Çatlamış toprakların hasretle beklediği, kurumuş otların can bulmak için dilediği, hastaların şifası, ölmüşlerin hayratı, bazen yüklenir bir buluta emri yerine getirir, bazen coşar ırmaklarda yürekleri ağza getirir, bazen önüne kattığını gittiği yere götürür, bazen içine atılanı tekrar atanlara getirir, her canlının yaşam kaynağı, can bulmak için olmazsa olmazı, bazen bir yudumu cenneti getirir kişinin önüne, bazen bir yudum noksanlığı ebediyeti getirir kişinin ömrüne. O her şeyin içinde, her şey onun ilminde… O biterse eğer bir gün dünyada, zaten her şey yok olur onsuzlukla…
Dalga dalga, şifa dağıtır yeryüzüne. Barındırır içinde birçok canlıyı, yuva olur cümlesine. Fırat olur, Dicle olur; efsane olur aşk olur, dillere destan olur, yeni doğmuşlara isim olur. Şehirleri geçer, sınırları aşar, toprağa can verir. İnsan bedeninde, her hücresinde, damar damar dolaşır, kan olur can olur. Dünyanın her karesinde, yeraltında, gökyüzünde dolanır, insanlığa hayat verir. Tuzludur, buzludur içilmez çoğu, azdır içilebileni; tatlı su. Dünyanın 4/3 ünü kaplıyorken, biz insanoğluna dünyanın kurulduğu günden bugüne kadar hayat veriyorken, yavaş yavaş bitiyor dünyanın içme suyu.
Evet, maalesef sevgili ebeveynler yarınlarımıza, geleceğimizin emanetçilerine koskoca kuraklıklar bırakma ihtimali ile karşı karşıyayız ne yazık ki. Bugünden başlayalım hep birlikte su tasarrufuna, daha fazla geç kalmadan. Yoksa susuz ve hastalık dolu, susuz ve kirli, susuz ve mutsuz, bitmiş hayatların zoraki yaşam mücadelelerinin içine atarız evlatlarımızı. Su savaşları, su kıtlığı, bulaşıcı hastalıklar, sürekli üreyen bakteriler ve buna sebep canlılar ki zaten bazı şehirlerde sivrisinek alarmı baş gösterdi şimdiden. Barajlar neredeyse boşaldı, yağmur bulutları adeta dünyadan uçup gitti, topraklar suya hasret, yarınlar suya muhtaç.
Bugünden anlatalım çocuklarımıza su tasarrufunu, su israfının önüne geçelim. Mümkün olduğunca az su kullanıp bireysel olarak üzerimize düşeni yapalım. Herkes aynı hassasiyeti gösterirse inanın ki damlaya damlaya göl olur. Şu an da muslukları açıyoruz ve akıyor sularımız, istediğimiz gibi kullanıyoruz ama bizim bugün ekstradan harcadığımız her bir damla su yarınların temel ihtiyacını karşılayacaktır. Bazı kanaatlerce yapılan öngörüler, çok değil, kısa bir zaman sonra kişi başına evlerde sınırlı su düşeceği yolunda. Geleceğimizi, evlatlarımızı sınırlı miktarda suya muhtaç etmemek için, sağlıklı bir dünyada yaşamaları için, kana kana su içebilmeleri için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Kendimizle beraber evlatlarımızı da bu konuda bilinçlendirmeliyiz.
Çevreye karşı duyarlı ve çevreci bireyler yetiştirerek iklim dengelerinin değişme oranını azaltabiliriz, atıklarımızı bilinçli olarak değerlendirerek, plastikleri mümkün olduğunca az kullanarak mesela.
Bir de tabii ve en önemlisi günlük kullandığımız su miktarlarını azaltmalıyız;
Biliyor muydunuz?
Gün içerisinde yaptığımız bazı aktivitelerde ne kadar su tükettiğimizi?
El yıkamak: 4 litre
Diş fırçalamak: 6 litre
Sifona basınca: 15 litre
Bir makine dolusu bulaşığı;
Sudan geçirmek: 57 litre
Elde yıkamak: 103 litre
Makinede yıkamak: 9 litre
Bir de sanal su kullanımı var; bir ürünün yetiştirilmesinden üretimine kadar geçen sürede kullanılan su miktarına deniyor.
Örneğin: 1 bardak kahvenin üretim aşamasında 140 litre,1 bardak sütün ki 180 litre,1 tane hamburger 2400 litre.
İnsanoğlu olarak ne kadar çok su tükettiğimizi daha iyi anlamamız açısından bu rakamlar oldukça etkili diye düşünüyorum. Aslında bu bilgiler su tasarrufu konusunda neler yapılacağını da az çok anlatıyor.
Gelin hemen şimdi başlayalım, suyumuzu biriktirmeye. Miras sandığımıza koyacaklarımızın en başında evlatlarımızın yaşamı gelmeli.
Su kadar bereketli ve berrak yarınlarda evlatlarımızın mutluluk portrelerini çizenlerden olabilmek ümidiyle…
SUSUZLUK İLE SINANMAYANLARDAN OLMAK DİLEKLERİMLE…