FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 10 Şubat 2025 229 Görüntüleme

MEYİSTAN / TURGAY MUTLU

“Orda bir köy var uzakta
Gitmesek de
Tozmasak da
O köy bizim köyümüz.”
Ahmet Kutsi Tecer

Meyistan bir ülke değil, ama bir köy. Muğla Yatağan’da terk edilmiş bir köy. Bir zamanlar bağ, bahçeler yetiştirmişler. Bağlarından şarap yapılmış. Bereketli bir köy. Köy de evler arasında sınır yok, bahçe duvarı yok. Taştan evler. Hatılları keresteden. Kapı ve pencereleri tahtadan.
Gün olmuş, hemen yanına bir termik santral yapılmış. Atıkları köyün ucunda gölete akar. Göl Turkuaz renginde, ama suyu içilmez, sularında yüzülmez. Zehirler depolanmıştır. Yavaş yavaş kanserler başlar. Ormanda kesim işi de bitmiştir. Yaşam biterken de göç başlar. Yatağan Cumhuriyet Mahallesi, Milas Koru ve turizm bölgelerinde işin olduğu yer yeni mekanları olur.
Göçseler de, gitseler de o köy onların köyü. Meyistan bir Tahtacı köyü. Sultan Nevruz, Hıdır Ellez günleri köylerine gelirler. Atalarının mezarlarını ziyaret ederler. Ama her şeyden öteye Kayp Sultan / Gayp Sultan Türbesi vardır. Köyü kurduklarında o Pirin Türbesi onların ziyaret yeri olur. Kurbanlarını orada keserler. Nerede olurlarsa olsunlar; ölenleri buraya getirip sırlarlar.
Yani Ahmet Kutsi Tecer’in şiiri Meyistan için yazılmış gibidir. Dostumuz Turgay Mutlu telefon ile aradı.
“Horasan’da Meyistan diye bir yer var mı?
“Duymadım. Ama Anadoluda herkes Horasan’dan geldik diyorlar. Ama bu kadar millet oraya nasıl sığmış bilmem, ama siz yine de Bodrum’da yaşayan Hasan Harmancı’ya sorun.”
Dostumuz Hasan Harmancı’ya sordu. Karşısına bir belgesel çıktı. Hasan Harmancı, Mehmet Uyargil’in hazırlamış olduğu Meyistan Belgeseli ile birlikte yazılan kitap anlam kazanmış.
Her yıl Silifke’ye torun sevmeye gelen dostumuz Turgay Mutlu , Taşucu Arslan Eyce Amfora Müzesinde imza günü yapmaya karar verir. İmza günü için belgesel sunmaya Hasan Harmancı da davet edildi. Taşucu Doğal Hayatı Koruma ve Eğitim Vakfı Başkanı Mustafa Devrim Eyce, Alevi Kültür Dernekleri Silifke Şube Başkanı Ümit Boyraz, Silifke’de Halk Akademisi Sahibi Yaşar Öztürk’ün birlikte katkıları ile imza gününde yiten Meyistan Köyünün belgeselini de izledik.
Belgesel izlerken, bölgemizde nükleer, termik santral, çimento fabrikaları, tersane için halkın mücadelesinde ön sırada olan Doğa Savaşçısı Arlan Eyce, Dr. Ali Su, Sabahat Aslan, Av. Ayşe Doğan’ın mücadele günlerini anımsadık. Nükleer santral yapılıyor, termik santralden vazgeçildi. Tersane yapılmasına iki kez Danıştay Üst Kurulundan izin verilmedi. Çimento, mermer ocakları devam ediyor. Bizler Meyistan gibi yaşadığımız yerleri terk edemedik. Ama çimento, mermer tozlarını yutmaya devam ediyoruz. Nükleer santral patlamasa da radyasyondan olumsuz etkilenecek bir yörede yaşıyoruz. Turizmi unuttuk, ama sağ kalabilsek.
Meyistan yerel öyküler ve efsanelerden oluşmuş. Arap Salih, Berber Aynası, Beyaz Gelinlik, Bodrum Hakimi, Borazan Hasan ile Dmitri’nin öyküsü, Çakır Gülsüm ile Halil’in öyküsü, Eşek Deyesim Var, Fahriye Abla, Feraye, Gülnaz’ın Öyküsü, Gelin Uçuran, Hatırla Sevgili, Hermiyas, İç Gönek, Kaleci Nihat, Kandilin Yağı, Meyistan, Ormancı, Öteberi, Sarı Ana, Su Bişimesi, Zühra’m gibi 18 öyküden oluşan bir kitap elimize düştü. Bir çırpıda okuduk.
Önsözde Hasan Harmancı özetlemiş.
“Mutlu’nun anlatılarında insanın geçmişine bağlılığının iç sesini, orada olma ve geçmişte yaşama isteğini yakalarsınız. Yörük ve Tahtacı yaşamından bahsederken iç içe geçmiş insan seslerinin ve duygularının yolcusu olduğunu ve bir yazardaki toplumsal kabullerin ve yabancılaşmaktan çok, o toplukların yaşaması için köprüler kurduğunu göreceksiniz…”
Ege’de özellikle Muğla yöresinde geçen efsaneler, onların içinden çıkan türküler içimizi yakar. Onları dinlerken Ege’de bir ağıt olur. Bir oyun havası olur. Burukluk içimizde doğa sevgisi yeniden yeşerir. Bakarsınız bir gün termik santral kapatılır. Meyistan’a tekrar göç başlar. O sınır kavgası olmayan köyde bir Tahtacı Şenliği yapılır. Bir 6 Mayıs günü orada oluruz.
Dostumuz Horasan’da bir Meyistan bulamadı ama, Ege’de, Muğla Yatağan’da kaybolmuş bir köyü buldu. O köy bizim köyümüz. Hala unutulamayan Meyistan halkı nerede olurlarsa olsunlar. Köylerine geliyorlar. Orada kimileri aşık oldu, kimisi evlendi, çocukları oldu. Her ağaçta bir yaşam izi var. Evlerde hatılların bir anısı var. Dağdan ormandan kesildi, itina ile duvarların arasına kondu. Evin çatılarına dilmeler, tahtalar biçildi kondu. Ağaçlar dikildi. İlmik ilmik emek verildi. Nasıl unutulsun ki?
Bizden bu kadar Turgay Mutlu, Hasan Harmancı o kadar güzel anlattılar ki, o köyü çok sevdik. Emeklerine sağlık. Sizlere de kitabı alıp okumak kalıyor.
(*) Meyistan, Yerel Öyküler, Yerel Efsaneler, Turgay Mutlu.
Akdoğan Yayınevi, Çankaya/Ankara.

Tema Tasarım | Osgaka.com