Çocukluk dediğimiz şey, içindeyken hemen büyümek istenilen, büyüyünce de keşke hep çocuk kalsaydım dedirten çok ilginç bir dönemdir. Çocuk yaşlarda bir an önce yetişkin olup, özgürleşmek için büyüme hayali kurulur, büyüyünce aslında davulun sesinin sadece uzaktan hoş geldiği anlaşılır ve keşke hep çocuk kalsaydım söylemleri başlar. Çünkü yetişkinlik ve özgürlük beraberinde sorumlulukları da getirir. Sorumluluk almak da eğer çocuklukta kazanılmamış bir davranış ise, işte o zaman kişiyi ciddi anlamda zorlar.
Her çağın kendine özgü güzellikleri vardır tartışmasız. Ancak çocukluk özellikle de erken çocukluk yetişkinlikte nasıl birisi olunacağının şifrelerini taşıyan kritik bir dönemdir. Bu dönem, çocukların anne baba ile kuracakları sevgi ve güven temelli bir bağlanma süreciyle başlayan, anne baba ile özdeşim kurularak devam eden, sosyal çevreyle beslenip gelişen bir süreçtir. Aynı zamanda çocukların anne-baba gözetiminde özerkliklerini kazanmaları gereken bir dönemdir ki bu çocukların ileriki hayatlarında kendi kararlarını verebilmeleri ve kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için çok elzemdir. Çocukluk yaşantılarının her biri insanı yetişkinliğe hazırlayan çok kıymetli tecrübelerdir.
Fakat günümüzde çoğu ebeveynler, çocukluk çağındaki evlatlarına karşı o kadar korumacı davranıyorlar ki, çocuklarına hiçbir şekilde sorumluluk vermeden adeta çocuğun istekleri ve ihtiyaçları için seferber olmuş durumdalar. Hatta bazıları daha da abartarak, çocuğunun ödevlerini kendisi yapıp, çocuğun okuması gereken kitapları dahi sesli olarak kendisi okuyabiliyor. Bu ve buna benzer örnekler çok fazla maalesef. Oysaki bu şekilde davranan ebeveynlerin göz ardı ettikleri bir şey var; her çocuk ayrı bir bireydir. Bu tutumlarının sonucunda çocuklar, kendi kendine yetebilecek donanımlardan mahrum kalarak, düşük öz güven ve yaratıcılık, öz saygı eksikliği, empati eksikliği, kaygının yanı sıra, zamanı yönetimi, sorumluluk alma, karar verme, problem çözme gibi önemli kişisel gelişimlerini tamamlayamamaktadırlar. Çocuklarına karşı bu kadar korumacı davranan ve sürekli çocuklarının adına kararlar vererek, gelecek planları yapan ebeveynlere “Helikopter Ebeveyn” denilmektedir.
“Helikopter Ebeveyn” kavramı ilk kez Haim Ginott tarafından kullanılmıştır. 1969 yılında yayınlanan Parents & Teenagers (Ebeveynler ve Gençler) adlı kitabında geçmektedir. 1990 yılında üniversite öğrencisi bir genç tarafından annesi ile ilgili olarak; sürekli beni izliyor ve etrafımda helikopter gibi dönüyor şeklinde ifadesinden sonra yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Çocuklarıyla ilgili sürekli başarı ve güvenlik konularında takıntılı şekilde davranma eğiliminde olan bu ebeveynler, çocuklarının hata yapma ihtimalini dahi ortadan kaldırırken, dış dünyadan da izole ettikleri çocuklarını kanatları altından ayırmadan büyütmeye çalışmaktadırlar. İşin en ilginci ise sosyal medya vs. ile her geçen gün yaygınlaşan hatta bir çocuk eğitme stiline dönüşmeye başlamıştır. Bu ebeveynlere bakıldığında genellikle aşırı koruyucu ve mükemmeliyetçi anne baba tutumları sergiledikleri söylenebilir.
Çocuklar için ilk başta çok cazip gelen bu tutumlar (kendi yerine her şeyi yapan ve düşünen birlerinin olması) özellikle ergenlik başta olmak üzere ilerleyen dönemlerde ciddi sorun yaratmaktadır. Çünkü daha önce hiç kendi başına bir şey yapmayan çocuklar, ebeveynlerden uzakta tabiri caizse sudan çıkmış balık gibi kala kalmaktadırlar.
Sevgili ebeveynler, bırakın çocuklar hata yapsın, düşsün yeniden kalksın. Bırakın çocuklar iyisiyle kötüsüyle, eksiğiyle fazlasıyla kendisi olsun. Sizler bu süreçte çocuğunuza sık sık koşulsuz şartsız sevdiğinizi söyleyin, yanlarında olun izleyin. Bırakın çocuklar BÜYÜSÜN… Yakından çocukların büyüdüğüne şahitlik etmek bir ebeveyn için en güzel zamanlardır, keyfini çıkartmaya bakın.
En güzel yarınlara sorumluluk sahibi, doğru kararlar verebilen, mutlu gençlerle erişmek dileğiyle.
HAFTANIN ÖNERİSİ: Bu hafta çocuklara yaşlarına uygun olarak farklı sorumluluklar verebilirsiniz.