İki yıldan bu yana yaşadığımız pandemi sürecinde de görüldüğü üzere Tıp Bayramı’nın sağlık çalışanları kadar ülkemiz için de ne kadar önemli bir gün ve anlamı olduğunu unutmamak adına Türk Hekimleri Hikmet Boran’dan devraldıkları bayrağı fedakarlık ve özveri içerisinde taşımakta ve Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünün bu yüzyılda da geçerli olduğunu göstermektedirler.
O yüzden bu süreçte gösterdikleri özverili ve fedakar doktorlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı yürekten kutluyor ve şiirimi sizlere armağan ediyorum.
Doktorum
Aynı aşkla geldik/ Aynı ışıkla doldu ruhumuz,
Aynı sıralarda okurken / Aynı oyunda sobelendik.
Kanatsız melekler yoldaşınız, bilimdir en büyük sırdaşınız.
Şimdi sen doktor olsan ben de hasta!
Hani gözünde gözlüğün, boynunda stetoskobun
Ve elinde kaleme benzeyen neşterin var ya,
Korkuyorum doktorum hem de çok.
Çünkü ben umutlu gözlerle bakmayı
İçimi ısıtan sözleri duymayı
Bir de yazı yazmayı bilmiyorum doktorum bilmiyorum.
O yüzden şimdi sen doktor olsan ben hasta,
Körebe oynayan çocuklar gibi
Gözlerime çekilen perdeyi aralasan sihirli ellerinle
Stetoskobundan duyduğun en çılgın sözleri fısıldasan kulağıma
Yüreğime düşen korkuyu silsen neşterinle
Sana uğur böceğim diye seslensem…
Sen en güzel imzayı atarken yüreğimize
Biz sana hep aynı şarkıyı söylesek sessizce..
Uğur böceğim, doktorum!
Sen benim modelim, beyaz düşlerimin prensi
Gelecek hayallerimin düşü,
Sen benim ülkemin sönmeyen ışığı.
Karanlık korkularımın aydınlık yüzü
Hadi doktorum, sanatın edasıyla
Neşterine bir kahkaha, kalemine de bir gülüş ekle,
Ekle ki beyaz gömleğine sardığım umudum pembeye boyansın
Hadi doktorum tut ellerimden
Bitirelim şu korkuyu…
Nurhan Yıldız Bakaner