İnsan olarak bedenimizin tüm organları %100 kapasitede çalışabilirken, bilimsel çalışmalar beynimizin hala %10’unu kullanabildiğimizi gösteriyor. Beynimizin neden bu kadar az bir kısmını kullanabildiğimizi hep merak etmişimdir. Sizin anlayacağınız küçücük bir beynimiz ve kısacık bir ömrümüz var. İnsanın uykuda geçen süreleri de çıkardığımız zaman muazzam kısa bir zaman bu dünya adı verilen gezegende kalıyoruz. Örneğin 80 yıl yaşayan birinin uyku süresini 8 saat üzerinden çıkardığımızda yaşam süresi yaklaşık sadece 53 yıla karşılık gelir.
Çok sevdiğim ünlü İngiliz müzisyen ve aktivist John Lennon’a ait bir paylaşım vardır.
John Lennon’a öğretmeni sorar: “Büyüyünce ne olacaksın?”
John: “Mutlu olacağım.”
Öğretmen: “Sen soruyu anlamadın sanırım.”
John: “Bence siz hayatı anlamadınız.”
Ben çocukken annem bana hep hayatın anahtarının mutluluk olduğunu anlatırdı diye ifade eder. Mutsuzluk kısaca insanın beklentileri ile mevcut durumun uyuşmamasıdır. Beklentilerimiz ile mevcut durum uyuştuğunda ise mutlu oluruz. Sokrates’e göre “Mutluluk daha fazlası için uğraşarak değil; daha azdan keyif duyma kapasitesine ulaşma ile elde edilir.”
Bugün hazlarının peşinde koşan, küresel ekonominin getirdiği pazarlama çabaları ve toplum mühendisliği kitleleri esir almış durumdadır. Biz haz almayı mutluluk zannediyoruz. Küresel ekonominin ürettikleri insan hazlarına odaklı üretimler bağımlılık yaratarak insanlığı tüketmektedir. Gezip tozmak, cinsellik, eğlenmek, alış veriş merkezleri, tüketim çılgınlığı, oyun bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı vs. liste uzayıp gider. Bize haz veren şeyler başlayıp ve anda tüketilen sonrasında kalıcılığı olmayan şeylerdir. Bunlar hayatımıza renk katan, olması gereken ama sistemi bunun üzerine inşa ettiğimizde sıkıntı veren unsurlardır.
Bize haz veren eylemlerle kendimizi tüketmeyi mutluluk zannediyoruz. İnsan acıdan kaçınmak içinde haz veren şeylere kolayca kendini bağımlı hale getirebiliyor. Bağımlılık deyince ilk akla gelen alkol ya da madde bağımlılığı oluyor. Günümüzde toplumu esir alan ve tüketime dayalı bağımlılıklarımız, düşünmeyi engelleyen ve mutlu olacağını zannederken insanı daha da bitiren noktaya getirebiliyor. Ne yazık ki anda tükettiğimiz ve kalıcılığı olmayan şeyler mutluluk inşamızda yeterli değildir. Çünkü insan biyolojik bedeninin ötesinde yüksek bir bilinç inşasına müsait ruhsal bir varlıktır.
Ruhumun Rotası
Peki ya çoğunluğun dediği yanlışsa?
Uçuruma sürüklenen kalabalıklara karışmak niye?
O çıtlık ağacının heybeti ve yalnızlığında
Batan güneşin yüzüne yansıyan kızıllığında
Sessiz ama bilge
Yalnız ama vakur gölgesine bürünürüm.
S. Tomak