1. Haberler
  2. Haber
  3. Yazarlar
  4. KERBELA’DA SUSUZ KALMAK

KERBELA’DA SUSUZ KALMAK

featured

Kerbela’da yaşanan katliam tarihe geçti. 1400 yıldır bütün yasaklamalara rağmen hala o günkü gibi anılmaya devam ediyor. O güne kadar 9 gün tutulan oruçlar, 12 güne çıkıyor. Adına Aşır Orucu diyorlar. Azeriler, Caferiler aşura diyorlar. Ama kimisi 9 gün, kimisi 12 gün oruç tutuyorlar. Bu süre içinde matemi yaşıyorlar.
Kerbela’da bir kin, öfke ile savaş var. Katliamlar. Fırat nehri kıyısında susuz kalan ehlibeyt, yani yüce peygamberin torunları kadın, erkek, çocuk bir arada katliam yapmak. 72 kişiye karşı 3-4 bin asker ile savaşmaya ne denir?
Bu Kerbela’da yaşanan bir olay vardır. Kahramanlar vardır. Ama Şah Abbas, Şah Hüseyin’in üvey kardeşi Şah Abbas. Her bir kardeş şehit düşer. Abbas görev ister. Susuz kalan çocuklara Fırat nehrinden su getirme, işini üstlenir. Su tuluğunu alır, yezit askerlerinin önünden suya ulaşır. Ama ona izin vermezler, önce sağ kolu kesilir, sonra sol kolu. Su tuluğu oklarla delik deşik edilir. Orada Şah Abbas şehit olur. Sonra Şah Hüseyin, Şah Abbas aynı yerde torağa sırlanır.
İşte onun adına yazılan nefes:
Ey nefis, Hüseyin’den sonra zelil olasın
Ondan sonra olmamalı, yaşamamalısın
Hüseyin şuracıkta ölümle yüz yüzeyken
Serin suyu sen mi yudumlayacaksın?
And olsun ki bu, benim dinimde yoktur.
Sağ eli kesildiğinde:
Sağ kolumu kesseniz de vallahi
Sonsuza dek savunurum dinimi
Ve savunurum yakinen inandığım İmam’ı
Tertemiz ve Emin olan Peygamber’in neslini
Sol kolu kesilince:
Ey nefis, korkmayasın küffardan
Müjdele beni Cabbar’ın rahmetiyle
Ve seçkin Peygamber’in yanında olmakla
Hileyle sol kolumu kesti zalimler
O halde ey Rabbim, kızgın ateşe ulaştır onları
Aşır çorbaları içilirken bu nefesler sazlar ile çalınıp, söylenir. Şah Hüseyin’in yanında kardeşi Abbas’ta anılır.
Ciğeri yanan çocuklar, onlara su getirmek isteyen baba yüreği, amca yüreği. Ülkede yanan ormanlar, ormanlarda yakılan kuşlar, gurabalar ve ağaçlar, fidanlar. Ne farkı var ki.
İşte 1400 yıl sonra bu günler, bu olaylar; Alevi Kültür Dernekleri Silifke Şubesinin aşure gününde tekrar anıldı. Kazanlarda kaynayan aşure lokmaları paylaşıldı. Yezit e lanet yağdırıldı. Şah Hüseyin ve ehlibeyte sevgi selleri gönderildi.
2008 yılından bu yana Silifke’de her yıl kaynatılan aşure çorbaları paylaşıldı. Bu yıl mücadele sonunda yapılan Silifke Cem evinde tutulan oruçlar sonrası hazırlanan aşure çorbası gelen canlarla paylaşıldı.
Önce cem salonunda canlar cem oldular. Kerbela şehitleri, ehlibeyt saz söz ile anıldı. Yaslar tazelendi. Ağıtlar, nefesler okundu. Samahlar aşk ile dönüldü. 12 hizmet yürütüldü.
27 Temmuz Pazar günü saat 19.00’da yapılan ikinci bölümde İlçe Kaymakamı Abdullah Aslaner, Belediye Başkanı Dr. Mustafa Turgut, Emniyet Müdürü, Garnizon Komutanı, Başsavcı, CHP Kadın Kolları Başkanı Celile Fırat İnce ve canların katıldılar.
Yenice Sıdkı Baba Cemevinden Gazi Kemal Uyumaz Dede ve hizmetliler geldiler, hayırlı duası verildi, aşure lokmaları dağıtıldı. Samahlar dönüldü.
Açılışta Şube Başkanı Ümit Boyraz ve Belediye Başkanı Dr. Mustafa Turgut birer konuşma yaparak; Şah Hüseyin, ehlibeyti andılar. Ona sevgi, minnet duygularını, onların dik duruşları, günümüze kadar gelen mücadele aşkı, zalimlere karşı duruşlarını özetlediler.
Sanatçı Cihangir Akdemir’in sazı sözü ile nefesler diler geldi. Canlar evlerine giderken bir kez daha Kerbela’yı anmanın huzurunu yaşadılar.
Osmanlı ne istiyordu. Tek devlet, tek din, tek mezhep. Oysa başta Anadolu’da çok inançlı, kültürlü yaşayan halk vardı. Onlar tek teba olamadılar. Cumhuriyet ile birlikte inanç özgürlüğü anlamında laik düzen görüldü. Ama uyuyan tek devlet, tek inanç, tek mezhep, yani Sünni Hanefi inancı hedefleri tekrar ortaya çıktı.
Şimdi ülkede huzur adına bir süreç yaşanıyor.
“Alevilere, Kürtlere birer Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı versek.”
Aleviler, Kürtler ve tüm ötekiler bunları istemiyor. Ne istiyorlar biliyor musunuz: Anayasada eşit yurttaşlık hakkı. İşte o zaman ülkede insan sevgisi başlar, kin, öfke ve sürekli savaş yerine barış içinde yaşayan insanlar.
Önce insan, önce insan, önce insan.
Laik, demokratik cumhuriyet. Yani Parlamenter sisteme razı olmak.
1400 yıldır katliam, zulümlerle yaşayan toplumun sevgiye barışa gereksinimi var.
Çözüm süreci 40-50 yıllık değil 14 asırlık bir dönemi kapsarsa, kökünden sorunlar çözülür.
Diyanet, 1536, 1826 yıllarında yayınlanan fetvaları kaldırmalı. Sivas, Maraş, Çorum, Ortaca’da katliamlar bu fetva uyarınca yapıldı. Kendini halife olarak gören Diyanet İşleri Başkanlığı özelleştirilip satılmalı.

KERBELA’DA SUSUZ KALMAK
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.