FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 1 Şubat 2024 103 Görüntüleme

SABAK ESKİ MESCİT / 2

Yaptığımız çalışmada, mescitten güney ile güneydoğu yön arası açıdan doğrultu alıp Kudüs’te Kubbet-üs Sahra ile Mescid-i Aksa’ya uzattığımız çizgide ortaya çıkan kuş uçuşu uzaklık 540 km, biraz daha güneydoğuya çevirdiğimiz doğrultuda Medine kenti içinde Mescid-i Nebevi’ye uzaklık 1445 km, bu kez ise biraz da güneye doğru açısı değişen doğrultuda Mekke kenti içinde Kabe konumuna uzaklık kuş uçuşu 1771 km olarak ölçülür… Sanal olarak çizdiğimiz doğrultu ile incelemesini yaptığımız mescidin temel oturum çizgisinin açılarını karşılaştırdığımızda, Kabe’ye uzanan çizginin temel oturumuna göre belki en çok yüzde beş oranında doğuya doğru açı yaptığını, dolayısıyla da mescidin temel oturumu ile içeride mihrap olarak tanımlanan yönem taşının çok küçük bir açıyla batıya kaydığını anlamış oluruz… Söz konusu bu küçük açı kayması yada sapmaları şu kesin ki yapılan ibadetlerin doğruluğu açısından bir sorun oluşturmaz…
2022 yılı nisan ayının ikinci günü Kepez için yaptığımız gezi sırasında küçük bir duraksama sonucu uğradığımız, Sabak kırsalının en yukarıda kalan yerleşkesi olan Eski Sabak’a vardığımızda, günümüz evlerinin güney-güneybatı çizgisi arası yönünde yalnızca 200 metre ileride tepe doruğu üzerinde görüp ne olduğunu sorup öğrendiğimiz yıkıntının bir mescit olduğunu anladıktan sonra oraya gidip yapı içine girerek burada yerde bulduğumuz sıradan bir odundan kendi boy aralığımızda bir kesite denk getirip aldığımız uzunluk değeriyle yaptığımız ölçümleri şimdi size aktarmak istiyoruz…
Tepe doruğu üzerinde (132/15 taşınmaz sayılı) taşlık bir tarla içinde, doruğun doğu yamacı eğimine oturtulan mescidin dıştan bakıldığında giriş kapısı olması gereken kuzey yüzü tümüyle yıkılmış, diğer üç yüzey ise sağlam ayakta kalmış görünmektedir… Yayınlayacağımız görüntülere bakıp eş olarak konu yazımızı incelediğinizde göreceğiniz üzere yapının dış yüzeyinde düzgün olmayan taş örümü ile mescit yapılmış, mescidin dışta dört bucağı (köşe) ise daha düzgün kesme taşlarla örülmüştür… Mescit içinde ise ortada birbirine eşit uzaklıkta dört ayrı dikme taş ayak konulmuş, bu ayaklar ise üstten düzgün kesme taşlarla yarım yuvar biçimi örümle tavan altında birleştirilmiş, iki yarım yuvar arası geriye kalan yerler de tavana değin düzgün olmayan taşlarla dolgulanmıştır…
Günümüze ulaşmadığı için yapının kuzey yüzünde olması gereken kapıdan yada bir başka değişle yapının yıkılan kuzey bölümü açıklığından mescide girildiğinde, içeride yapı ortasına konulu bu dört ayak üzerinde yarım yuvar biçiminde atkı örümlerinin (kemer) doğrultusunun, doğu-batı yada sağ-sol arası çizgide yapılıp tavanın içeriden omuzlanıp damın kaldırıldığını görürüz…
Kiliselerin içinde giriş kapısından yönem taşına (apsis) doğru tavanda iç ortamı diklemesine uzanarak bölen bu ayak üzeri (sütun) atkılı taş örümler (kemer) bilindiği üzere yapı içini üçe bölerken (nef), yörede incelediğimiz mescitlerde ise kilise yapı geleneğine ters olarak ancak çoğunlukla benzer üç bölüm oluşturarak tavan altında yapı içini sağ-sol düzleminde böler…
Yapı içinden dikmeler alıp bu dikmeler üzerinde atkılı örümle birleşen taş dolguların gerçek amacı yapının içini bölmek değil, çatı, yumçat (kubbe) yada düz damın çökmesini önlemektir… Taşla örümü yapılan bu mescidin kapatılması gereken tavanını örtmek için kullanılan yöntem, mertek de denilen, uçtan uca ağaç gövdesi atıllar yan yana döşenip konularak, sonrasında ise bunların da üzeri büyük olasılıkla toprak dolguyla kapatılarak sonuçlandırılmıştır…
Devam edecek…

Tema Tasarım | Osgaka.com