Tapınak, en yakın Göksu Irmağı kıyısına kuş uçuşu 300 metre uzaklıkta konumlu olup, kent içinden geçen ırmak yatağının güneyinde yer alır. Roma dönemi eseri olan taş köprü ağzına 540 metre uzaklıkta kalan Jüpiter Tapınağı, Silifke Savungası’nın 1,15 km, savunga eteğinde yer alan Bizans dönemi yapısı su sığacının ise 750 metre doğusundadır. Uzuncaburç Zeus Olbios Tapınağı’nın 22,7 km güneyinde kalan Jüpiter Tapınağı, kendisi gibi çok tanrılı yönelişin yaşanmış olduğu Elaiussa Sebaste’deki Roma Tapınağı’nın ise 24,5 km batısında konumlanır.
Jüpiter Tapınağı çevresinde yayılan günümüz toprak yüzeyi ile temel oturgasını oluşturan taşların derinliği arasındaki ayrım ölçüldüğünde ortaya çıkan yaklaşık 1,5 metrelik yükselti değişikliğine, tapınağın yaşı olarak var saydığımız 1800 yıl boyunca ırmak taşkınlarının, ya da Konya Yolu’nun geçtiği savunluk tepesinin batı eteğinden geçmesi olası eski bir taşkın su yatağının tortularının neden olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak başta da belirttiğimiz gibi toprak altında ucu görünen başka bir sıralı dizili taşın varlığı, bir yandan tüm tapınağın temel oturumu yüksekliğini artıracak, bir yandan da taşkınlarla dolan tapınak çevresinin gerçek tabanını daha da derinlere indirecektir.
Yakın geçmişte yapılan yasal kazılara tanık olan yakınlarda oturan yerli komşular, günümüzde görünenden daha derinlere inildiğini, tapınak oturgasının güney yan yüzü derinliğinde büyükçe bir demir kapının ortaya çıkarıldığını, ancak kapı açılmadan bu kazı bölümünün toprakla doldurulup kapatıldığını aktarırlar. Yine yaşı ilerlemiş ve çocukluğu burada geçmiş başka bir komşunun aktardığına göre, tapınağın altında tümden ya da bir bölüm olarak taş dikitlerle tavanın desteklendiği bir yeraltı bölümü vardır. Babasından duyduklarını aktaran başka bir komşu ise tapınak altında var olan bir bölümden Silifke Savungası’na (kale) doğru uzanıp giden bir yeraltı geçidi ile ilgili duyduklarını aktarır.
Savungaya çıkan bu yer altı geçitlerinden biri, günümüz kent içinde Say Yerleşkesi’nden, diğeri ise günümüz Camikebir ya da Bucaklı yerleşkelerinden birinde iki devenin yan yana geçip yürüyebileceği genişlik ile yükseklikte ırmak kıyısından başlayarak savungaya doğru ilerlemektedir.
Jüpiter Tapınağı üzerine yapılan araştırmalara göre, İS 2. Y.Y.’da yapılan bu yapı, 5.Y.Y.’da Roma yönetiminin yasal olarak Hıristiyanlığı tanıması sonrası ve ardından bölünen bu ülkenin doğusu olan tüm Bizans döneminde birçok tapınakta uygulanıp görüldüğü üzere yine kiliseye dönüştürülmüştür. Geçmiş dönemlerde yaşayıp o dönemleri yazılı bilgi olarak aktaran kaynak kişilerden olan Zosimos’un anlattığına göre, ovada tarım yapan Silifkelilerin ürünlerine çekirge sürüsü çoğmuştur. Söylenceye göre çekirgeler ile uzun süre baş edemeyen Silifkeliler, güneş ile sanat tanrısı olarak adlandırdıkları Apollon’dan yardım dilemişler. Sonrasında gelen bir kuş sürüsünün çekirgeleri yemesi üzerine bu çoğumdan kurtulan tarım düzlükleri ile bolluğa, eski verimliliğe yeniden kavuşan yöre toplumuyla birlikte kentin yöneticileri, tanrıları Apollon’a karşı bir saygı göstergesi olarak bu tapınağı yapmışlardır.
Tapınak temelini oluşturan oturganın batı keyinde yer alan tek kalmış dikilitaşın kuzey eteğinde yine temel düzeyini geçmeyecek biçimde günümüz toprak düzeyinin altında kalmış görünen oldukça küçük kesme taşlarla örüldüğü görülüp anlaşılan ek bir yapı kalıntısı vardır. Bu yapı kalıntısı atkılı örülü kuşaklardan oluşan iç boşlukta tavanı kaldıran kapı geçişleri olarak birbirine yakın sıralanır. Öyle görünüyor ki bu ek yapının varlığı, burada kullanılan taşların ana yapıya oranla karşılaştırılamayacak düzeyde küçük oluşu sonraki bir dönemde onun yapıldığını açıklar. Büyük olasılıkla Roma Dönemi yapısı olan tapınaktan sonra, bu alan ile bu yapı kullanılmış ancak yanına eklenti olarak Bizans Dönemi’nde yeni yapılar iliştirilmiştir.
DEVAM EDECEK…