Son yıllarda ayaküstü konuşmalar dahil tüm sohbetlerin neredeyse en muteber konusu: çıkar ilişkilerinin toplumuzda ne denli yaygınlaştığı ile ilgili mülahazalar… Herkes bundan şikâyet etmekte ancak kimse bu vaziyeti sahiplenmemektedir. Halbuki faiz konusu gibi bu da maalesef hemen herkesi bir tarafından yakalamış durumda. Artık bir komşumuz selam verince arkasında bir şey arar, yine istenen basit bir yardımı esirgeyince de normal bir durummuş gibi ona hiç gönül koymaz olduk. Öyle ya onun bundan bir çıkarı yoksa niye yapsındı. Senin zor durumda kalman kimseyi ilgilendirmezdi. Karşı tarafın menfaatini düşünmek tümüyle lügatten silinmek üzere ne yazık ki.
Menfaat kendi çıkarı için başkalarının hakkına girerek, hakkı olmayanı almaya çalışmaktır.
Menfaatini put haline getirene de menfaatperest denir. Bu kişilerin sayısı eskiden şu veya bu sebeple düşük bir oranda iken, günümüzde artık tüm toplumu ele geçirmiş durumdadır. Bu gruba girmeyenler ya hiç yok ya da çok nadirattandır. Türk İslam geleneğinde genelde yaygın olan toplumun ve diğerlerinin menfaatini önde tutma eğilimi günümüzde iyiden iyiye tarih olmuş durumdadır.
O eski zamanlarda herkes birbirine daha saygılı, sevgili ve anlayışlı idi. Aile bağları kuvvetliydi. Saygı, sevgi ve ahlak hakimdi ilişkilere. Menfaat ise şimdinin aksine çok geride kalır ve ayıplanırdı.
Menfaatperest toplumuna baktığımız zaman, insan kalitesinin giderek azaldığını, hatırın kaybolarak yerine çıkarın yerleştiğini, sevgi, saygı vb. meziyetlerin de yerini her şeyi maddiyata bağlama yanılgısına bıraktığını görürüz.
Bu durum insanlığa iyilik getirmemekte her yer mutsuz, saygısız ve rahatsız insanlarla dolmaktadır.
Ahlaksızlık ve psikolojik rahatsızlıklar artmakta ve toplum hızla bozulmaktadır. Gençlerin hatta evlatların büyüklere saygıyı tümüyle unuttuklarına da günlük yaşantımızda şahit olmaktayız.
Bu denli hızla değişen toplum yapısı acaba 10 -20 yıl sonra ne halde olacak?
İnsanlık, ahlak, vicdan vs. bildiğimiz ne kadar erdem varsa muhtemelen kaybolacak ve yerini tümüyle zıddı durumlar alacak. Bu konuda muhakkak tedbirler alınmalı ve bir şeyler değil, çok şeyler yapılmalıdır ki tam olarak olamasa da atalarımızın sahip olduğu ruhu tümüyle kaybetmeyelim. Bu hem devletin hem de birey olarak bizlerin görevidir.
Ancak bireyler için önemli olan sınırlara dikkat edilmesidir. Zira hep almak gibi hep vermek de doğru değildir. Her ikisinin sonu farklı problemlere gebedir. Doğrusu her işte tavsiye edildiği gibi dengeli olmaktır.
Herkesin gücü yettiğince menfaatperest olmak yerine diğerkam olmayı seçmesi bu konuda bize en yardımcı olacak çabadır.
Emre KONGAR: ‘İnsanları çok seviyorum. Özellikle çıkarlarını başkalarının menfaatleriyle dengelemeyi bilenleri…’ derken kısmen bunu kastetmiş olmalı.
Yıllar önce yazdığım bir şiir konuya çok uygun düşmüştür:
AH ŞU MENFAAT!
Altı yıldır gelmeyen
Ne sebeple bilmem
Gelmemi de istemeyen dip komşum,
Bugün eşiyle birlikte
Muhabbetle,
Nezaketle,
İltifatla bana geldi
Aynı yaştayız muhtemelen
Ama ellerimi dahi öptü
Sohbet öyle sıcaktı ki
Neredeyse samimiler diyecektim
Ah şu menfaat!
Nelere kadirmişsin giderayak
Gözlerim bu günleri de gördü
Niyetim olsaydı evlerini yüksek fiyata almaya
Değil sadece el, ayaklarım da öpülürdü