Kolej sınavlarında Türkiye Birincisi Ülev, zor koşullar altında Psikoloji okur. Hedefinde Amerika’ya gitmek orada Yüksek Lisans Tezini hazırlayarak bilim insanı olmak.
Bir gün gazetede bir haber okur. Kolej sınavında Türkiye Birincisi Ela An, başarısını düzenli çalışma ve çok kitap okumaya borçlu olduğunu belirtir.
Ülev, Ela’ya ulaşacak, doktora tezini onun üstünde kurgulayacak. Ona ulaşır, rızalık alır. Sonra annesi tiyatro sanatçısı Tiraje An’ı ziyaret eder, ondan da izin alır.
Onlarda kızı Ela ile yeteri kadar ilgilenememektedir.
Ülev ve Ela, bir abla, kardeş gibi yıllarca birlikte olurlar. Dert ortağı, sırdaş.
Onda ilk defa bir şey görür. Gökkuşağında 7 renk vardır. Onun ufkunda 8, 9 renkler vardır.
Ela, kolejde son sınıfta Felfeci Çarli ile tanış olur. Ülev ve Çarli ona yeni hedef çizmiştir. O felsefe alanında adım adım yürüyerek bir bilim insanı olacak.
“İnsanlar birbirlerini severlerse, birbirlerini öldüremezler. Böylece savaşlar son bulur.”
Bu sav Barış projesinin hareket noktası olur.
“Yeryüzünde tüm okullara, anaokulu düzeyinden başlamak koşulu ile sevgi dersleri konulmalı.”
“Bu derslerde kullanılacak olan sevgi kaynakları başta insan sevgisi olmak üzere, doğa, evren sevgilerini içeren seçkin ve özgün görüşlerle oluşturulmalı. Bu yolla Dünyayı dolduran insanlarda renk, ırk, dil, inanç ayırımı gözetmeden evrensel sevgi ve barış bilinci oluşturulmalıdır…”
Kolej son sınıf öğrencisi Ela An’ın hazırladığı bu proje, öğretmeni Çarli tarafından Birleşmiş Milletlere gönderilmesi için çalışmalara başlarlar.
Ela, koleji bitirir, üniversitede Felsefe bölümünden mezun olacağı sırada proje onaylanır ve ona yeni görev düşecektir.
Alp, Can onun çocukluk, ergenlik arkadaşları olur. Ama esas hiç bağları kopmayan Ülev Ablası hep ona yol gösterir. Günü gelince o da Amerika’ya doktora tezi için gider. Ama hep iletişim devam eder.
Ela Birleşmiş Millet binasına ödül töreni için giderken basına yaptığı açıklamada:
“İnsanoğlu, sürekli olarak düşsel bir cennet özlemi içindedir. Bu özlenen cennetin, birbirlerini sevmeyi öğrenen insanlar tarafından, yeryüzünde yaratabileceğine inanıyorum. Barış Projesi tüm insanlara uygulandığında, yirmi birinci yüzyılda dünya gerçekten sevgi ve barış cennetine dönüşecektir.
Barış Projesinin işlevi bununla da kalmayacak. Rahata, güvene, dinginliğe kavuşan insanlar, insan olmanın bilincine varacaklar. O zaman zihinsel, ruhsal hatta bedensel yönden kendilerini kuşatan tutsaklık zincirlerini kıracaklar.
Gözlerini bürüyen bağnazlık ve aymazlık perdesi kalkacak. Bir de bakacaklar ki; gökkuşağı sanıldığı gibi sadece yedi renk değilmiş, sekizinci, dokuzuncu renkler varmış.”
Ada’dan çıkmış bir Rum ailesinin özgür bıraktığı bir çocuk, okumak, okumak. Önünde hiçbir engel yok. Yoluna devam ediyor. Ufku açık, hedeflerine adım adım ulaşıyor. İşte Doğan Cüceloğlu da onun gibi adım adım gitmiş. O da Dünya çapında bir bilim insanı olmuş. Ela An, danışmanı Ülev, onlar bilim yolunda bireysel aşk, bireysel çıkar yerine toplumsal Barış Projesinde yerlerini almışlar.
Proje nasıl amaca ulaşır? Onu bilmek. Yedi Gök yukarısından bir bilim gemisi gelecek, dünyaya şekil verecek. İşte biz de böyle hayal kurduk.
Yazarımız Gülten Dayıoğlu, yapıtında bize böyle düşünmeyi göstermiş. Dünyaya egemen güçler izin verse, o zaman iş kolay kılınır. Bu yapıtı, başka yapıtları okumak lazım. Şimdilerde dijital kitaplar da çıkıyor. Oku, oku… Yirmi birinci yılda fen, edebiyat bilim okumak. Dogmalardan uzak kalmak. Sevgi ve barış dolu bir yaşam.
(*) Sekizinci Renk, Gülten Dayıoğlu, Altın Kitaplar Yayınevi.