FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 17 Temmuz 2023 211 Görüntüleme

COCAK DERESİ YAMACINDA KIZILKAYA

Mersin Cemevinin çağrısı üzerine bir Hıdır Ellez gününde Mersin’den Bulgar Dağları eteklerine yola çıktık. Yağmurlu bir sabahta dağlardan gelen sisin içinde bizi karşıladılar. Kadınlar Tahtacı yöresel giysileri zubun, entere, baş bağları ile allım, yeşillim, morlum güler yüzlü sevecen bir eda ile bizi yanan sobalı odaya konuk ettiler.
Yağmur dinince meydana odun ateşi yakıldı. Etrafında sazlar, davulları çalınmaya başladı. Mengi oynadık, halay çektik. Ama orada bizi tek, tek dolaşıp, ellerimizi dostça sıkan Aşık İsmail Kara’yı unutamıyorum.
“Ben Kızılkaya Köyüne Cami Yaptırmama Derneği Başkanı Aşık İsmail Kara.
Muhtarımız, Müftüsü, Kaymakamı ve aşağı köyden adamlar bir Alevi ve Tahtacı köyüne cami yaptırmaya karar vermişler. Biz de köyde evi olan, yaşayan canlar dernek kurmak için Valiliğe müracaat ettik. Vali bizi dinledi. Karar verdi. O köye cami yapılmayacak.”
İşte biz Kızılkaya köyü ile o yıllarda tanış olduk. Hüseyin Kara, Eşi Canan Kara babadan, atadan kalma araziye bir yerleşim dünyası yaptılar. Çevrede duyarlı iş insanları onlara destek oldu. Köyden başka yerlere gidenler destek oldu. Yeni Dünya Derneği kuruldu. Paranın geçmediği, soygun düzenin olmadığı, kültürlerin, inançların burada gelip özgürce yerine getirildiği bir yer oldu. Torosların tepesinde ormanın içinde yürüyüş yolları, bisiklet yolları ile sporculara, dağcılara kucak açtılar. Türkiye, derken dünyanın her bir yanından buralara akın ettiler.
Ezidi, Arabı, Süryani, Rumu, Ermenisi, Hristiyan, Kürdü, Lazı, Tahtacı köyünde bir araya geldiler. Akşamları meydan ateşi etrafında birlikte hazırladıkları lokmaları yediler, doluları içtiler. Ağıtlar dile geldi, mengiler oynadılar, halaylar çektiler. Dağın başında Cocak Deresi kenarında bir cennet yarattılar. Birilerinin aradığı cennet burada idi. Ardıç ağaçlarını diplerine çadırlar kuruldu. Hüseyin Kara, Oktay Armutlu, Amcası Aşık İsmail Kara, eli keser tutan emek verip, tahta evler yaptılar. Kış, yaz gelenler burada kalıyor. Para soran yok. Ama gelenler can, gelenler insan. Derneğe bağışlarını, desteklerini yapıyorlar. İmece ile yaşam devam ediyor. Yontucu, ressam, tiyatro sanatçısı, her can buraya bir renk katıyor.
Kızılkaya köyünün bir geçmişi var. 19. yy. Süveyş Kanalının yapılması sırasında Bulgar Dağlarından kesilen keresteler, Tarsus çayı üzerinden Akdeniz’e ulaşıyor. Alanya, Aydın, Denizli, Burdur’dan tahtacılar geliyorlar. Burada Azaklar, İş Bankası adına orman kesiyorlar. Cocak Deresinde 300 hane çalışıyor. 1950’lere gelince kesim işi bitiyor. Her biri göçü sarıp gidiyor. Silifke Say Ağzı, Anamur Kaş Dişlen, Kıbrıs’a ve civar illere Hızarcı olarak gidiyorlar. Yaklaşık 70 hane burada kalıyorlar. Şimdilerde aşağı köyde eski yarı yıkık evler elden geçiriliyor, Yeni Dünya Cennetini ayakta tutmaya çalışıyorlar.
Köyde oturanlar cami yaptırma yanlısı muhtar yerine Canan Kara’yı muhtar seçiyorlar. Maşallah Toroslar Belediyesi, Mersin Büyük Şehir Belediyesi hizmet yarışında, her biri bir hizmet yapıyor. Çocuk parkları, etkinlik alanları yapılıyor. Birkaç yıl önce geldiğim Kızılkaya artık karşı Namrun, Sebil’den görülüyor. Namrun 25 km. ama Cocak deresinden geçebilirsen.
İki yıl önce Mersin, Adana, Osmaniye’de kültürler arası kardeşlik grupları bir araya gelmişler, iki günlük bir etkinlik düzenlemişler. Bizi de davet ettiler. Mut’tan Aşık Hüseyin Cılız, Çıtlık Grubundan Nihat Mustul ile birlikte katıldık. Farklı inanç, kültürden Yörük, Türkmen, Tahtacı, Arap, Kürdü, Ezidi, Süryaniler geldiler. Birbirlerini tanıdılar. Osmaniye Halk Kültürünü Yaşatma Vakfı adına gelen İbrahim Çenet konuşma metnini istedi. Yaşar Kemal Araştırma yarışmasında birincilik ödülünü verdiler. Korona döneminde gidip katılamadık. İnternet üzerinden katılma şansımız oldu. Ödüllerimiz posta ile geldi. Onur duyduk. Dileriz burada veya başka bir yerde tekrar bir araya gelir, kucaklaşırız. Toplumun bu kucaklaşmaya büyük gereksinimi var.
Özgürce yaşamak, inançlarını yerine getirmek isteyenler ve tek inanca, şeriat yaşamına zorla sokma arasında mücadele devam ediyor. Kızılkaya Yeni Dünyada Torosların tepesinde özgürce bağırmak, özgürce ezgileri söylemek, halay çekmek, Mengi oynamak, şıkırdım oyunu oynamak. Ateş etrafında tiyatro izlemek, dilini anlamasak da bir dinleti ile coş olmak.
Poyraz Doğa Gezginleri Temmuz ayı yayla yürüyüşlerini burada başlattı. Onlara Hüseyin Kara rehberlik etti. Dağdan taştan, ormanın içinden, gölet etrafından yürüyüşlerini tamamladılar. Meydanda birlikte azıklarımızı açıp, yemeklerimizi yedik. Yeni Dünya kazanında pişen çayları elimizle alıp içtik. Sanatçı Ümit Halit Üçyıldız sazını eline aldı, bizi ezgileri ile Bulgar Dağlarının üzerinde gezdirdi. Halay çektik, Mengi oynadık. Silifke yöresinden ham çökelek ve oyun havalarını oynadık. Hüseyin Kara bize halk oyunlarını simgeleyen bir güldürü sunumu yaptı. Yöre oyunlarının analizi çok anlamlı idi. O gelen grupları izlemiş, onu yorumladı. Bu da bir sanattı.
İkindi vakti olunca bizler ayrıldık. Tahta evlerde, ardıç diplerinde kurulan çadırlarda yaşam devam ediyordu. Akşam olunca meydan ateşi yanacak, kömürler olacak. Tencerede yemekler pişecek, bir araya gelip yemeklerini yiyecekler. Sonra karşı Namrun (Çamlıyayla), Sebil’in ışıklarına bakacaklar. Ama esas olan gökyüzünde dolaşan yıldızlar onların yoldaşı olacak. Horoz ve kuş seslerinin dışında başka gürültülerin olmadığı bir yeni dünyada yaşamak böyle bir şey.
Dostlar çadırınızı alın ya da boş tahta köşkten birini ayırtın orada yaşamaya bakın. Orada çarkı döndürecek bir paranız vardır. Birlikte bölüşmek, sömürünün olmadığı. Ne diyordu Şeyh Bedrettin: “Yarin yanağından gayrı tasada kaygıda ortağız.”
“Bolca üretim, hakça tüketim.” Bu söz nereden bilmiyorum; ama çok sevdim. Ülkenin buna gereksinimi var. Bir düzen gerekiyor. Adına sol, sosyalizm ne derseniz deyin, ama hep birlikte imece ile çalışmak, çalışmak. İşte bunun ruhu Kızılkaya’da atıyor. Yakalayabilene aşk olsun.

Tema Tasarım | Osgaka.com