FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 31 Ağustos 2021 368 Görüntüleme

ANTEP NOTLARI / 1

Yedi yıl sonra yine Antep. O zaman oğlumuz içindi, şimdi torunumuz için.
Otoban da içinde, hiçbir yol bu kadar aracı taşımıyor artık. Mersin’den sonra üç aracın ikisi tır zaten.Kimisi büyüme diyecek şimdi buna. Bense çarpık büyüme diyorum. Cumhuriyetin ilk yıllarında tren taşımacılığı önemsense de, giderek karayolu öne geçmiş. Sonuç da doğal olarak bu!
Yedi yıl sonra yeniden Antep’e döndüler Emel’le Nazım. Beş gün önce de Bilge doğdu.
Evleri Antep’in bir ucu, tarlaların içinde bir site. Beton yığınıyla yeni bir yerleşim yeri. Aslında hepsinin temel nedenlerinden birisi, “En az üç çocuk!” Çok beton, çok araç, çok tüketim, çok doğa talanı, çok eğitimsizlik… Ah plansız kalkınma ah!..
Yine de yörenin en güzel sitesi. En azından park türü bahçesi, havuzu, çocuklar için oyun alanı var.
Bir cadde; 10 işyeri bir yönde 15 işyeri bir yönde, genellikle hepsi tek katlı; manav, emlakçı, kasap, fırın, lokanta, çekirdekçi, 4 tane ağ alışveriş merkezi, 1 eczane…
İşte ikindi üzeri biraz parkta oturuyor, bir de burayı turluyorum, hepsi bu kadar.
Beş günde bir kez olsun gitmedim Antep’in içine. Salgın ve bebekten tabi. Antep’e gelip de Antep’e görmemek benimki.
Bilge dedim de; küçücük daha, ama sağlıklı. İşte ona birkaç sözüm: Beş gün önce katıldın aramıza, seninle Mustul soyadı ve dünyanın nüfusu bir arttı. Güzeller güzeli Bilge, büyüdükçe adına daha bir yakış, yapacağın işlere aşkla sevgiyle sarıl, gülümseme hiç eksik olmasın yüzünden, dilerim ki annen baban sana bol bol müzik dinletirler, sesin de koca dedenin, Musul Mustafa dedenin sesine çeker…
Sitenin çevresinde pikapla salçalık domates satıyor birisi. Ağır ağır ilerliyor aracı. Bir de güzel mi güzel Kürtçe bir türkü, bangır bangır. Ara sıra türküyü kapatıp, “domatess!” diye bağırıyor. Bense türküyü açsa istiyorum, çok yanın çünkü!
Sitenin bahçesinde oturuyorum. İki çocuk yaklaşıyor yanıma:
“Diğer masalar güneş, buraya oturabilir miyiz?”
“Elbette, buyurun!”
Birisi ilkokul 2’ye, birisi gitmiyormuş daha.
“Şu ağacın adı nedir biliyor musunuz?”
“Ben bilmiyorum.”
“Ben de.”
“Anneniz babanız, ya da nineniz dedeniz masal anlatıyor mu size?”
“Dedem bir kez anlatmıştı.”
“Benim anlatmıyor.”
Bir arkadaşım vardı 12 Eylül yıllarından. O usuma geldi birden. Adı Şaban’dı. Takma ad kullanıyordu, Antepli olduğunu söylüyordu. Yaşıyor muydu, yaşıyorsa “yaşasın sosyalizm!” diyor muydu yine?..
Bir Antep türküsüyle bitirelim yazımızın bu bölümünü:
Antep’e geldim ama Antep’i görmedin geri döneceğim!

Gönül gurbet ele varma / Ya gelinir ya gelinmez / Her güzele meyil verme / Ya sevilir ya sevilmez…

Tema Tasarım | Osgaka.com