Değerli büyüğüm Ali Ölmez’le konuşmamız bitip, heyecanım biraz yatışınca Turan ve Nuri’yi aradım. Haceli dedenin doğum tarihi için. O arada Avni’yi de aradım ama ulaşamadım. Kısa zaman sonra hepsi döndü. Haceli dede ile ilgili bilgiler, mesaj olarak geldi. Turan Ateş ve Nuri Uysal köylülerime teşekkür ediyorum.
Avni, telefon ile döndü ve konuşmamız biraz sürdü.
Goca Gâvur’un bu gün Hacı Mustafa’ya ait olan yerindeki binayı, Ali Ölmez anlattığında hatırlayamadım. Avni hatırladığını söyledi. “Keven dövme yeriydi. İçi, isten simsiyahtı. Bir köy balyozu vardı. Hep orada durur. Kevenini getiren burada döver, alır giderdi. Engin bir binaydı.” diye anlattı.
Ali Ölmez ve Avni İnce’nin anlattıkları, birbirini tamamlar durumda. Bir süre sonra, anılı yapı gözümde canlanmaya başladı. Özelikle önünde Kavaközülülerin oturup güneşlendikleri bölüm. Bugün bulunan yapının ölçülerini göz önünde tutarsak, en çok, yedi metre civarı ön cepheli, on metre civarı derinliği bulunan bir yer tespiti yaparız ki bu ölçülerde olmaması da büyük olasılık. Bugünkü bina yüksekliği, üç metre civarı. Goca Gavur’un yapısının içinin, Avni’nin deyimi ile “simsiyah” olması, içeride olması kesin olan, bir ocak ile açıklanır. Olmadı bir miktarı da keven ütümünden olmuş olabilir.
Tam bu aralarda bin dokuz yüz otuz civarı doğumlu Mehmet Oğuz namı diğer Tekağanın “Goca Gâvur” dediğini duyar gibi oldum. Şen şakrak bir insan olan Tekağa amca, “Goca Gâvur” ismini çok kullanırdı. İhtimal ki işaret ettiği kişi, Haceli dedenin, kendisinden bilgi aktardığı, Goca Gâvur’du. Evi olması büyük olasılık olan yapısı Hacı Mustafa’nın muhtarlığında bin dokuz yüz seksen beş ve doksan yılları arası bir tarihte yıkılmıştı.
Goca Gavur’un, “içinde bir şehir var” dediği yeri tahmin etmiş olmalısınız.
Sibila.
Yeri gelmişken Sibila’nın Kavaközülü ilk sahibi Hacı Hasan’dan sonraki ikinci sahipleri, Köselerin mirasçılarından, Bekir Ak’dan öğrendiğim, Sibila’ya ilişkin bir bilgiyi de buraya kaydetmek istiyorum. Sibila’nın geleceği için.
Kavaközülü Öğretmen Bekir Ak’ı Sibila’da bulduğum, taş üzerine işli haç üzerindeki tek kelimelik yazıtla ilgili konuşmak için, özel olarak da öğretmen olduğu için aramıştım. Her ne kadar yazıtla ilgili bir bilgi alamadımsa da “Harmanlıktan yandan girdiğimizde doğu yönde, kenardan ileri doğru, yetmiş santimetre civarı çaplı, otuz- kırk santimetre yüksekliğinde, on beş kadar, sütun diziliydi.” şeklindeki gözlemini almıştım. Böylelikle bu sütunları da Sibila envanteri içine koymuş oluyorum. Bu sütunlar, bugün yerlerinde yoklar. Bir kısmının, hemen altındaki çalılıkların içinde olması olası. Olası ki bir kısmı da Kavaközü içindeki yapılarda yaşamaya devam ediyor. Konu sütunları daha önceki bir çalışmamda ölçüleri ile birlikte konu etmiştim. Öğretmen Bekir Ak anlatısı sütunlar, o sütunların, doğu yanal girişten itibaren bulunanlar. Böylelikle Sibila’da bu tip bulunan sütunların, bilinen sayısı ile yirmi adet civarı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu çalışmamda yeni verilerle ortaya çıkan, daha önceki verilerle yaptığım bir yanlış tespiti de düzeltmek istiyorum.
“Kavaközü çevresinde, Sibila ve Punura’da Karaman Oğullarının, bin iki yüz otuzlardan itibaren bölgeye hâkim olmaya başlamasından, Lale Köyü – Laranda’dan Kavaközü kurucularının geldiği, bin sekiz yüz seksen bir yılı civarına kadar, yaklaşık, altı yüz elli yıl sürede insan yerleşiminin olmadığını yazmıştım. Buna paralel olarak, Sibila’ya ait olan, “Taburyeri, Kömürcü, Gavur Mezarlığı” yer adlarının, Kavaközü ne nasıl taşındığını çözemiyordum. Yirmibeş Şubat iki bin yirmi dört tarih itibari ile ulaştığımız verilerle özel olarak da “Goca Gâvur ve Bozyaka’da yaşayan yaşlı adam” bulguları ile bu tespitim yanlışlandı. Anlaşılan o ki Sibila, Persler tarafından kurulduğu ilk günden bu yana, kesintisiz, insanlı olarak yaşamını sürdürmüştür. Kavaközülüler, Sibila ve Punura’da bir süre, Ermeni kökenli yerleşikler ile yaşamışlar. Karamanoğulları da Rum ve Ermenilerle karışık yaşamışlar. Kültürel etkileşimler oluşmuş. Kömürcü ‘deki haç işli taşlar da beraber yaşamdan geriye kalanlardan.
Bu arada “Bozyaka” Kavaközü’nün, Aşağı Kömürcü ile Yukarı Kömürcü arası, orta noktalarında, Taburyeri doğu eteklerindeki kısmıdır. Bu konuya bir başka yazımda gireceğim. 26.02.2024
Devam edecek.
DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
ANKARA
ADANA
ADIYAMAN
AFYON
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
GOCA GÂVUR – 3
Benzer Haberler
-
MERSİN BAROSU 100 YAŞINDA
-
Zeytinde verim arttı yağın fiyatı düştü
-
VOLEYBOLDA ŞAMPİYON GAZİ ORTAOKULU
-
Komşuların tartışması kanlı bitti
-
MUT’TA SAHTE İÇKİ OPERASYONU
-
“HEYYYYY!… BURASI TÜRKİYE”
-
YARINLARIN MİRASÇISI ÇOCUKLAR
-
HAVANI YİYEYİM SENİN
-
1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ
-
MERSİN’DE KIŞ TEDBİRLERİ KOORDİNASYON TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
-
DEVA Partili Ekmen: “Mersin çiftçisini küstürmeyin!”
-
MERSİN’DE TÜRKİYE ORYANTİRİNG ŞAMPİYONASI