FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 16 Haziran 2020 1304 Görüntüleme

SERTAVUL’UN KUŞLARI İÇİN YARIM SEVİNÇ

Otuz küsur yıldır yazları Sertavul’dayım. Kuzgunlar, kartallar ve akbabalar buranın özel kuşlarıdır. Sertavul bunlarla daha bir güzel, daha bir önemli ve daha bir ayrıcalıklıdır. Kartalların Beypazarı ve Bolkarlarda da olduğunu biliyorum. Ama bu üç çeşit kuşun birlikte başka nerede olduğunu bilmiyorum. İşte Sartavul’un büyük ayrıcalığı bu…
Durum böyle iken, geçen yıl, yani 2019 güzü kartallar ve akbabalar kaybolmuş, kuzgunlarsa çok azalmıştı. Otuz yıldır ilk kez böylesi bir şaşkınlık yaşamış, o günlerde bunu da yazmıştım. Yazıma İstanbul merkezli, kartallarla ilgilenen bir dernek yanıt vermişti.
Gelelim bugünlere; 2020 Haziranının ilk haftası, yeni geldim ben de…
İlk büyük korkuyu kuzgunlarla yaşadım. Otuz yıldır böyle bir ikindi ve ala şafak görmemiştim. Çünkü bu kuzgunlar ala şafakta yamaçtaki çam/otellerinden uyanırlar, gak gak sesleriyle dakikalarca Sertavul’un gökyüzünde dans ederler, arkasından da çöplüğe doğru giderlerdi. Güneş batarken de geri dönerler, yine gökyüzünde dakikalarca, genellikle de çifter çifter tur atarak çamlara tünerlerdi.
İnanır mısınız, Marmara depremini ben, onların o ikindin sergiledikleri olağandışı devinimleriyle öğrenmiştim. O gece de deprem olmuştu zaten. Yani yedi sekiz saat önceden depremi hissetmişti kuzgunlar.
Evet, iki gecedir Sertavul’dayım, bir tek kuzgun yok, yeller esiyor Sertavul’un gökyüzü kuzgun danslarından, kuzgun seslerinden. Otuz yıldır Sertavul’da yaşadığım en acı durum bu. Ne olmuştu bu kuşlara?..
Hemen Yürüyüş Yoluma, oradan da çöplüğe. Çünkü çöplük bu üç kuşun beslenme yeriydi.
Yine her yıl yürüyüş yolumda, çamların içinde, çam dallarında onlarca kuzgun olurdu. Onların sesiyle yürürdüm hep. Zaman zaman kartallar ve akbabalar bile geçerdi üstümden. Ne yazık burada da yok hiçbirisi.
Umutsuzluğumla korkum at başı. Çöplük tek umut kırıntım artık…
Kafamda bin bir soru. Nereye gitti bu kuşlar, ne oldu bu kuşlara?..
Geçen yıl güze doğru bir yangın çıkmıştı çöplükte, bundan mı, bitişiğinde bir çakıl ocağı var, her gün büyüyor, zaman zaman dinamit atılıyor, bundan mı, birileri ürküttü mü, birkaçını yakaladı ya da öldürdü mü?.. Sonra burayla ilgilenen bir dernek, devletin ilgili bir birimi var mı, buradaki kuşlar izleniyor mu, biliniyor mu?.. Çünkü burası bir ayrıcalık, asla kaybedilemez, görmezden gelinemez…
Yürüyüş yolumun sonu ve işte aşağıda çöplük!..
Ayyyy!.. Uçtum bir anda, uçtum, dünyalar benim oldu sanki! Uçuşuyorlar akbabalar, kartallar, kuzgunlar, uçuyorlar, kimisi ardıçların tepesinde…
Ama ne yazık ki bütün sevincim yarım, “Buda yeter” desem de kursağımda…
Tabi benimki göz kararı; kartallar çok az, yarı yarıya azalmışlar, onu geçmezler, akbabalar aynı dururlar gibi, en çok kayıp kuzgunlarda, belki yüzden fazla kuzgun vardı, şimdi beş on ancak.
Torunlarıma bu kuşları göstermek istiyorum…
Ama korkuyorum ki torunlarıma Sertavul’un kuş masallarını anlatacağım…

Tema Tasarım | Osgaka.com