Dört kilometre boyunca Pers duvarlarını takip ettiğimiz vadi Pers Yolu’nun en dikkatli yürünmesi gereken kısmıdır. Kuzeyden daha dik olmak üzere ileri yönde ilerledikçe daralan vadi, ardıç ağaçları daha çok da karamak çalılıkları ile kaplıdır.Yer yer erik, alıç ağaçları da görülür. Öyleki artık temizlenmediği için daha çok kuzeyinden çakılla dolan yol, çalılar ve ağaçların birlikte dayatması ile zar zor geçilir durumdadır.
Yağlı aynı zamanda küçük bir ovadır. Eteğinde yoğun kış sularında bir göl oluşur. Baharda kuruyan göl yatağı, köyler mahalle olmadan önce Kavaközü Köyü’ne aitti. Köy muhtarı burayı nohut, buğday gibi ürünlerin ekimi için kiraya verir, köy sandığına gelir oluştururdu. Göl yatağı Punura’nın çayırlık alanlarına yüklenen suları, pınarın, kendinin oluşturduğu bir toprak yarma kanalla kendisine ulaştırdığı suyunu, bizzat depo ederken dip kısmında oluşmuş bir delikten de Koyunyunağı su kaynağına aktarır. Gölden sonra, ekilir alanlar karşılar Pers yürüyüşçülerini. Yol ekilir alanların kuzeyinden geçer. Bitişik. Sekilerden yana yığma kuru taş duvar örülü. Perslerden kalma duvarlardır bu duvarlar. Atlı posta arabalarının geçebileceği şekilde genişletilip, ihtiyaç oldukça uygun şekilde düzeltilmiş. Çoğu yerde düzleştirme işlemi için alttaki duvarlar yükseltilmiş. Üzeri doldurulmuş. Daha ilerideki Antik Coropissos kenti, Ketis Bölgesi ekonomisi için şart olan bu altyapı onlardan sonrada korunmuş olmalı ki bugünlere kadar bozulmamış diyebileceğimiz şekilde gelmiş olsun. Bizzat dedem ve babamdan ve dahi başkalarından dinlediğime göre bin dokuz yüz atmış yılına kadar yol, özel olarak bu bölüm, bölge köylüleri tarafından, Perslerden kalan bir yöntem olan, angare dediğimiz usulde bakılıp çekiliyormuş.
Punura Pınarı, se, çizerek akarken böğetler yaparak, ikiye bölünür Kocaçayır.Pınarın suyu da ikiye bölünür, kaynağın biraz aşağısından. Kuzey yönde olan bu bölünme Doğu yönde ilerler. Toprak bir kanalla ki belki de Punura kurulalı belki de daha önceki zamanlardan beri.
Küçükbaş hayvancılık insan kadar eskidir neredeyse. Onların ürünlerinden yararlanmak, yeni ürünler üretmekte. Peynir üretimi bu ürünlerden, en değerli olanlarından biri. Ana iş koludur hayvancılık insan için. Meralar çok önemlidir bu konuda. Özellikle biz Türkler, büyük kavgalara girmişiz meralar için. Hem de kendi boylarımız, kabilelerimiz, ailelerimiz, devletlerimiz arasında. Geniş Asya otlaklarından Balkanlara uzanan büyük kaç göç hikayesi, esasında bir mera kavgasıdır.
Geniş mera alanı olan Punura da peynir üretimi yapılır. Dedem ve babamdan öğrendiğime, kendimin de bin dokuz yüz doksanlı yıllara kadar içinde olmamdan bildiğime göre, dedemin bildiği zamanlarda Musevi, Osmanlı uyrukluları kaşar ve tulum peynir yaparmış Punura da. Cihan savaşında on yıl Suriye cephesinde kalan dedem, dönüp iş hayatına katılınca onlarla ortak olmuş. Babam da çocukluğundan itibaren işin içinde büyümüş, Bin dokuz yüz yetmiş yılı birinci yarısında iş tamamen babama geçmiş.
Daha ötesinde işleyiş nasıldı bilmiyorum ama yetmişli yıllarda burada Punura da, Punura Gölü Kuzey kenarında bir mandıra binası vardı. Görüp, bildiğim. Punura’nın adı o dönemlerde Yağlı artık. Anlaşıldığı gibi Yağlı ismi, yağlı yani kazançlı bir mera alanı olmasından ileri geliyor. Anlattığına göre, babam, burada çok süt alımı yapmış. Üreticiler bulabilenler tenekelerde bulamayanlar tuluklar da sütlerini getirir, babam, ölçer alırmış. Gelme sona erince peynir yaparmış. Sabaha kadar suyunu atan ham peyniri, Kavaközü Köyü’ndeki merkez mandıraya götürürmüş. Orada da kaşar peynir yapılırmış. Satış yeri de öncelikli olarak Ankara’ymış. Yukarıda işaretlediğim kuzey yönde ayrılıp Doğu yönde uzanan su bu mandıraya gidermiş. Belki de Punura kurulalı beri. Ayan beyan hala kanal vasfını koruyan, suyu istenen yere iletme vasfını kaybetmemiş tarih kokan, Punura kokan, Yağlı kokan kanalla.
Bugün o bina, mandıra binası yok, ama diğer Punura kalıntıları gibi öreni sapasağlam görünür. Lafını duyanlar çoktur ama bilenler çok azsa da olsa artık, bilenler bilir. Ben de bilenlerdenim. Taş duvarı, ardıç pardılarından yapılmış çelengisi, çelengi altındaki bir dam direğine asılı asma omuz kantarı, kantara asılı tartma tahtası, öylesine canlı ki gözlerimde. Hala hatırımda, tartma kantarı on altı kilo hesaplanırdı. Böyleyken içini hiç hatırlamıyorum.
Sincaplara anlatırım bu mandıranın hikâyesini. Her yürüyüşümüzde. Kuşkusuz buraya bir endüstri bilgi tabelası konacak, Pers Yolu alt yapısı oluşturulduğunda.
Kurt Hocam bu bilgileri alamadı kuşkusuz.
24 Ocak 2025. Devam edecek.
DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
ANKARA
ADANA
ADIYAMAN
AFYON
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
PERS YOLU’NDA İLK BİREYSEL YÜRÜYÜŞ / 14
Benzer Haberler
-
MUT’TA DRONLA İLAÇLAMA DEVRİ
-
CHP KADIN KOLLARI’NDAN BASIN AÇIKLAMASI
-
TÜBAKKOM: “Cumhuriyet Devrimleri ve kadının insan hakları kazanımlarından vazgeçmeyeceğiz.”
-
GENÇLERDEN FIRTINA GİBİ BAŞLANGIÇ
-
Şalvarlı Kadınlar Korosu Mersin’de sahne aldı
-
Mut’ta Cumhurbaşkanına hakaretten bir kişi tutuklandı
-
KADIN OLMAK…
-
GÜNEŞLİ BİR GÜN
-
PKK’NIN SİLAH BIRAKMA KARARI 6’SI OLMADI BU 7’NCİ
-
PEYGAMBERLER ŞEHRİ ŞANLIURFA’DAN GEÇTİK
-
Mersin’deki zirai don felaketi bir kez daha Meclis gündeminde
-
MERSİN BÜYÜKŞEHİR’DEN KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİĞİ