Bunlar, son günlerde arka arkaya okuduğum iki kitap adı. Yazarı da Mustafa Topaloğlu.
Mustafa Topaloğlu’yla tanışmam, (yüz yüze değil daha) benim son kitabım Nöbetçi Maydonoz’la oldu. Kitapla ve içindeki bir öyküyle ilgili birer yazısıyla. Arkasından bana bu iki kitabını gönderdi, Ben de kendisine bir iki kitabımı ve Mut Çıtlık dergisini gönderdim.
Ol kısa öykümüz bu.
Mustafa Topaloğlu öğretmen kökenli bir yazar. Kışın Mersin’de, yazları doğum yeri Oğulcuk köyünde oturur. Oğulcuk Yozgat’ın Boğazlayan ilçesine bağlı. Yazıları ve kitapları halk bilgisi, halk kültürü ve halk türküleri üzerine. Bu konularla ilgili araştırmacı.
Yöresinin, özellikle de köyünün insanlarını ve de doğasını o kadar güzel, içten, yalın ve akıcı anlatıyor ki Mustafa Topaloğlu, soluksuz bitiriyorsunuz bu iki kitabı da.
Haklı olarak yerel ağız kullanılmış iki kitapta da. Zaten kitaplara güzellik katanlardan birisi de bu.
Yozgat’ı ve Boğazlayan’ı hiç görmedim. Dolaysıyla Oğulcuk köyünü de. Ama bu kitaplarla Oğulcuk köylülerinin tümünü tanıdım sanki. Ve yine anladım ki bu kitaplarla, Mustafa Topaloğlu’nun belleği çok güçlü. Benimki gibi beyninde bir silgi, bir sağa bir sola sallanıp durmuyor.
Yazımız tadımlık…
İşte size Köyümden İnsan Manzaraları’ndan bir şiir. Yedi dörtlükten oluşan şiirin üç dörtlüğü. Şiiri yazan Aşık Mehmet:
“Aziz dostlarım yoruldum gayrın,
Dem süremedim yarenin enişinen.
Ben zalim feleğe darıldım gayrın,
Geşdi ömrüm dalgayınan coşunan.
Yenilmez idi de gönlüm yoruldu,
Gülşen diye guşburnuna sarıldı,
Sille vurdu felek bana darıldı,
Geçti ömrüm boranınan gışınan.
Yiter Aşık Mehmet sen sana n’oldun?
Kemin tarlasında biter mi oldun?
Bittin yittin gayri biçilir oldun,
Ecel sözü hiç gitmiyor hoşuna.”
Son olarak, ozanlara ve yazanlara diyor ki Mustafa Topaloğlu; “Onlar olmasa halimiz nice olurdu… Kör, sağır, dilsiz yaşar giderdik. İçimize ata ata kendimizi yer bitirirdik.”