1959 yılında Mehmet Eröz ile birlikte Kırtıl köyüne geldi. Bizim evimizde konuk oldular. Evde mengiler çalındı. Davul yok. Annemin un leğenini aldım. Onlara eşlik ettim. Yeni bir takım elbise ile gelmişti. Dağa yalamık yemeğe gittik. Heyecan ile önüne konan yalamığı sıyırdı. Tabi ki elbise hep sakız olmuştu. O takım elbiseyi evinde hep sakladı.
Okula gidince hep benim ile özel ilgilendi. Ortaokul lise, hep müzik kolunda yer aldık. Müzik odasına öğrenciler para topladık. Lise koruma derneği başkanı Mustafa Korkutan’ı da ikna ettik. 10.000 liraya Ankara’dan bir piyano alındı. Bir kamyoncu yakıt parasına onu getirdi. Kapıdan sığmadı. DSİ’nin vinçleri ile pencereden içeri aldık. Çok kaymakam gelmiş, ona buna vermek istemişler. Ama kapıdan çıkmamış.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası başta olmak üzere birçok yerden viyola, viyolonsel, kemanlar geldi. Almanya’dan bir vatandaş glokanşiplin gönderdi. Silifke Lisesinde yayla sazlar orkestrası kuruldu. Bana kontrbas düşmüştü. Boyum yetişmedi. Baktım Cezmi Uyar, bana yok mu, diyordu. Ona verdik.
Kısa bir sürede orkestra yetişti. Silifke, Erdemli, derken Mersin festivalinde konser verdi. TRT Çukurova Radyosunda bant kaydı yapıldı. Koro ve orkestra kayıtları içinde diğer TRT radyolarında çalındı.
Bir gün baktık ki; Gazi Eğitim Müzik Bölümü kurucusu Alman Müzikçi Edward Zuckmayer Silifke Lisesine geldi. Öğrencisi Özcan Seyhan’ı özlemle kucakladı.
“Bu hocanız Özcan var ya, okulda 10 saat yorulmadan keman yayı çekti.”
Zuckmayer, piyano başına geçti. Hüseyin Say’ı çağırdı. O tuşlara bastı, o sesleri verdi. 30’nun üstünde ses aralığını görünce:
“Öscan, bu korkunç adamı bana verseler dünyanın en korkunç sesli operacısı olurdu.”
Sonra Felteş Dede sazı ile yanına yanaştı. Onun ile Geyik Ağıtını çalıp söylediler. Tatbikî orada çok sesli bir opera tarzı ezgi ortaya çıktı.
Zuckmyer, piyanoda bize Beethoven’in 40’ıncı senfonisini çaldı. İşte onu izlerken Felteş Dede heyecanlandı bayıldı.
Bir süre sonra Zuckmayer hakka yürüdü. Okul bahçesine anıtı yapılırken biz de Silifke Lisesi öğrencileri olarak 230 lira bağışta bulunduk.
Felteş Dede’den çok derleme yaptı. Ama evinde TK 6 makaralarda kaldı. Felteş Dede ile başlattığı cönk çalışmasını bana devretti. Akşamları Felteş Dede evinde günümüz Türkçesine düzenleme yapıldı. 12 Eylül sırasında cönk yakıldı. İkinci nüshasını Hilmi Dulkadir’de bulduk. Çalışmalar birleşti. 1000 şiirin yer aldığı cönk yayına hazır hale geldi. Bunlar başta Tahtacı ve Alevi cemlerinde çalınıp söylenen Şahatay, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal’ın nefeslerinden oluşuyor.
Özcan Seyhan Sarı Aydın, Taburelli yöresinde başta Musa Yıldız olmak üzere, Topak Mustafa, Hüseyin Say, Hörlek Memet, Derinceli Ali Çıngı gibi yöre sanatçılarından Mut’ta Horoz Hasan, Kanimini Musa, Çatak köylerinden ve Ermenek, Anamur yörelerinde derleme yapmış. Bu arada derleme yaparken tıpkı Muzaffer Sarısözen gibi eşi çocuklarını da alarak Adana’ya gitmişti.
Silifke Türkmen Şenliklerinde bu derleme yaptığı sanatçılar halka türkülerini çalıp söylediler. Orta oyunu, Arap oyunlarını sergilediler.
Bu derlediği ezgileri notaya aldı, o dönemde Müzik ve Folklor Derneğine teslim etti. Başkan Cavit Erden onları TRT’ye verdi. Sonra plaklar çıktı. Altında Özcan Seyhan yerine Cavit Erden vardı. Güven duygusu kayboldu. Hala bu güvensizlik eşi Seyhan Seyhan ve oğlu Sonat Seyhan’da devam ediyor. Dolayısı ile arşiv raflarda bekliyor.
Özcan Seyhan arşivi açılırsa, anıları sizler ile paylaşmaya devam edeceğiz.
ÖZCAN SEYHAN İLE ANILARIMDAN