FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem, Haber 4 Mayıs 2023 550 Görüntüleme

KETİS’E HOŞ GELDİNİZ

Öğrendikçe dünya/dünyam öylesine küçülüyor ki inanmakta/anlatmakta zorlanıyorum. Zaman bin yıllar, asırlar, toplumlar gibi çok uzun zamanlara işaret edermiş gibi görünen, zorunlu ayrımlara tabi tutulsa da her şey an gibi geliyor bana!
Her şey öylesine harman, öylesine etkin, öylesine etkileyen ki sanat diyorum.
Yeryüzü/evren çok azımızın farkında olduğu, kendi diyalektiğinde oluşan, sanatçısı belli olmayan bir sanat.
Şu Romalılar ne muhteşem insanlarmış!
Bir toplum/millet işine böyle mi sevdalı olur?
Yaşam dediğimiz sanata böyle mi tutunur?
İki bin yıl önce yapmış oldukları her şeyi, nasılda ilgiyle/merakla izliyoruz hala.
İşaret etmek istediğim bir yan şu. Roma İmparatorluğunun dini yok, devlet laik. İmparatorluk Dünyayı bugün dahi etkileyen muhteşem gelişmeler kaydetmiş. Dört yüz yıllarında Hıristiyanlık, resmi devlet dini olmuş, imparatorluk da yıkılmaya başlamış. Türkiye Cumhuriyetimizin elli yılına kadar dini yok, yani devlet laik. Yirmi beş yıllık devlet Türkiye Cumhuriyeti, Dünya’nın ilk beşi içinde kendine yer bulabiliyor. Elli yılında devletimiz laik kimliğini kaybetmeye başlıyor. Sonrası, “birinin yaptığı, birinin bozduğu” bilinen süreç.
Bu gün geldiğimiz yere bakıyorum da “yazık” diyebiliyorum sadece.
Metropolis insanlığın yaşamına Roma kültürünün soktuğu bir kavram. Roma İmparatorluğu eyaletler şeklinde yapılanmıştı. Her eyaletin bir baş şehri olurdu. İşte bu başşehre/ büyükşehir anlamında yaklaşık iki bin yıl önce, metropolis demiş, Romalılar. Bizim yaşamımıza yeni girse de yeni bir kavram değil.
Roma şehirleri için imparatorluğun ilk zamanlarında onursal, imparatorun onayı ile şehrin önemine atfen ulaşılan metropolis ünvanı, fiziki ve sosyal gelişmelerle doğru orantılı olarak, onursal ve onaylanma durumları ötesinde fiziki/yönetsel olarak, Roma eyaletlerinin en etkin/önemli/yönetsel/ başşehri anlamında yerini buldu. Gelişmelere uygun olarak, metropolislere bölge valileri atandı. Valiler buralarda oturup bölgeyi bu başkentlerden yönetmeye başladı.
Merak etmek sonra da iddia sahibi olmak yaşamı yaşam yapan iki esastır, benim yaklaşımımla.
Anadolu ve Türklere ait tarihi bilgileri önemli oranda yabancı bilim insanlarından öğreniyoruz, özellikle kök bilgileri. İnsanın kendini/milletini/ vatanım dediği topraklarını başkalarından öğrenmesi ne acı bir durum anlatamam. Bu beni üzüyor. Üzüyor ama gerçeği de kabullenmek durumundayım.
Dededen/babadan tüccar, iş insanı olarak yeryüzünün harmanlanmasında, ticaretin birinci sırada rol oynadığını yaşayarak da öğrendim. Bu konuda öneminden dolayı her fırsatta birkaç söz etmeyi çok gerekli görürüm ama burada girmeyeceğim.
Biz Türklerin tarih boyunca gerçekleştirdiği göçlerin, yeryüzünün bu günkü durumunda ticaret kadar önemli rol oynadığını kabullenirim, muhteşem sosyal/kültürel sonuçlar yaratan.
Yararcı/akılcı ve Şamanist Türk’ü çok değerli bulurum, doğanın kendisi olan. Onlardan biri olduğumu düşündüğümde MUTlu olurum. Kültürel aidiyettir bu MUTlu eden.
Ketis’e hoş geldiniz!
Devam edecek…

Tema Tasarım | Osgaka.com