COROPİSSEİS KAVMİ
Çığlıktepesi’ndeyiz ve çığlığımın ardından her zaman olduğu gibi geldi, peş peşe çığlıklar. Buraların ilk defa duyduğu, havaya, kayalara, ardıç ağaçlarına, Kestel Dağı’na, Batı Kestel Kanyonu’na, Pers Yolu’na kazınan demir süvari çığlıkları. Heyecanlı, uzun, kısa, güçlü, kısık ama akıcı. Duyusal. İçlerinden geldiği gibi. Doğallığında. Demir süvari kültüründe. Yer yer tekrarlandı İkili, üçlü. Bir etkinliğin tekrarlanması önemlidir.Olayın içselleştiğini, severek yapıldığını, mutlu ettiğini ifade eder. Katılımcıların bakışlarına, ses tonlarına, gözlerine, heyecanlarına yansır ortam.
Biraz da uçsuz bucaksız öteleri izledik Çığlıktepesi’nden. Hemen güneydoğumuzdaki eşsiz Kestel Dağı, henüz görmesek de varlığını bildiğimiz Batı Kestel Kanyonu, kuzeyimizde kalan seksen kilometrenin görünen kırk kilometresi, batımızda kalan ve Avoluk Yaylası’nın kaya yerleşim dönemlerine giden çalışılmış kaya yerleşimleri, kuzeydoğumuzun sonsuzluğu, ayaklarımızın altında kalan Avoluk Yaylası ve biraz önce çadırı önünde sohbet ettiğimiz Şahin Ailesi büyüleyiciydi.
Yolcu yolunda gerek sözü Pers Yolu ve demir süvariler içinde geçerlidir. Önümüzde beş kilometre civarı bir kır yolu var. Devamında Dağpazarı ve çevre köyleri Mut ilçesine bağlayan asfalt yola çıkacağız. Geçeceğimiz beş kilometre civarı kır yolu demir atlar için kısa bir uzunluk olsada sürat yapmaya uygun değil. Çok uzun zaman önce yapılmış orman yolları bura yolları. Dikim, ağaçlandırma için alelusul yapılmış, bir daha bakılıp çekilmemiş, neredeyse patikalaşmış yerler. Bölgede küçükbaş hayvancılık yaygın olduğundan ve yaban yaşamı koruma altında bulunduğundan kısaca patikaları kullanan tırnaklılar yuvarladıkları çarşaklarla daha bir patikalaştırmış. Yaklaşık iki kilometre boyunca durum böyle. Sonrasında Mut’un Gençali köyü halkından olup beşinci kilometre civarında Ulama yaylasında yerleşik çoğunluğunu keçi hayvancılığı yapan halkın ekip biçtiği tarım alanlarına geliriz ki bu yüzden buralarda yol, bakım çekimli toprak yoldur. Orman yolu ötesinde bakım çekimlidir. Bütün yol boyunca etraf ardıç ağaçları ile kaplıdır.
Ormanın etrini duyup havada doya doya içimize çekerek ilerlerken ilk beş yüz metreden sonra hep görüş alanımızda olan muhteşem Kestel Dağını izleyerek indik Ulamalıların yaylasına. Muhteşem bir su kaynağı olan, tamamen ardıç ağaçları gölgesine sığınmış çadırlardan oluşan yaylanın içinden geçip doğuya döndük yüzümüzü. Buradan sonraki yaklaşık beş kilometre güzel bir asfalt yol. Bakımlı çekimli. Yer yer kıvrılsa da eğile büküle hız yapmaya da uygun. Görüş alanı uzun. Üstelik Karaman’dan bu yana toprak yolda ilerleyip hız da yapamayan, büyük ihtimalle içlerinde küçük ya da büyük bir hız canavarı olan demir süvariler doğal olarak da hızlanmak isterler. Nereden biliyorum. Kendimden. Ben de bir demir süvariyim de ondan. İlkokul yaşlarım da babam “Rus“ denilen bir motor almıştı. Kendisi kullanmazdı. Altı yaş büyüğüm abim kullanırdı, ama ben de öğrenmiş ve her fırsatta binerdim. Motor üzerinde yolculuk esnasında yorgunluktan uyuduğumu biliyorum ki babam devreye girerdi hemen. O gündür ve bu gündür hep bir motorum olmuştur. Lise ilk sınıfı öğrencisi olduğum yaşlarımda da çift silindir Java motorumla motor sürüşünün her türlüsünü deneyimlemişimdir. Buradan, buralardan bilirim. Bu arada şimdi varacağımız köy olan Dağpazarı’na da gelip gitmişliğim var.
Dağpazarı köyü Mut’un kuzeyinde kalan dağlık alanların merkez köyü kabul edilir. Burası Balkanlar’dan dönen bir kısım Türklerin 1890 yılı civarı buraya yerleşmesi ile merkez olmuştur. Buralarda Balkanlar’dan Anadolu’ya dönenlere Muhacir denir ama yerel halk Muhaciri Macır olarak yuvarlar. Örneklemek gerekirse Kavaközü köyüne gelin gelen Ayşe isimli Koca Hasan eşine “Macır Ayşe” denir. Merkez olmasında Macırların yerleşik Türk halkına göre kültürel olarak daha ileri bir durumda olması da önemli rol oynamıştır ki bunda Osmanlı’nın Anadolu ve Türk’ü ihmal ederken, Balkanlara ve diğer milletlerden halklarına daha fazla önem vermesinin ciddi anlamda rolü vardır. Anadolu’dan bir çeşit cezalandırma amaçlı Balkanlaştırılan Türkler böylelikle gelişmeden bir nebze olsun paylarını alıp, zorunlu göç sonrasında da o birikimlerini Anadolu’ya taşımışlardır. Bölgenin güvenliği için Jandarma teşkilatının burada kurulması yanında kooperatif örgütlenmesi, orman işletmesi, okullaşma ilk burada olmuştur. Köyün önceki ismi Kestel’dir. Kentin güneyinde yer alıp, bölgeye adın veren Kestel Dağı’dır. Kestel Dağı aynı zamanda doğusu ve batısından geçen iki kanyona da Doğu Kestel Kanyonu ve Batı Kestel Kanyonu adını verir. Bu iki kanyon yaklaşık on bir bin beş yüz metre uzunluklarındadır. Giriş ve çıkışları arasındaki bin iki yüz metre kod farkı yönünden dünyanın en önde gelen iki kanyonudur. Kestel koruma altında bir dağdır. Yaban keçileri yaşar. Koruma altında olması çok yerinde bir durumdur. Yöre avcıları buradaki yaban keçilerini bitireceklerdi değilse.
Devam edecek. 23 Kasım 2025