FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 30 Ocak 2025 63 Görüntüleme

PERS YOLU’NDA İLK BİREYSEL YÜRÜYÜŞ / 13

Katırlığın kuzeyine düşen tepe ki pınarın da kuzeyi ve kuzey doğusudur, Antik Punura kentinin yerleştiği yerdir. Pınar ve Doğu yönündeki mera alanının yaklaşık yüz metre ötesinden başlayan, yaklaşık yüzde otuz beş eğimle yüz metre kadar yükselip, her yönde iki yüz metre çaplı olacak şekilde uzanan bir tepenin üzerindedir Punura öreni. Çevre köyler ve yaylalar da yerleşikler, “Kuyulubelen” derler buraya. Anlatılara göre ki babamdan duymuştum ben, “Navdalı Köyü’nden çiftçiler burada bulunan yanyana üç adet kuyuda buğday bulmuşlar. Buğdayları ekmişler, buğday yetişmiş.” Benim köyüm Kavaközü de dâhil birçok yerleşimdeki yapılarda köşe taşları özellikle olmak üzere yapılarda kullanılan taşlar, Punura öreninden götürülmüştür. Benim araştırmalarıma göre bunun en net örneği yine benim köyümdedir. Söz konusu yapı çocukluğumun Salyağa lakaplı Salih Ölmez’ e ait olup yüz yaş civarı yaşta olabilecek yapı hala taş gibi ayakta durmaktadır. Bugün torunları tarafından kullanılmaktadır. Yine Büyük Ali lakaplı Amcam Ali İnce’den dinlediğime göre, “Salyağa, Punura’da köşe taşlarını sökerken, ait olduğu duvarlardan ayırırken, Kavaközü’ndeki altı ahır, üstü konut olan yapısında kullanmak için, dalyanının sapı kırılmış.”
Kuyulubelen’de herhangi bir kazı çalışması yapılmamış, definecilerin ve yapı için taş alanların yaptığı kazılar dışında. Ören olduğu gibi durmakta. Kazı günlerini beklemekte. Tepenin Güneydoğu ve güney yönü de tepe yüksekliği boyunca çayırlık alanlara kadar yapılaşma alanıdır. Tepenin Güneybatı eteğinden başlayan iki yüz metre civarı uzunlukta oldukça geniş bir yol, Kuzeybatıyönde Nekropol alanına uzanır. Yol üzerinden iki bin yirmi dört yılı içinde doğalgaz boru hattı geçmiş ve bir kısım sütunlar açığa çıkmıştır ki bu sütunlar, Anadolu’daki diğer Pers yapılarında görülen sütunlarla birebir aynıdır. Her ne kadar kent yerleşimi tahribat yok denecek durumdaysa da kentin Güneydoğusunda ve zirve kenarında ciddi anlamda bir kazı yapıldığını iki bin yirmi dört yılı güzünde gördüm. Görünüşe göre özel bir yer kazılmış. Bu işlerle hiç ilgilenmedim ve hiçbir bilgim yok ama sanırım gelişmiş tespit aletleri ile kazı yapanlar amaçlarına ulaşıyor görünüyor. Öyleki bu kazılardan biri Pınarın yüz metre kadar Karaman tarafında bir mezarın tamamında ve diğeri Katırlık da giriş kapısı önünde iş makinası ile yapılan kazıdır ki yürek yakıcıdır. O tarihe kadar her geçişimizde ziyaret ettiğimiz, yatanını saygıyla selamladığımız kaya mezar, yoldan görünür durumda, on beş metre kadar ötedeydi. Hiç tahrip olmadan, mimarının elinden yeni çıkmış gibi duruyordu. Genelde durum bu iken, mezar alanında neredeyse kazılmamış yer bırakılmamıştır.
Punura sırasıyla Kilikyalıların, Romalıların, Doğu Romalıların, Anadolu Selçukluların, Çukurova Ermeni Krallığı Ermenilerinin, Karamanoğluların, Osmanlının, Türklerin yurdu olmuştur.
İki bin beş yüz yıldır, Laranda’dan, Roma şehri Coropissos’u kuran Coropisseis Kavminin metropolü Coropissos a giden, Ketis Bölgesinin ekonomisini Anadolu içleri ve ötesine taşıyan bir büyük yolun üzerinde, Pers Yolu üzerindedir. Uçsuz bucaksız otlak alanları, güçlü su kaynakları, tahıl tarımına uygun ekilebilir alanları ile bir ekonomik üretim üssüdür. Bugün de kent ve çevresinde ekonomik amaçlı olarak yaşam devam etmektedir.
Kurt Hocam Punura da Yağlı’da da çok durmamış. Sonra öğreniyorum kendisinden. Neredeyse bir su içimi, bir tutam sohbet, bir ikram, bir fotoğraf çekimi kadar. Onun bu yolculuğu yaptığı tarihler de Yağlı Yaylasında yaz için Punura ya gelen malcı göçerler, havalar yeterince soğuduğu için çoktan burayı terk etmiş olurlar. Buralardaki tahıl, bakliyat alanlarını sürüp ekenler, çoktan harmanlarını kaldırıp ayrılmış olurlar. Merkez ve civar eşmelerde küçükbaş mal besleyenlerin Punura dan ayrılma vakti henüz gelmemiş olur ama onlarında çocuk çolukları okula gideceklerinden kendileri yada çobanları dışında aile bireyleri Yağlı’dan ayrılmış olur. Kurt Hocamın karşılaşıp sohbet ettikleri Punura’ya birkaç saatliğine gelmiş gezginler.
Punura Pınarı’na yaklaşık yüz metre kala Pers Yolu üç kavşaklı olarak görülür. Bunlardan Kuzey yöne giden yol, Karaman köylerine ve Mut’un Navdalı (Elmapınarı) Köyü’ne gider. Güney yönde devam eden yol Kavaközü Köyü’ne, Antik Sibila Kenti’ne gider. Devamında Karaman Geçiti civarında Hanyıkığı’nda Pers Yolu ana hattı ile birleşir. Devamında Claudıopolis’e, bugünkü Mut’a iner. Doğu ya doğru pınarın Kuzeyinden geçerek ilerleyen yol Pers Yolu’dur.
Pers Yolu’nun işaret ettiğimiz son iki hattının arası yaz kış yeşil kalan geniş çayırlık alandır. Gür çayırlar bin yedi yüz, bin sekiz yüz metre rakımlara düşen yağmur ve kar suları ile yıl boyunca sulanır. Öyleki nisan ayı başlarında geniş çayırlığın her tarafında su yüzeye çıkmış olur. Ayaklarımızda koruyucu uygun botlar yoksa ayaklarımız ıslanır. Oldukça geçirgendir buralar toprakları. Üzerine düşen suyu hemen içine alır. Geceleri donar. Gündüzleri, er çözülür, yeşillenir. Bundandır Punura’nın mera alanı olması.
Pınar’ından yaklaşık iki yüz metre kadar sonra Pers Yolu’nun ilk yapıldığı zamanlarının izlerini en yoğun bulunduran, yaklaşık dört kilometre uzunluğundaki, yoğun çarşaklı kısma varırız.
23 Ocak 2025. Devam edecek.

Tema Tasarım | Osgaka.com