FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 29 Ocak 2024 99 Görüntüleme

MUT ÇITLIK ANILARI / 12

Mut Çıtlık’ta Diştaş Köyünden bir öğrencinin çalışması çıkmış, Sertavul yaylasındaki evlerine bir dergi götürmüştüm. Öğrencinin annesiyle babası da evdelerdi. Karşılıklı konuşmalarımız ilerleyince annesi dedi ki:
“Ben sizi yenice çıkarttım.”
“Nasıl?”
“Yıllar önce otogarda konuşmuştuk sizinle. Siz dergi dağıtıyordunuz, bana Mut Çıtlık’ı anlattınız epeyce, hatta bir de dergi verdiniz, sonra dediniz ki;
“Bir insanın temiz olup olmadığını nasıl anlarsınız?”
“Giyiminden kuşamından” dedim ben de.”
Tırnaklarını da eklediniz siz.”

+++

Dergi dağıtırken Mut’ta, kimi işyerlerinde çalışanlar olur, işte onlardan birisi bir genç…
65. sayıyı dağıtıyorum. Gence dedim ki:
“Bu dergiyi okumanı istiyorum. On gün sonra gelip dergiden bir soru soracağım sana, bilebilirsen imzalı bir kitap vereceğim.”
“Tamam.”
On gün sonra vardım:
“Hazır mısın?”
“Hazırım.”
“Sertavul Yaylasındaki bir kahvehaneyle ilgili bir yazı yazmış emekli bir öğretmen. Kahvenin nasıl olması gerektiğini ironiyle anlatmış. Kahvenin girişinde bir resim tablosu asılı, (öyle istiyor aslında) bu ünlü tablonun ve de bu yazıyı yazanın adını soruyorum?”
“Yazıyı yazan Eyüp Uysal, tablo da “Kaplumbağa Terbiyecisi”.
Haklı olarak büyük bir şaşkınlık ve de büyük bir sevinç yaşadım. Arkasından da Nöbetçi Maydanoz kitabımı imzalayarak verdim. Kendisini de kutladım.

+++

Çocukluğu ve iş yaşamının bir kısmı Mut’ta geçen, şimdilerde Mut dışında yaşayan ama sık sık Mut’a gelen, çok yakın bir arkadaşım var. Mut Çıtlık sürdürümcüsü de.
Derginin aboneliğini bir türlü yenilemiyor, telefonlarıma bir türlü bakmıyor, ortak bir arkadaşımız var, ona aratıyorum, ona da bakmıyor.
Neyse, Mut’a geldiğini duydum, koşarak yanına gittim. Kırgınmış meğer bana, kırgınlığı da şundanmış: Taşhan’daki bir etkinlikte herkese teşekkür etmişim, ona etmemişim! Dünya kadar özür diledim kendisinden. Ama kırılmış bir kere. Nuh diyor peygamber demiyor.
Bu tür konulara çok özen gösteririm oysa. Ama ben de insanım. Hele böylesi etkinliklerdeki beyin yoğunluğumu bir düşünün. Bilinçli yapılmadıktan sonra, bu da mümkün değil zaten, hepsi hoş görülebilmeli bence. Bu yoğunlukta beni en iyi anlayanın o arkadaşımın olması gerekirdi oysa.
Velhasıl bu yüzden bir “arkadaşımı” yitirdim.
Üzgün müyüm peki? Kesinlikle!

Tema Tasarım | Osgaka.com