FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 28 Aralık 2023 98 Görüntüleme

GAGAVUZLAR / 2

18. yy’da Osmanlı-Rus Savaşlarıyla birlikte Gagavuzların tersine göçü başlar.
Bu sefer göç kuzeye doğrudur ve Moldova ile Ukrayna arasında ikiye bölünmüş olan Besarabya’da son bulur.
1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşmasına göre Çarlık Rusya’sı Osmanlı Devletindeki Hristiyan nüfusun hamisi olma hakkını kazanmıştı. Bu süreç de yine Gagavuzları etkilemiştir.
Zira dinsel kimlik o yıllarda her şeyin önünde yer alıyordu.
93 Harbinin akabindeki yıllarda artan göçle beraber Rusya’nın ve kültürünün hâkim olduğu bir dönem başlar. Gagavuzlar 1906 yılında bu baskıya isyan ederler. Ancak Rusya ayaklanmayı sert bir şekilde bastırır.
Gagavuzların özgürlük düşüncesi Gorbaçov politikalarının yürürlüğe girmesiyle yeni bir boyuta taşınır. 1987’de Gagavuz Halkı Örgütü’nü kurarlar.
Moldova Cumhuriyeti Parlamentosu, 23 Aralık 1994’te Gagavuz Yeri’ne özel statü verilmesini öngören kanun tasarısını kabul eder. 5 Mart 1995 tarihinde yapılan referandumda da Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi’nin sınırları belirlenir. Gagavuzlar ve Gagavuzya böylece resmi olarak tarih sahnesinde yerini alır.
Gagavuzların statülerini belirleyen yasa onlara pek çok hak tanımaktadır.
Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi’nin resmi dili Gagavuzca, Moldovanca ve Rusça’dır.
Tarihsel süreçte yaşanan kıtlık ve bunalımın etkileri çok ağır olur. Umuda tutunup her seferinde yola revan olurlar.1925’te de ülkelerini terk etmek zorunda kalırlar. Bir kısmı Orta Asya’ya, bir kısmı yeni kıtada Brezilya’ya gider. En trajik göç ise, 2. Dünya Savaşı sonrasında Nazilerle iş birliği yaptıkları gerekçesiyle doğdukları topraklardan kovulmalarıdır. 1946’da kıtlık nedeniyle on binlerce kişi açlıktan ölür.
Bunların arkasında Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin kurulması acıların daha da katlanmasına neden olur. Gagavuzya Ukrayna ile Moldova arasında gelişigüzel bölünür. %80’i Moldova’da, %20’si ise Ukrayna’da kalır.
Sovyetlerin dağılmasından sonra Gagavuzlar bu kez de ekonomik nedenlerden dolayı ülkelerini terk ederler.
Göçler nedeniyle Gagavuzların nüfusu bir türlü artmaz.
Başka ülkelerde yaşayanlar asimile olmaktadır. Günümüzde Rusya’daki durum budur.
Gagavuzlar Besarabya’yı vatan yapmakta zorlanıyorlar zira stratejik açıdan tehlikeli bir bölge.
Bu bölge Rusya ile Romanya arasında sık sık egemenlik mücadelesine konu olmaktadır.
Gagavuzya, 1918’de Romanya’nın, 1947’de ise Sovyetler Birliğinin bir parçası olur.
Romanya’nın egemenliği huzurlu ve mutlu bir dönem sayılabilir Gagavuzya için.
Gagavuzca yaşayan Türk lehçelerinden biridir. Onlar içinde de Türkiye Türkçesine en yakın olanıdır.
1996’dan beri Latin alfabesi kullanmaktadırlar.
1957 yılından bu yana ancak 25- 30 edebi eser yayınlanmıştır.
Mihail Çakır onların milli kahramanı ve ünlü yazarlarıdır.
Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Bükreş Büyükelçisi olduğu 1931-44 arası, aynı zamanda Gagavuzların yoğun bir şekilde Türkiye’nin gündemine geldiği dönem olur. Tanrıöver sık sık Gagavuzların yaşadığı toprakları ziyaret eder. Elçilik memurlarının büyük kısmını Gagavuzlardan seçer. Onların Türkiye ve Türk kültürüyle bağlarını sağlamlaştırmak için elinden geleni yapar. Türkçe eğitim veren okullar açtırır. Türkiye’den öğretmenler getirtir. Bu öğretmenlere “Kemal’in Öğretmenleri” denir.
Türkiye’ye öğrenciler gönderilir. Kemal’in öğretmenleri canla başla çalışırlar. Ancak 2. Dünya Savaşı hayalleri yok eder. Öğretmenlerin bir kısmı geri döner. Dönmeyenlerin sonu bölgenin Sovyetler Birliğine geçmesi ile kötüleşir. Türkiye’nin adamı oldukları gerekçesi ile tutuklanırlar. Yeni adresleri Sibirya’daki toplama kamplarıdır. Oraya gidenlerden sadece Ali Kantarelli adlı öğretmen hayatta kalır ve Kuruşçev tarafından çıkarılan af sayesinde Gagavuzya’ya dönebilir.
Gagavuzlar 11. Yüzyılda Bizans Kilisesinin etkisiyle Ortodoksluğu kabul ettiler fakat Slav ve Latin çoğunluk arasında Türk kimliklerini korumasını bildiler. Etkileşim içinde bulundukları hiçbir toplumun ve kültürün dominant özelliklerini taşımayıp, seçmeci bir yaklaşımla kendi özgün Türk kimliklerini oluşturarak, günümüze değin süregelen kesintisiz bir geleneğin devamını sağlamışlardır. Söz konusu geleneğin özünde Türklük duygusu yer almaktadır. Nüfusu bu kadar az ve önemsiz gibi görünen bu topluluğun bölgede varlıklarını asırlardır sürdürmeleri ve Türk- Şaman- Ortodoks karışımı kültürlerini korumaları hayli ilginçtir ve tabi ki takdire şayandır.

KAYNAKÇA
https://tr.wikipedia.org/wiki/Gagavuzya http://trdergisi.com/gagavuz-turkleri-3/
https://bpakman.wordpress.com/turk-dunyasi/gunumuz-turkleri-turk-devletleri/gagauzlar/ https://politikakademi.org/2013/05/unutulan-turkler-gagauzlar
https://scholar.google.com.tr/citations?user=0KNHfXcAAAAJ&hl=tr://www.turkyurdu.com.tr/yazar-yazi.php?id=102

Tema Tasarım | Osgaka.com