FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 10 Mart 2025 183 Görüntüleme

PEYGAMBERLER ŞEHRİ ŞANLIURFA’DAN GEÇTİK

İbrahim Peygamber doğar, kainler onun Nemrut ülkesine egemen olacağını söylerler. Onun bütün yakınları özellikle erkek çocukları yok edilir. Anası onu mağaralarda saklar. Gün olur, büyür, gelişir, peygamber olur. Kerametler gösterir. Zaman olur Nemrut sarayında yer alan bütün putları kırar, putları kırdığı baltayı da son puta asar.
Onu sorguya çekerler:
“Putlarımızı neden kırdın?”
“Belki de şu büyükleri yapmıştır, ona sorun.” der.
Karar verilir. Mancınık gerilip, ateşe atılacaktır. Nemrut kralları kale sırtarına mancınık kurarlar. İki mancınık arasında onu bağlayarak yanan ateş üstüne fırlatırlar. Aşağıda yanan bol ateşli alavın üstüne atılır. O sırada Tanrıdan bir ses gelir.
“Ey ateş, İbrahim’e karşı serinlik ve esenlik.”
İbrahim Peygamber ateşin üstüne gelirken yerden sular fışkırır, odunlar balığa döner. Bir göl olur. Balıklar oynamaya başlar. Adını Balıklı Göl koyarlar. Nemrut Kralının kızı da ona aşıktır. Vermezler. İbrahim Zeliha aşkı dillere destan olur. Onun kerametleri ile bir gölde onun adına çıkar. Balıklı gölün yanında bir göl daha oluşur. Ona da Zeliha/Zaliha gölü derler. Onun içinde de balıklar oynar durur. Gölün kenarında tarihi ağaçlar sizi karşılar. Balıkların üstünde siyah siyah benekler vardır. O da is karası derler.
Peygamberler Şehri olarak bilinen Urfa, yaklaşık 12.000 yıllık tarihi boyunca Hz. Muhammed’in evidir. Adem’den başlayarak Eyüp, İbrahim, Şuayip ve Elyesa peygamberlere ev sahipliği yapmıştır. Hristiyanlığın devlet dini olarak kabul edildiği ilk yer Urfa’dır.
Hz. İsa bu şehri kutsadı ve havarilerinden biri olan Aday’ı kalbine yakın olan şehre gönderdi ve böylece Hristiyanlığın bu bölgede yayılmasını sağladı. İnancın önderlerinin yurdu olan Urfa, peygamberlere atfedilen mevkiler nedeniyle tarih boyunca “Peygamberler Şehri” veya “Peygamberler Diyarı” olarak bilinmiştir.
Daha sonra İbrahim Peygamber Filistin’e gitse de burası önemini devam ettirir. Yörede sevgi, barış gelir. Harran ovasında bolluk, bereket vardır. Camiler, hanlar, medreseler yaparlar. Kilise, cami birlikte yer alır. Kiliseler cami yapılsa da yapısına dokunulmaz.
Bir zamanlar Sadi Nursi buraya dergah kurar, Cumhuriyete karşı gelir. Yerini başka tarikatlar alır. Şimdilerde onların müritleri ziyaret etmeye devam ederler.
Urfa halkı, Moğolların baskısı altında Oğuzlar Anadolu’ya gelen Karakeçililer Ertuğrul Gazi önderliğinde Anadolu’ya göç ederek konargöçer yaşamaya başlarlar.
Urfa’ya gelenler gezginler için tarihi konaklar restore edilmiş, konukevleri yapılmış. Biz de Vilayet konuk evinde kaldık. Tarihi dokunun içinde kış gününde sıcak odalarda geçmiş dönem içinde yaşadık.
Ama en önemlisi ise akşam gittiğimiz Şehr-i Urfa Sıra Gecesi idi. Harran’ın bitek ovasından ürünlerden yapılan Urfa mutfak kültürü orada sergilendi. Urfalı sanatçılar sıra sıra dizilmiş, türküleri dillendirdiler. Zaman oldu birlikte koşanalayı söyledik, çığırdık. Zaman oldu ortaya çıkıp oynadık. Halay çektik, şıkırdım oynadık. Urfa Kebabı, yanında közde pişmiş biberi, domatesi, ama en önemlisi de gözler önünde yapılan çiğ köftelerini doyasıya yedik. Biraz hoşgörü olursa çiğ köfte yanında bir bardak şarap, bir bardak rakıda olacağını sanıyorum.
Salonda Kazancı Bedi, Nuri Sesigüzel, İbrahim Tatlıses gibi nice sanatçıların fotoğrafları anıları yaşıyor. Sanatçılar onların türkülerini onların ağzı ile çalıp söylüyor. Gelenekleri yaşatmak. Onları aktarmak. Kültüre hizmet edenlerin hizmetlerini hak kabul etsin.
Urfa tarih kokuyor. O sıcak güneş altında kurutulan biber, patlıcan, çıtlık, çam fıstığı, unu, bulguru, baharatları, dibek kahvesi, kenger kahvesi, çıtlık kahvesi, isot reçeli. Ekmek üstüne sür sür ye.

Tema Tasarım | Osgaka.com