Aslı olan Işık Taifesi yani Işıklı Obasının yaşamında bir asır boyu yer alan liderleri artık yok. Şimdi o evinde resmi olan 46 yıl üstünde gezdiği beyaz atına bindi, geldiği dağlara doğru gitti.
Biz onu Silifke Köylerimiz adlı kitap çalışmasında yol arkadaşım Derviş Korkut ile Işıklı Köyünde evinde 4.1.2021 tarihinde ziyaret ettik. Köyün tarihçesini en iyi o bilir dediler. Bizi evinde konuk etti. O konuştukça hayalimizde onu hep at üstünde gezerken, türkü söylerken gördük, bir kez de biz yaşadık.
Onun dilinden Işıklı tarihi aktı gitti:
Aydın yöresinden Yörükler önce Karaman Yellibel denilen yere gelirler. Buraları gezerken kışlık olarak Bucak denilen yeri seçerler. 60-70 sene kadar bu gidip gelmeler devam etmiş. Zamanla Yellibel’de bir grubu kalmış. Onlara Malhocalı diyorlar. Buralara gelmeleri yaklaşık 2-3 asır olmuş.
Yetmiş yıl önce Yukarı Yaylada Yokuş Başına bir hakim gelir.
“Va mı başka deyeceğiniz?” deyince, “Nerelisin?” diye sormuşlar.
“Aydınlıyım” demiş. Bakmışlar,
“Bu da bizim gibi gonuşuyo. Demek ki biz de Aydın kalıntısıyız demişler.”
15-20 aile gezmeden bıkarak artık bir köy kuralım deyip, 1923 yılında Işıklı Köyünü kurmuşlar. Işık Gediğinden, Büyükeyceli’ye kadar büyük bir köy olmuş. Önce Gülnar’a bağlı iken, 1953 yıllarında Ovacık, Işıklı, Akdere diye ayrılmış.
Işıklıların büyük bir kısmında ustalık varmış. Demircilik ve silah ustalığı. IŞIKLI markalı bıçak yapmışlar. Mavzer bile yapmışlar. Bir gün bu mavzerlerin biri Atatürk’ün eline geçmiş. “Bulun bunun ustasını getirin” demiş. Askerler haber getirmiş. Ahmet Usta korka korka gitmiş. “Bu silahı sen mi yaptın?”
“Evet” deyince, “Bu silahı yapan çok akıllı olmalı. Ödüllendirin bu adamları, misafir edin, ağırlayın.” demiş. Ahmet Usta, idam edileceğim korkusu ile gittiği yerde, el üstünde tutulup ağırlanınca rahat bir nefes almış.
Bu Ahmet Usta’nın torunları bıçak yapmaya devam ediyorlar.
Vakti zamanında Aydın elinde, Karaman belinde doğa ile yaşamları devam etmiş. Şaman gelenekleri ile yaşam sürmüşler. Cami ile Işıklı Bucağında Ak Cami ile tanışmışlar. Mısır’dan gelen ulemalar, hocalar onlara namazı öğretmiş. Bayağı zorlanmışlar. Kimileri Karaman Beline, Yellibel’e tekrar gidip kalmışlar. Ama onlar ile ortak paydaları olan Tahtacılar ile dostluklarını, yardımlaşmalarını hep sürdürmüşler. Mut’ta Malhoca Işıklısı ile Köprübaşı Tahtacı köyü, Silifke’de Bahçe Obası, Kırtıl Tahtacı Obası ile ilişkileri devam etmiş. Onları ayırmak isteyenlere hep karşı durmuşlar.
19. y.y. Alanya Şıhlar köyünden Tahtacılar geldiğinde, bir kısmı Eğribük’te onlara yurt vermişler. Nem, sıcaklığa dayanamamışlar; Söbüce, Bahçe Obasına yıkık denilen yere gitmişlerdir. Son zamanlara kadar tapu kayıtları Zülfikarlılar adına devam ettiği görülmüştür.
Felteş Dede (Ahmet Duman) anlatımları ile Ali Rıza Can’ın bize aktardığı bilgiler hep uyuştu. Felteş Dede bana şunu söylemişti:
“Biz Işıklılar ta ezelden beri, kavli beladan beri akrabayız. Onlar da biz de Işık Taifesinden oluruz. Biz dağlarda özgürce inançlarımızı yaşadık. Onlar bereketi ova topraklarında imamların elinde kaldı. Ama çok uğraştılar, ama bizi ayıramadılar.”
Ali Rıza Can, 24 Şubat 2021 tarihinde, köyünde, 111 yaşında toprağa verildi. Ardından bir tarihe ışık tutan anıları, Mehmet, Bahri, Mahmut, Fevzi, Zafer, Rifat altı oğlu ile, Ayşe, Açılay, Fahriye adlı üç kız çocuğu ve 38 torun bıraktı. Atatürk’ü, İnönü’yü, Menderes’i gördü. Bu ülkeyi yöneten Erdoğan’ı görmek istiyordu. Onu sanırım televizyonlarda gördü. Oğlu Zafer Can liseden arkadaşımdı. Gökbelen’de babasının Gökbelen Kaşı altında evine çok giderdik. O zamanlar kapı açıktı, hala kapı açık. Önünde oturur, hayaller kurduk. O öğretmen oldu, İstanbul’a gitti. Ancak emekli olduktan sonra buraya geldi, yerleşti. Şimdilerde Işıklı Köyünün Muhtarı. Bakıyorumda, o dönemde ufku açıktı. Hayaller kuruyorduk. Şimdi o hayalleri gerçekleştiriyor.
Ağabeyi Mahmut Can’ı Seka’da tanıdım. Orada Sosyal İşlerde uzun yıllar çalıştı. Emekli oldu. Diğer çocuklarını bilmiyorum. Ama iki yıl önce vefat eden ablalarının 40 yemeğine gitmiştim (Dostumuz Tevfik ve Bülent Ovacık’ın anneleri idi.) Ali Rıza Can’ı orada gördüm. Dipdiri idi. Geldi, masaları gezdi, hal hatır sordu.
“Oğlum Zafer muhtar oldu.” diyordu.
36 yıl üstünde gezdiği al ata benzer bir ata bindi gitti. Karaman Beli, Yellibel’de başlayan yaşam, Işıklı Ovasında verimli topraklarda son buldu. Işıklı Obası üretmeye devam ediyor. İmece ruhları devam ediyor. Devri daim olsun. Başta ailesi olmak üzere tüm Işıklı Hısımların acılarını paylaşıyoruz.
Not: Fotoğraflar, torunu Tevfik Ovacık’tan alınmıştır.
Kaynak:
1. Işıklı Köyünden Ali Rıza Can, 98 yaşında. 36 yıl durmadan at eğeri yapmış. Yıllarca Çadırlı Kıravga, Gazipaşa, Alanya, Ermenek Beyleri ona hep at eğeri yaptırmışlar. Cirit oyunlarına katılmış.
2. 16. y.y. İçel Yörükleri Hakkında Bazı Değerlendirmeler. Şenol Çelik. Sah. 96-101.
Işıklı Köyü: Hoca Yunuslu Yörüklerinden bir oymak. 16. y.y. Mut kazası Malhoca köyünde, bazı dam bina edip, bazı keçe evler (alacık çadırı) ile kışlayıp, yaz aylarında Aladağ’a tabi Söküncek, Yellibel isimli yaylalara çıkarlardı.
3. Işıklı Köyü. 2 Ekim 1912’de Adana vilayeti dahilinde Gülnar Kazasına bağlı Işıklar Köyünün Silifke’ye bağlanmasına karar verilmiştir. 12 Ekim 1912’de bağlanma işi resmileşmiştir. Sah. 79. Temettü Defterlerine Göre 19. Yüz Yılda Silifke, Ahmet Uçar.
4. Köylerimiz Silifke Kitap Çalışması – Ses Kayıtları: Celal Necati Üçyıldız – Derviş Korkut.
5. Felteş Dede (Ahmet Duman) 1890-1981. Kırtıl Köyü. Silifke.