Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mut Kadın Kolları Başkanlığı, düzenlediği etkinlikle, “Ergenlik Dönemi, Anne-Çocuk İlişkisi ve Madde Bağımlılığı” konularında üyelerini bilgilendirdi. Konuşmacı olarak etkinliğe katılan Uzman Psikolog Bilge Manav Özdemir, konuyla ilgili sunum yaptı.
Parti binasında yapılan etkinliğe; CHP Mut İlçe Başkanı Abdurrahman Günay, CHP Mut Kadın Kolları Başkanı Kübra Ak ve Kadın Kolları üyeleri ile partililer katıldı.
CHP Mut Kadın Kolları Başkanı Kübra Ak’ın açılış konuşmasının ardından, etkinlik öncesinde, Kadın Kolları yönetiminden Ümmü Işık tarafından, 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü nedeniyle bir konuşma yapıldı.
Yapılan konuşmanın ardından, Uzman Psikolog Bilge Manav Özdemir, “Ergenlik Dönemi, Anne-Çocuk İlişkisi ve Madde Bağımlılığı” konusunda toplantıya katılanları bilgilendirdi.
Konuşmasına Ergenlik Dönemi ve Anne-Çocuk İlişkisine değinerek başlayan Uzman Psikolog Bilge Manav Özdemir, ergenlik döneminin 12-24 yaş arasını kapsadığını söyledi. Uzman Psikolog Özdemir, yaptığı sunumda, “Çocukluktan yetişkinliğe geçiş olarak karşımıza çıkıyor. Asiliğin başladığı bir dönem oluyor. Çok fazla değişkenliğin hepsinin bir arada görüldüğü bir dönemdir. Biyolojik, fizyolojik, zihinsel, sosyal, her açıdan birlikte aynı anda değiştiği bir süreç olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Bu değişimlerin büyüme anlamına geldiğini ifade eden Özdemir, “Ailelerin karşısında şöyle oluyor; çocuğu artık değişiyor, farklılaşıyor, bizden bağımsızlaşıyor, sinirlere hakim olmaya başlıyor, bizim için tam tersi bir gelişme dönemi olarak görmeye başlıyoruz biz bu dönemi. Bu dönemde en çok karşımıza çıkan en önemli gelişimi ise kimlik gelişimi, kimlik arayışıdır aslında bizim için. Bu dönemde çocuklar ben kimim, kim olmalıyım, ne olmam gerekiyor, ne istiyorlar arayışına girmeye başlıyorlar” şeklinde konuştu.
Bu dönemde ailenin çok büyük bir rolü olduğunun altını çizen Özdemir; iletişimin önemine vurgu yaptı. Özdemir, “Aile ne kadar çocukla ilgiliyse, ne kadar sağlıklı iletişim kurabiliyorsa; aslında kimlik arayışını sağlıklı olmasını istediğimiz şekilde kimlik geliştirmeleri daha mümkün oluyor” dedi.
Madde Bağımlılığı konusunda da toplantıya katılan CHP’li kadınlara bilgi veren ve uyarılarda bulunan Uzman Psikolog Özdemir; bağımlılık yapan maddeleri sıralayarak şunları söyledi: “Küçük dozla başlanıyor, ama vücut ona alışıyor, o duruma alışıyor ve daha fazlasını istemeye başlıyor. Çünkü küçük doza alıştıktan sonra, ilk aldıkları hissi artık almamaya başlıyorlar. O yüzden mutlaka doz arttırımına gitmeye başlıyorlar. Doz artırımı kişinin sürekli alma isteğinden değil de, o ilk duyduğu hissi duyması için. Duyarlaştığı yerden biraz daha ileriye itilme hali. Bağımlı diyebilmemiz için zaten, sürekli dozunu arttırıyor olması lazım kişinin. Çok fazla madde bulmaya harcayarak geçiriyorlar. Çocuklarda mesela harçlıkların bitimiyle hırsızlıkların başladığını çok fazla görüyoruz. Bunlar bizim için çok önemli sinyaller haline geliyor.”
Bir kişiye madde bağımlısı diyebilmek için bazı belirtiler olması gerektiğini dile getiren Özdemir, bu belirtileri ise şöyle sıraladı: “Sayacağım belirtiler son 12 aylık dilimde görülüyorsa 3 tanesinin ya da daha fazlasının, kişiye artık madde bağımlısı diyebiliriz. Kullanılan madde miktarının aynı etkiyi sağlamak amacıyla giderek arttırılması. Bir kişi sürekli maddenin miktarını arttırıyorsa. Kesildiğinde ya da azaltıldığında fiziksel ya da ruhsal bir yoksunluk hissi yaşamaya başlıyorsa. Madde kullanımı denetlemek ya da bırakmak için gösterilen çaba sürekli boşa çıkıyorsa. Maddeyi sağlamak, kullanmak için çok fazla zaman harcıyorsa. Sosyal mesleki veya kişisel bir hayatında bir şeyleri azaltmaya başladıysa veya tamamen kestiyse. Fiziksel ya da ruhsal sorunlar başladıysa. Kişinin tasarladığından daha fazlası artık yatkınlaşıyorsa. Bunlardan 3 tanesi ya da daha fazlası 12 aylık zaman diliminde görülüyorsa, kişi artık madde bağımlısı olmuş demektir bizim için.”
Merak, özenme ve yakın arkadaş etkisiyle madde bağımlılığının başladığını söyleyen Özdemir, “Merak ediyorlar. Özenme davranışını çok fazla görüyoruz. Yakın arkadaşım yapıyordu, bende yapmaya başladım. Asilik durumları çok fazla oluyor. Kendilerini kanıtlama çabasına giriyorlar. Farklı olma duygusu baş göstermeye başlıyor. Bazen de ergenlerde daha çok şu da oluyor; unutmak, sakinleşmek için. Bunların hepsini bir neden olarak aslında görüyoruz” şeklinde konuştu.
Okulların artık her kademesinde maddeler görmeye başladıkları kaygısını dillendiren Özdemir, “İlkokul, ortaokul, lisede, artık maalesef çok yaygın bir şekilde görüyoruz Mut içinde de” dedi.
Bağımlılık yapan maddelerin beynin karar verme yönünü, spor yaparken dengede durmayı, araba sürmeyi, öğrenmeyi, hafızayı ve uyku düzenini çok fazla bozan bir içerik olduğunu belirten Uzman Psikolog Özdemir; bağımlılık yapan maddelerin zararları ve madde bağımlısı kişilerde görülen belirtiler hakkında ise şu bilgileri verdi: “Sakarlaştırmaya başlıyor, sakar hareketleri çok fazla görüyoruz. Artık zaman ilerledikçe, kullanım arttıkça kişilerin IQ seviyesinde düşüş meydana geliyor. Okuldaki akademik başarılarda direkt bir azalma eğilimi mutlaka görüyoruz. Zaman içinde kaygılar, korkular ve paranoya gelişmeye başlıyor. Özellikle paranoya bizim çok karşımıza çıkıyor küçük yaş içinde. Olmayan şeyler var gibi, görülmeyen şeyler görülüyor gibi, yaşanmayan şeyler yaşanıyor gibi çok karşımıza çıkan bir durum haline geliyor. Genelde yüzlerinde çok fazla yaralar morluklar olur ve o kadar zayıflar ki, artık kişi sanki bir iskelet kalmış gibi görürüz. Bunlar en yaygın görünüş biçimleridir bizim için.”
Hiçbir şey olmaz, anlayışıyla madde bağımlığının başladığına dikkat çeken Özdemir, yakın arkadaş etkisine değinerek, “Benim de gördüğüm en yakın arkadaş oluyor. En yakın arkadaş, maddeye alıştıran kişi olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Ailelere dikkatli olmaları konusunda uyarılarda bulunan Özdemir; çocuğun rol modelinin aile olduğunu belirterek, çocuklarda madde bağımlılığını önlemede iletişimin önemine vurgu yaptı. Uzman Psikolog Bilge Manav Özdemir, “Çocukla doğru iletişim kurabildiysen, sağlıklı aile hayatını oluşturabildiysen, dinleyen, yargılamayan bir ebeveynsen, çocuk orada maddeye bulaşma olasılığı çok daha aza indirmiş oluyoruz. Eğer sağlıksız bir aile yapısı, sağlıksız bir iletişim, sağlıksız bir ebeveynin varsa, çocuk dışarıya açılıp maddelere çok fazla kayma eğilimi gösteriyorlar” diyerek konuşmasını tamamladı.
Toplantıya katılanların sorularının yanıtlanmasıyla etkinlik sona erdi.