Emekliler, ‘insanca yaşam’ talebiyle Mut’ta ses yükseltti. ‘İnsanca yaşamak istiyoruz’ yazılı pankart açan Mut’taki emekliler, taleplerinin karşılanmaması halinde bölgesel mitingler düzenleyeceklerini belirtti. Emekliler ‘insanca yaşam’ talebiyle tüm Türkiye’de eşzamanlı olarak meydana indi. Mut’ta ise Tüm Emeklilerin Sendikası Mut Şube Başkanlığı binası önünde bir araya gelen emekliler taleplerini yineledi.
Burada bir açıklama yapan Tüm Emeklilerin Sendikası Mut Şube Başkanı Adem Gül, taleplerini sıraladı. Gül, yaptığı konuşmada, “2008’de uygulamaya konulan emeklilik sistemi değiştirilmelidir. Maaş bağlanma oranı yenilenmeli ve en düşük emekli maaşı işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Memurlara verilen seyyanen ödeme, bütün emeklilerin maaşlarına eklenmelidir. Yılda dört kez olmak üzere en az asgari ücret düzeyinde bir tutar, her emekliye verilmelidir. Emeklilerin yaş durumu, kronik rahatsızlıkları ve ilaca bağımlılıkları dikkate alınarak, ayrımsız bütün hastanelerde muayene, tedavi ve tetkikler ücretsiz olmalıdır. Emeklilerin sendikal örgütlenmelerinin önündeki yasal engeller derhal kaldırılmalıdır” dedi.
Sendika Şube Başkanı Gül, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Suriyeliye Afganlıya 40 milyar dolar, emekliye para yok. Uzay gezisine 55 milyon dolar, emekliye para yok. Yazlık kışlık saraya para var, emekliye para yok. Somali’ye Cibuti’ye para var, emekliye para yok. Faiz lobisine, rantiyeye para var, emekliye para yok. Uçağa, makam aracına para var, emekliye para yok. Yandaşa, cemaate, vakfa para var, emekliye para yok. Diyanete bol keseden para var, emekliye para yok. Geçiş garantili projelere para var, emekliye para yok. 31 Mart’ta da benden oy yok!”
Adem Gül’ün konuşmasının ardından, Nazmiye Özgür tarafından Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Merkezi’nin basın açıklaması okundu. Atatürk Bulvarı üzerindeki Tüm Emeklilerin Sendikası Mut Şube Başkanlığı binası önünde, sloganlar eşliğinde yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“BASINA VE KAMUOYUNA
Bugün Tüm Emeklilerin Sendikası olarak Ardanuç’tan Edirne’ye, Giresun’dan Mersin’e kadar onlarca il ve ilçede alanlardayız. Sefalete, yoksulluğa, açlığa mahkum edilmeye itirazımızı en güçlü şekilde duyurmak için alanlardayız.
Son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim. AKP ve paydaşları artık ülkeyi yönetemiyor. Ülkede yönetim krizi vardır. 22 yıldır ülkeyi yönetenler, gönüllü taşıyıcısı oldukları vahşi kapitalizmin neoliberal politikalarını acımasızca uyguladıklarıyla yetinmiyor, ülkeyi ortaçağ karanlığına ve ortadoğu bataklığına sürüklüyorlar. Böylece yarattıkları siyasi ve ekonomik kaostan, siyasal islamcı tek adam yönetimini yukarıdan aşağıya yapılandırdılar. Bu yönetim anlayışı emeklilere derin yoksulluk, açlık, daha doğrusu ölüm sınırında bir yaşam olarak geri dönmüştür. Yaşam koşullarımız çok kötüleşmiştir. Bugün emekliler 18. ve 19. yüzyılda ki yaşam koşullarından daha beter yaşam savaşı veriyor. Aslına bakılırsa uygulanan politika, cuntacı Kenan Evren’in bir dönem devrimcileri bir bir idam ederken söylediği, “asmayalım da besleyelim mi” mantığının yeni bir türevidir. “Yani aynı anlayış, bugün emeklilerin yaşam koşullarını en dibe gerileterek, yavaş yavaş yok edilmesiyle gündemdedir.
Emeklilerimiz beslenemiyor. Bırakalım beslenmeyi, yatağa aç giriyor, Karnını doyuramıyor. Emekliler pazar yerine gittiğinde sadece fiyatları inceliyor. Alış veriş yapamıyor. Markete gitmek karabasandan beter oldu… Kasabın yolundan vaz geçtik, ekmek alamıyor… Sözün özü emekliler adeta sürüm sürüm sürünüyor. Bakın şurada bir simitçiden bir bardak çay 45 lira. Emeklinin dinlenmek için simitçiden bir bardak çay içebilme şansı kalmadı. Dost sohbeti yapacağı, bir fincan kahve içebileceği bir mekan hayal oldu… Emekliler, 40 yıl hatırı kalan bir fincan kahveyi, bir kafede 40 yılda içemez duruma düşürüldü. Derin yoksulluk nedeniyle geleneklerimizi ve göreneklerimizi terk ettik. Emeklilerin tek gidebildiği yer, parklarda ki belediye bankları oldu. Boş bank bulan şanslı sayılıyor. Tabii hava soğuk veya yağışlı değilse… Emeklilerin kaliteli yaşlanmasının ölçütü, banklara hapsedilen bir yaşam oldu. Bu onur, bu iktidarındır!
Metruk binalarda yaşam savaşı veren emeklileri saymazsak, artık sokaklarda geceleyen, açlıktan ölen emekli haberleri sürpriz olmayacaktır. Bu gidişle, bu onur da bu iktidara ait olacaktır!
İktidara sesleniyoruz, duyun bu çığlığı ve acil çözüm üretin.
BİS- AR’IN araştırmasına göre açlık sınırı 20 834 lirayı, yoksulluk sınırı 60 757 lirayı aştı. Bekar bir çalışanın sadece yaşam maliyeti 26 970 liradır. Bu hayat pahalılığında, her üç emekliden ikisinin 10 000 lira aldığı biliniyor. Bu durumda emeklilerin nasıl geçinebildiğini hesaplamak, yüzyıllardır çözülemeyen matematik probleminden zordur! Denklem açıktır. 4 kişilik çekirdek ailenin sadece mutfak gideri açlık sınırıdır.
Temel ihtiyaçlarına; giyim, ulaşım, ısınma, elektrik, su, barınma, telefon, İnternet, eğitim giderleri eklendiğinde asgari yoksulluk sınırında bir gelir gerekiyor. Sosyal ve kültürel aktiviteleri saymıyoruz bile. Yani yoksul yaşamak için bile 60 750 liraya ihtiyaç varken, 10 000 lira ile bütün bu girdilerin karşılanmasını çözen varsa beri gelsin.
2024 Ocak ayına göre memur emeklilerinin ortalama maaşı, memur maaş ortalamasının yüzde 41,4’üdür. Bu oran 2023 yılında yüzde 70,5 idi. Bu ülkenin en zor okullarından okumuş, son dereceler yükselmiş bir memur emeklisi bile, bir çalışanın beşte ikisi kadar maaş alıyorsa, sorun çok büyüktür. Bunu biz demiyoruz. Bilim çevreleri söylüyor. Çalışma ekonomisi profesörü Aziz Çelik hocanın çalışması gazetelerde var. Yani emeklinin cebinde paranın çalındığını bilim kanıtlarıyla açıklıyor. Sonuçta bütün emeklilere haksızlık yapılıyor. Bedelini peşin peşin ödediğimiz emeğimizin değerlendirilmediği ortadadır. Prim güncelleme katsayı hesabında, bile-isteye hile yapılıyor. Buna sessiz mi kalacağız?
Buradan bütün emekli vatandaşlarımıza sesleniyoruz. Sizin umutla beslenme zamanınız yoktur. Boş vaatlere kulak asmayın, haklarınızın çalınmasına sessiz kalmayın. Barışçıl ve demokratik tepkilerinizi gösterin. Demokratik haklarımızı fiili ve meşru yollarla kullanıp, en geniş şekilde örgütlenin. Kurtuluş kendi ellerinizdedir. Onun da yolu örgütlenmekten geçer.
AKP ve iktidar ortaklarının yüzdelik maaş artışları bir çözüm değildir. Her 6 ayda bir yapılan maaş ayarlaması emeklileri derin yoksulluğa itmiştir Oysa çözüm bellidir. 2008’de uygulamaya konulan “ Sosyal Güvenlik Reformu” derhal iptal edilmelidir. Memurlara verilen seyyanen ödenek, bütün emeklilerin maaşına hemen eklenmeli ve en düşük emekli maaşı, işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Prim günü, çalışma koşulları, eğitim gibi diğer kriterler göz önüne alınarak maaş ayarlamaları yapılmalıdır.
İntibak yasası tez zamanda çıkarılmalıdır. Bayram ikramiyesi diye ödenen ve ayıplı bir hale dönmüş ödeme kaldırılmalı, yerine yılda 4 kere ve asgari ücret düzeyinde ödeme ikramiye olarak her emekliye ödenmelidir.
Sağlığa erişim kolaylaştırılmalı ve istisnasız sağlık katkı payları kaldırılmalıdır. Özel veya devlet hastanesi demeden, bütün hastanelerde her türlü muayene, tetkik ve tedavi ücretsiz olmalıdır.
Emekliler için ‘Toplu Sözleşmeli Sendika’ yasası çıkarılmalıdır. Sendikalarımıza dokunulmamalıdır. Sendikalara açılan kapatma davaları geri çekilmeli ve her türlü keyfe keder uygulamalara son verilmelidir.
Önemli bir uyarımızda çalışan emekçilerimizedir. Hepinize sağlıklı ve uzun ömür dileriz. Ama günün sonunda sizlerde emekli olacaksınız. Bugün zar zor geçindiğinizi biliyoruz. Emekli olduğunuzda hiç istemeyiz, ama çok daha zor günler sizi bekliyor. Bu nedenle emekliler ve çalışanların omuz omuza insanca yaşam için güç birliği yapmaları zorunludur. Gün birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Dostlarımızın bu duyarlılıkta olduklarından kuşkumuz olmasa da, bir kez daha hatırlamakta fayda vardır.
Bu vesileyle siyasi iktidara seslenmek istiyoruz. Taleplerimizi dikkate alın. Çözüm üretin.
Şayet bizi duymazdan gelirseniz, demokratik eylemlerimizi yükselterek sürdüreceğiz. Adım atmazsanız, yakın bir zamanda birçok bölgede mitingler düzenleyeceğiz.
İsteklerimizin yanıtsız kalması halinde yapacağımız bölgesel mitinge, şimdiden bütün emek ve demokrasi güçlerini güç birliğine davet ediyoruz.”