FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 7 Aralık 2021 420 Görüntüleme

İletişim Kurmak ya da Doğru İletişim Kurmak…

“Yanlış Üslup Doğru Sözün Cellâdıdır” (Sa’dî-ı Şîrâzî)
Şu hayatta hepimiz üslubundan rahatsız olduğumuz yada iletişim tarzından hoşlanmadığımız bir sürü insanla karşılaşmışızdır. Ama emin olduğum bir şey var ki o da kime sorsanız en iyi iletişimi o kuruyordur. Evet, iletişim kurmak hepimizin yaptığımızı sandığımız ama gerçekte ne kadar doğru yaptığımızın tartışılabileceği bir konu. Evde, işte, okulda, yolda, sokakta sözlü veya sözsüz çevremizle sürekli bir iletişim halindeyiz. İletişim dediğimiz şey öyle konuşmakla da olmuyor elbet. Doğru iletişim kurmak da öyle herkesin harcı değil zaten. İnsanın duruşu, bakışı, söyleyişi, sesinin tonu hepsi birer iletişim şekli. Hani bir söz vardır ya, ne söylediğiniz değil, karşının ne kadarını anladığıdır mesele. İşte doğru iletişimde tam burada devreye giriyor; doğru iletişim dilini kullanmak aslında söylemek istediğiniz şeyin karşıdaki tarafından açık ve net bir şekilde tam olarak anlaşılabilmesidir. İnsanları bir arada tutan ve toplu yaşamın gereğidir çevremizle iletişim halinde olmak. Bazen hiç konuşmadan sadece beden dilimizle bile iletişim kurarız. Bakışımız, duruşumuz, oturma şeklimiz, jest ve mimiklerimiz çok şey anlatabilir. Hepimizin bildiği beden dili ile ilgili belli başlı kalıplar vardır mesela; iletişime kendimiz kapatmışsak farkında olmadan kollarımız bağlarız, otururken yönümüzü kime dönmüş isek onunla iletişime geçme isteğimiz vardır, omuzların dik olduğu bir oturuş şekli özgüveni, göz bebeklerinin büyümesi heyecanı, konuşurken gözlerin kaçırılması yada normalden uzun göz kontağı kurulması yalan söyleme davranışının olduğuna dair ipuçları verebilir. Karşımızdaki kişilerin beden dilini okuyarak da duygu ve düşünceleri hakkında sözlü iletişime nazaran daha çok fikir sahibi olabiliriz. Çünkü sözlü iletişimde olması gerekenler konuşulabilirken, beden dili gerçek duyguları olduğu gibi yansıtır.
Sürekli yüksek sesle konuşan ya da sürekli tehditvari konuşmalar yapan kişileri görünce çok acırım onlara. Aslında içindeki korkak yanını bastırmaya çalışan ya da karşı tarafı korkutmaya çalışarak iletişim kurmaya çalışan bu zavallıların gerçekte kendilerine dahi sözü geçmeyecek kadar iletişim donanımlarından yoksun olduklarına inananlardanım.
Bir de kim ne söylerse eleştirip de sürekli her şeyin en iyisini ve en doğrusunu kendisi bilenler, her söyleneni sorgulayıp sürekli karşı tarafı sorguya çekenler, karşıdakinin her konuşmasıyla alay edercesine bir tavır takınanlar ve sürekli muhatabını demoralize edenler… Sürekli anlatan ve dinlemeyi hiç bilmeyenleri unutmadık tabi; isterler ki herkes onları dinlesin. Ama izin vermezler ki kulakları ve beyinleri dinlemeyi de öğrensin. Kendini dışa kapatıp sadece anlatmaya odaklı bu iletişim şekli de yine çoğumuzu rahatsız eden bir tarzdır. Bazen de farkında olarak yada olmayarak sürekli emir kipiyle iletişim kurmaya çalışanlar vardır ki onlarla bir arada olmak gerçekten yorucudur bence.
İletişim engelleri olarak da bilinen tutumlardır bunlar ve iletişim kurarken ciddi anlamda olumsuz etkileri vardır; adeta bireyler arasında görünmez bir duvar örer, ve kimse kimseyi gerçek mânâda anlayamaz, can sıkıcıdır.
İnsanlarla ilişkilerimizde ve iletişim kurarken önemli bir diğer husus da; kullandığımız sözcüklerden ziyade sözcükleri nasıl bir üslupla ve nasıl bir beden dili kullanarak söylediğimizdir. İnsanları incitmeden, kırıp dökmeden, lafı dolandırmadan açık net ve anlaşılır bir dil kullanabilmek çok kıymetlidir. Doğru üslubu yakaladığınızda içerik olarak olumsuz bir konuşma bile yapsanız karşı tarafın daha az incinmesine vesile olabilirsiniz.
Doğru zamanda ve doğru ortamda iletişime geçmekte yine etkili bir iletişimin olmazsa olmazıdır. İnsanların çok yorgun, üzgün, sinirli olduğu bir zamanda veya kalabalık, gürültülü bir ortamda söyleyeceğiniz on şeyin dokuzu boşa gider.
Yine doğru bir iletişimin ön koşulu dinlemektir ama anlayarak dinlemek ve dinlerken empati kurabilmek. Suçlayıp eleştirmeden, yargılayıp nasihat etmeden dinleyebilmek… Duyduklarımızı kendi kafamızda oluşturduğumuz anlamlarla değilde anlatanın ne söylemek istediğini iyi anlayarak ve doğru anlamlandırarak dinlemek… Karşı tarafı önemseyerek ve göz kontağı kurarak dinlemek…
İletişim kurmak herkesin yaptığı bir davranış, ama doğru iletişimi kurabilmek çok az kişinin yapabildiği bir davranıştır. Şöyle etrafımıza baksak o kadar çooook görürüz ki iletişim engelleriyle donatılmış insanları.
Peki, kendimize dönelim bir de; acaba biz hangi iletişim dilini kullanıyoruz, hangi iletişim engelimiz var? Bunu farkettiğimizde eminim ki çevremizle çok daha başarılı ve etkili bir iletişim kurabiliriz. Bizler önce kendimizden başlamalıyız ki iyileşmeye sonra etrafa bir yararımız dokunsun. Bir sonraki yazımda ebeveyn-çocuk arasında sağlıklı iletişimi ele alacağım ama söylediğim gibi önce biz kendimizle ilgili iletişim engellerimizi fark edelim ki çocuklarımızla da doğru iletişim kapılarını aralayabilelim istedim.
Doğru bir üslupla anlatabildiğiniz ve doğru bir şekilde anlaşılabildiğiniz iletişim donanımlarıyla evrilmeniz dileğiyle…

Tema Tasarım | Osgaka.com