmış, kıyıya doğru taşınılmış, ova çevresinde büyüyen Atayurt, Kabasakallı, Sarıcalar, Atakent, Arkum gibi Göksu Ovası’nın içteki tepelerle kesiştiği çizgi üzerinde yeni kırsal yerleşimler büyümüştür… İşte bu gerçeğe karşın yine de yayla geleneğini sürdüren Silifkeliler, bu kez uzak yaylalar yerine eski ana yaylalardan Mara yolu üzerindeki kırsal yerleşimleri yeni yayla yerleri olarak benimseyip buraların büyümesine neden olmuşlardır… Bunun nedeni ise Silifke İlçesi’nde yaşayanların artık büyük çoğunluğunun kent içinde oturup, yazın kentten yakın bir yaylaya günlük olarak işe gidip gelme, gece de yaylada yatıp uyuma gereksinimidir… Cumhuriyet Alanı, Çaltı/Çamlıca gibi ırmağın batı yakasında kalan yeni yoğun yayla yerleşimlerine ek, ırmağın doğu yakasında da ilk önce Meydan’da yoğunlaşma yaşanmış, son üç dört yıldır da Yeniçıktı yoğun gündem yayla olmaya başlamıştır… En az 2500 yıllık yerleşim kalıntıları barındıran Uzuncaburç ile birlikte yine Mara yolu üzerindeki Kırağıbucağı ile Hotamış Yaylasını da ırmağın doğu yakasındaki yaylalara eklemek gerekir…
Sonuç olarak son birkaç on yılda gündem olan yeni kuşak yayla yerleşimleri Çaltı, Meydan, Yeniçıktı olarak sıralanabilir… Eskiler ise daha çok kendi geleneklerinde olduğu üzere yine Gökbelen, Balandız, Mara gibi yaylalarda yaz aylarını geçirirler.
Devamı edecek…