FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 9 Kasım 2021 379 Görüntüleme

Çocuklara Kanat Olmak Değil, Uçmayı Öğretebilmek Bütün Mesele…

“KOZADAKİ KELEBEK HİKAYESİ
Bir gün, adam ormanda gezerken bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını gördü. Kozasındaki küçük delikten çıkmaya çabalayan kelebeği saatlerce izledi.
Sonra adam, kelebeğin kozadan çıkmak için çabalamaktan vazgeçtiğini, gücünün kalmadığını düşündü. Kelebeğe yardım edeyim de kolayca çıksın diye düşündü ve kozadaki deliği daha rahat çıksın diye büyüttü.
Bu sayede kelebek kozasından kolayca çıkabildi. Fakat çıkmaya daha hazır değildi, bedeni hala kuru ve kanatları buruş buruştu. Adam, kelebeğin gücünü toplayıp, kanatlarını açıp, uçacağını düşünüyordu. Ama kelebek kozasından zamanından önce çıkmıştı. Ne kadar çabalasa da uçamadı ve buruşmuş kanatlarıyla yerde sürünmeye devam etti.
Adam iyi niyetli bir şekilde kelebeğe yardım etmeyi istemişti ama bilmediği nokta; kelebeğin kozadan çıkmak için çabalaması, bedenindeki sıvının kanatlarına gitmesini ve bu sayede doğru zamanda kozasından çıktığında uçabilmesini sağlayacaktı.”
“https://www.hayatakarken.com/kozadaki-kelebek-hikayesi,08/11/2021-11:28”

Herkesin bildiğini düşündüğüm bu hikâyeyi, günümüz ebeveyn-çocuk ilişkisine benzetirim. Hikayedeki iyi niyetli adam gibi ebeveynlerde, tamamen iyi niyetle çocuklarına karşı olması gerekenden fazla korumacı /aceleci davranarak birçok alanda gelişimlerine izin vermiyorlar ya da gelişimlerinin gecikmesine neden oluyorlar.
Nedendir bilinmez sanki bizler hiç çocuk olmamışız, hiç zorluk görmemişiz gibi çocuklarımızı öyle bir koruma ablukasına almışız ki bizim koruma çemberimizin içinde sıkışıp kalan çocuklar hayatın tüm zorluklarından bihaber büyüyorlar. Oysaki bizi bugün ayakta tutan şey, yaşamış olduğumuz zorluklar ve bu zorluklarla verdiğimiz mücadelelerdir diye düşünüyorum. Bizler yaşadığımız zorluklar karşısında güçlü bir şekilde ve mücadele ederek, yıkılmadan, dimdik bugünlere gelebildiysek, neden evlatlarımızı kendimize mahkûm, korumasız, savunmasız ve hayata karşı zayıf bireylere dönüştürmek için bu kadar uğraşıyoruz. Neden onlarında güçlenmesine izin vermiyoruz? Neden evlatlarımızın da hayatla mücadele etmeleri için gerekli olan tüm kişisel donanımlarını noksan bırakıyoruz. Soruyorum size bunun savaşa giden askerin silahlarını alarak meydana çıkarmadan ne farkı var?
Oysa günümüzde en büyük savaşımız hayatta kalabilmek için, hayatta var olmak için, hayatta kendimiz olabilmek ve kendimiz kalabilmek için değil midir aslında? Öyleyse izin verelim evlatlarımız da yaşlarının gerektirdiği becerileri ve tüm donanımlarını bizim gözetimimizde kazansınlar. Bizler her zaman yanlarında duralım, onların en büyük destekçisi olalım evet, ama onların aklı, fikri, eli ayağı olmayalım. Bırakalım çocuklar acıkıp acıkmadığını farketsinler, yemek yerken doyduğunu fark etsinler. Bırakalım okuldan verilen ödev ve sorumlulukları yapmaları gerektiğini kendileri idrak etsinler, izin verelim kendileriyle ilgili basit kararları kendileri versinler. Küçük yaşlarda başlayabiliriz karar verme davranışı kazandırmaya. İki farklı seçenek sunarak, sunduğumuz seçenekler arasından birine karar vermesini isteyebiliriz. Böylece kontrolümüzde ama bağımsız olarak düşünme becerisini geliştirmesine çok büyük katkı sağlamış oluruz. Hem de çok küçük bir hareketle…
Aslında çocuklarımızın yerine düşünmek ve onların yerine her şeyi yapmak için verdiğimiz çabayı, kendi gelişim süreçlerini tamamlamaları için destek olarak göstersek, ne biz çoook yoruluruz, ne de evlatlarımız bizim koruma ablukamızda bunalıp kalmazlar. Ama maalesef ebeveynliğin 4/3 ünü evlatlarımızın adına karar vererek, onların yerine düşünerek, bütün işlerini onların yerine yaparak geçiriyoruz. Ve bunun adına da İLGİLİ ebeveynlik diyoruz.
Oysaki çocuklarımıza fırsat versek, düşünseler, karar verseler, deneseler, bazen yanılsalar, hata yapsalar, zorluklarla yüzleşebilseler… İşte o zaman kozadan çıkınca rahatça uçabilen kelebek olurlar. Bakın bir şöyle çevrenize çocukların yaşam becerilerine dair, hayatla mücadele konusunda deneyimleri o kadar az ki, en ufak bir zorluk karşısında kanadı olmayan kelebek misali çırpınıp duruyorlar.Çok şükür sonları kelebeğinki gibi olmuyor ama inanın kendilerine olan inançları, öz güvenleri, ölüyor. Hayata karşı bakışları, beklentileri, umutları bir bir sönüyor.
Lütfen sevgili ebeveynler; İzin verelim mi artık evlatlarımızın kendi yaşam mücadelelerinde güçlenmelerine? İzin verelim mi artık evlatlarımızın birey olmalarına, kendileri olmalarına. Evlatlarımızın gerçek anlamda büyümelerine, kendi ayaklarının üzerine basmalarına, hayatla mücadele edebilmek için kişisel donanımlarını kazanmalarına?
En çok sevdiklerimizi, en kıymetli varlıklarımızı sürekli koruma ablukasına almak yerine, doğru yerde doğru zamanda destek olalım. Koşulsuz ve sınırsız sevmeyi de ihmal etmeyelim…
BOL SEVGİYLE YOĞRULMUŞ, AYAKLARI YERE SAĞLAM BASAN NESİLLER BİZİM OLSUN…

Tema Tasarım | Osgaka.com